Dünya’nın en hızlı üreyen canlıları arasında bulunan en meşhur varlıklar, şüphesiz ki bakterilerdir. Özellikle E. coli gibi bazı türler, uygun ortam şartları altında 20 dakikada 1 defa ürerler! Bu, inanılmaz bir çoğalma hızıdır. Bu durumdan yola çıkarak yapılacak çok basit bir hesap, bize ilginç bir gerçeği verir:
Eğer ki E. coli bakterileri bu şekilde sürekli üreselerdi ve bu herhangi bir sebeple engellenmeseydi, tek bir bakteriyle başlayan üreme zinciri sonunda, sadece 36 saat içerisinde Dünya’nın bütün yüzeyini 30 santimetre kalınlığında bakteri tabakası kaplardı! 1 saat içerisinde, kafalarımıza kadar bakteriye gömülmüş olurduk ve birkaç gün içerisinde Gözlenebilir Evren’in tamamı bakteriler ile dolardı (uzay boşluğunda yaşayabileceklerini varsayar isek).
Ama Sıkça Görülüyor ki, durum pek böyle değil. Ama Neden ?
Birkaç saat içerisinde boğazımıza kadar E. coli‘ye batmamamızın en temel sebebi ölümdür. Her ne kadar ölümü acı ve üzücü bir şey olarak düşünüyor olsak da, varlığı evrimsel açıdan son derece avantajlıdır. Ölüm, oldukça kısıtlı olan kaynaklar karşısında popülasyonların büyümesini dengeleyici bir rol oynar. Ayrıca bakteriler çoğaldıkları kadar hızlı ölmektedirler. Ufak yapıları nedeniyle fiziksel, kimyasal ve biyolojik etkenlerden daha kolaylıkla etkilenmektedirler. Bu da, ölüm oranlarının da, diğer büyük yapılı türlerin aksine aşırı yüksek olmasına neden olmaktadır.
İkinci ve çok önemli bir diğer sebep, Thomas Malthus’un sözünü ettiği şekilde, besin kaynaklarının oldukça sınırlı olduğu, dolayısıyla bakterilerin (veya herhangi bir canlının) çoğalabilecekleri maksimum miktarın, çevresel kaynaklarla sınırlı olduğu gerçeğidir. Yani canlılar besin tüketmek zorunda olmadan hayatta kalabilselerdi, o zaman sonsuz çoğalma belki mümkün olabilirdi. Ancak cansız çevre, canlı organizmaları sürekli sınırlandırmaktadır.
İşte bu durumun kaçınılmaz sonucu, Doğal Seçilim’dir. Sadece ortama en uygun olan, ortama en adapte olan, ortamdaki kaynakları en başarılı şekilde kullanmayı becerebilen genetik ve fiziksel kombinasyona sahip bireyler hayatta kalabilir, diğerleri ise yok olur. Kısaca, eğer ki bugün Evren’imiz E. coli bakterisine batık halde değilse, bunun sebebi evrim mekanizmalarıdır.
Yine de Dünya’daki bakterilerin sayısı hiç de azımsanacak miktarda değildir! 1998 yılında yapılan ilk tahminlere göre Dünya üzerinde ortalama 5×1030 (5 milyon trilyon trilyon) adet bakteri yaşamaktadır! 2000’li yıllarda bu tahmin kabaca 10 kat azalarak 35.5×1029‘a çekildi. Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde 2012 yılında yayınlanan bir makalede ise sayı, önceki tahminin %8’ine kadar daha azalarak 2.9×1029 olarak hesaplandı.
Yani gezegenimiz üzerindeki her bir insana ortalamada 10 milyon trilyon tek hücreli canlı düşmektedir! Zaten vücutlarımızın kapladığı hacim içerisindeki hücrelerin %10’u civarının Homo sapiens hücreleri, geri kalanının ise mikroplardan oluştuğunu düşünecek olursak, teknik olarak zaten çoktan “boğazımıza kadar bakteri” içerisine batmış halde olduğumuzu söyleyebiliriz!
Hi! I am a robot. I just upvoted you! I found similar content that readers might be interested in:
https://www.facebook.com/evrimagaci/posts/1179043775487029:0
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit