BALIKÇILIK SÖZLÜĞÜ
-A-
ABAŞO: Aşağı indir,bekle,tut şeklinde emir.
AĞ: İplik yada telden kafes şeklinde yapılmış av aracı.
AĞ GÖZÜ: Dört düğüm arasındaki açıklık.Tutulacak balığın cinsine göre büyüklüğü olur.
AKIŞ YAPMAK: Av mahallinde teknenin sularla akması.
AKŞAM SUYU: Balığın akşam av vermeye başladığı zaman.
AKŞAM YEMLİSİ: Genellikle lüfer için yapılan yemli akşam avı.
AKYA: Kuzu,çıplak,leka,iskender,pulsuz diye de adlandırılan Akdeniz balığıdır.
AKYEM: İzmarit,istavrit ve zargana gibi balıklardan yaprak biçiminde kesilmiş yem.
ALABANDA: Dümenin alabildiğince sağa veya sola döndürülmesi.
ALGARNA: Üçgen biçiminde demirden yapılmış ve ağzında file torba bulunan tekneden denize atılıp dibi taramak suretiyle midye avında kullanılan alet.
ALTIPARMAK: Palamutun dört yaşında olanına verilen ad.
ALYANAK:Marmara da çipuraya verilen ad.
ANELE: Daha çok gemilerde bulunan,demir bir bedenin ucuna takılan demir halkaya verilen ad.Bu halkalara çımalar bağlanır.
ANELE BAĞI: Bir halatın çımasını aneleye bağlama işi.Halkanın içinden iki kez geçirilen çıma,kendi bedeni üzerinde dolaştırılıp,iki halkanın(voltanın)içinden geçirilerek boşu alınıp yapılan bağ.
APAZLAMA: Yandan gelen rüzgar.
ANAFOR SUYU: Denizde girdaplar oluşturan akıntı.
ANAVASYA: Balıkların Marmara ‘dan Karadeniz ‘e çıkışları.(Rusça)
ARGONAT: Bir tür mürekkep balığı.
ASTAR: Balık ağının küçük gözlü iç kısmına verilen ad.
AVARA: Bağlı bir teknenin bağlı olduğu yerden açılması.
AZMAK: Denize açık tatlı su ağzı.
-B-
BALIĞI AYKIRIDAN TUTMAK: İğnenin balığı ağzının dışında bir yerine batarak yakalaması.
BALIĞI BOĞMAK: Üst üste,çok miktarda balık tutmak.
BALIĞI KISKANDIRMAK: Yemi beğendirip,balığın saldırma olasılığını arttırmak için oltanın hafifle elle çekilmesi.
BALIĞI KULLANMAK: Av sırasında kah misinaya yol verip, kah çekerek balığın oltaya koparmasını önlemek.
BALIĞIN SÜRMESİ: Küçük balıkların kıyıları yalayarak büyük balıklardan sürü halinde kaçmaları.
BALIĞIN TAV YAPMASI: Av sırasında balığın üst üste av vermesi.
BANK: Sığlık.
BEDEN : Olta takımının kösteklerinin bağlandığı bölüm.
BEDENE PUNTALAMAK: Oltanın bedenine düğümlemek.
BIRAKMA: Denize şamandıraya bağlı olarak bırakılmış yemli olta takımı.
BİZ: Mersin balığı türü.
BOHÇA: Oltanın bağlı olduğu mantarın etrafında dönerek düğümlenmesi.
BODOSLAMA: Teknelerde burun ve kıç tarafın uçlarına yerleştirilen ağaçlar.
-C-
CANAVAR: Saldırgan balık.
CÜRÜM: Sürü halinde gezen palamut ve torik gibi balıkların gene sürü halinde gezen hamsi,gümüş,uskumru gibi balıklara saldırarak bu sürüleri kıyı ve sığ bölgelere sıkıştırması.
CÜRÜM KEPÇESİ: Kıyıdan süratle geçen balık sürülerini yakalamak için kullanılan kepçe.
-Ç-
ÇAKAR: Deniz feneri.
ÇALINMAK: Oltayı bir anda hızla çekip,iğnenin balığın ağzına girmesini sağlamak.
ÇAPARİ: Çok köstekli ve iğnelerine tüy,floş bağlı olta takımı.
ÇIMA: Halat ucu.
ÇİNEKOP: Yaprağın büyüğü.
ÇİNGENE: Vonozun büyüğü.
ÇUKA: Mersin balığı türü.
-D-
DEFNE: Çinakop yavrusu(yaprağın küçüğü).
DENİZ TİLKİSİ: Köpek balığı türünden sapan balığının adı.
DİPLİ BAKMAK: Balığı dipte aramak.
-E-
ERDİŞİ: Yumurta ve spermin aynı balıkta bulunması.
-F-
FANGRİ: Mercan balığı türü.
FANYA: Balık ağının büyük gözlü olan dış kısmı.
FAŞ TAHTASI: Sandalların döşemesini oluşturan tahtalar.
FELLOZ: Uzatma ağında,başa ve sona konan lüks,fener.
FIRDÖNDÜ: Çelikten yapılmışmış iki ucu delikli ve kendi etrafında dönebilen, oltanın gam yapmasını(karışmasını)önleyen küçük av aleti.
FİLET: Derinliği aynı olan sığ sular.
FİŞEKLEMEK: Balığın ağzından iğneyi atmak için büyük bir süratle suyun yüzeyine yükselmesi.
FİRİŞKA RÜZGAR: Mutedil rüzgar,saniyede 5-10 metre hızla eser.
-G-
GACO: Palamut yavrusu.
GANBUT: Kefalin küçüğü.
GAYA: Gelincik balığına Musevilerce verilen ad.
GECE YEMLİSİ: Gece yapılan yemli av.
GELEBİCİN: Yayın balığı.
-H-
HAMLACI: Kürekçi.
HIRSIZ İĞNESİ: Yeme gömülen ve görünmeyen ikinci iğne.
HIRSIZLI SÜLÜK ZOKA: Sülük biçimindeki zokanın iğnesine ikinci bir iğne bağlanması.
HİRİSOF: Çipuranın büyüğü.
-I-
IRGAT: Teknenin karaya çekilmesini sağlayan alet.Ayrıca,Ağların çekilmesine yarayan hidrolikli makaraya da denir.
ISKARMOZ: Küçük kayıklarda küreklerin takıldığı ağaçtan yada metalden yapılan alet.
IŞIĞA KABARMAK: : Balığın aydınlatılmış suyun yüzeyine yükselmesi.
-İ-
İLERYA: Kefal yavrusu.
İLMEK: Düz düğüm.
İSKANDİL: Oltaya takılan ağırlık.(kurşun)
İSKELE: Kayığın sol tarafı.
İSKOTA: Yelkenleri bağlamaya yarayan zincir,halat veya palanga.
İSPENDEK: Levreğin küçüğü.
-K-
KABURGA: Tekneyi oluşturan ana bele bağlı ağaç parçaları.
KAFA ATMAK: Yakalanan Balığın tekneye çekilirken oltaya sert biçimde kafa vurması.
KAKIÇ: Ucunda kancası bulunan, Balığı tekneye alabilmek için kullanılan saplı alet.
KALAMA VERMEK: Av sırasında misinada boşluk bırakmak.
KALMASI BEKLENEN RÜZGAR: Dinmesi beklenen rüzgar.
KANAL: Akdeniz’den Karadeniz’e doğru akan su akıntısı (İstanbul Boğazı için).
KAR SUYU: Balıkların kırgın yemelerine neden olan soğuk su.
KASA: Bir misinanın ucunu ikiye katlayarak kendi bedeni üzerinde düğümlenip yapılan bağ.Kasaya fırdöndü veya beden bağlanır.
KAŞIK: Ucunda 3 lü iğnesi olan nikelajlı, parlak kaşık biçiminde yapay metal balık.
KATAVASYA: Balıkların Karadeniz den Marmara ya inişleri.(Rusça)
KAZIK BAĞI: Bir tür düğüm.
KEKEMOZ: Küçük kabukluların birleşerek kumluk mahallerde meydana getirdikleri bir tür mercan topluluğu.
KEPÇE: Uzun veya kısa gönderli demir çember ve buna takılı ağdan bir torbası olan av aleti.
KERTERİZ: Balık tutarken genelde balığın bulunduğu belli bir yeri belirlemek için tespit edilen işaret noktaları.
KIRAÇE: İstavritin küçüğü.
KIRGIN: Boğazda genellikle şubatın ilk haftasında gündoğusu rüzgarları eser ve balıkların vücut ısılarına eşit ısıda bulunan kanal sularına üst akıntının soğuk suları karışır.Bu ısı farkı balıklara şok etkisi yapar ve karaya vururlar.Balıkçılar bu olayı kırgın diye adlandırırlar.
KIYILAMAK: Balığın iyice kıyıya yaklaşması.
KIYIYA SIKMAK: Suların tekneyi kıyıya doğru yönlendirmesi.
KOFANA: Lüferin büyüğü.
KOLÇAK: Palamut, kofana, torik çaparisinde elle kullanılan bölümden sonra gelen kısım.
KOLORİDYA: Kolyozun küçüğü.
KORUK LÜFERİ: İstanbul Boğazında boğaza ilk giren küçük boydaki lüferler.
KÖSTEK: Olta takımının bedenine bağlı, ucunda iğnesi bulunan misina.
KULAÇ: Balıkçıların uzunluk birimi olarak kullandıkları deyim.Gerilerek açılmış iki kolun parmak uçları arasındaki uzunluk.yaklaşık 1.66 cm olarak kabul edilir.
KULLANMAK: Büyük balıkları alırken,oltanın boşalıp tekrar çekilmesi.
KURŞUN YAKA: Ağın alt bölümüne bağlı kurşunların olduğu kısım.
KUYRUK ALTI: Balığın anüs yüzgecinden kesilen küçük parçayı yem olarak kullanıp suda yüzdürerek yapılan av.
KUZULAR: Küçük dalgaların üzerinde oluşan beyaz köpükler.
-L-
LİDAKİ: Çipuranın küçüğü.
LİPARİ: Uskumru balığına yağlıyken verilen isim.İri uskumru.
LİTRİNOS: Mercan balığının küçüğü.
LİVAR: Balığı canlı saklamak için yapılmış telden sepet(tel livar) yada sandalda havuz biçiminde yapılmış küçük, içi su dolu bölme.
LÜFER: Sarıkanadın büyüğü.
LÜFER SUYU: Lüfer avının yapılacağı yer ve zaman.
-M-
MANGIR: Mercan balığı yavrusu.
MANTAR YAKA: Ağın üst bölümüne bağlı mantarların olduğu kısım.
MAVRİKO: Karadeniz den Marmara ya en son göç eden uskumrular.
MAVRUKA: İki yanı delik, bir tarafına telle iğne bağlanmış, kurşundan yapay balık biçiminde av aleti.
MAVRUŞKİL: Eşkinaya verilen başka bir ad.
MAYIS SUYU: Mayıs ayında Boğazda oluşan kuvvetli akıntılar.
MAYNA: İndirmek.
MAZAK: Kırlangıç yavrusu.
MAZGALLAMAK: Kurşundan dökülmüş zoka, seğirtme, yüksük ve yünlü gibi av aletlerinin çubuk biçiminde bir camla satıhlarının düzeltilmesi.
MERAMET: Ağ tamiri.
METHAL: Giriş yeri.
MEPS: Genelde tatlı suda kullanılan renkli kaşık.
MIRMIR: Çitari balığı.
MİGRASYON: Göç.
MOLA ETMEK: Balık sürüsü tespit edildikten sonra ağların suya bırakılması.
MURDUN: İnce uzun ağaç dalı.
-O-
OLTANIN APİKODA KALMASI: Oltanın dik olarak suda durması.
ORKOS: Kuvvetli lodos rüzgarları estiği zaman Karadeniz’e doğru oluşan akıntı.
-P-
PAÇOZ: Kefale verilen başka bir ad.
PALAMUT: Çingene’nin büyüğü.
PALAMUT YEMLİSİ: Yemle tutulan palamut.
PARAKETE: Genellikle dibe döşenen, cansız yem takılan çok iğneli olta.
PEÇUTA: Sivrinin büyüğü.
PLANKTON: Denizlerde yaşayan mikroskobik canlılar.
PLATERİNA: Kefal türü bir balık.
POSTA ATMAK: Balık ağının belli bir müddet yada bütün gece suda kalması ve avlanılması.
PURUVA: Teknenin ön tarafı.
-R-
RAPALA: Norveç ‘de imal edilen yapay balıkların markası ve biçimi.
-S-
SABAH SUYU: Balığın av verdiği sabahın ilk saatleri.
SALMASIRA: Pervane yatağına sarılan ve su geçmesini engelleyen mumlu ip.
SANCAK: Kayığın sağ tarafı.
SARIKANAT: Çinakopun büyüğü.
SEĞİRTME: Ucunda tek yada üçlü iğne bulunan, balık biçiminde kurşundan dökülmüş parlak yapay yem.
SERPME: Elle atılan balık ağı.
SIRTI ÇEKMEK(KAŞIK ÇEKMEK): Hareket halindeki motorlu tekneden denize, ucunda yapay yem olan takım bırakıp oltanın suda yüzmesini sağlamak.
SIYA ÜSTÜNDE DURMAK: Akıntıda kürekleri ileri doğru iterek teknenin suda durmasını sağlamak.
SIYIRMA: Balık ağının akan su ile birlikte balıkçılar kontrolünde akarak avlanılması.
SİNARA: Büyük zoka.
SİVRİ: Toriğin büyüğü.
SUBYA: Mürekkep balıklarının mürekkebe benzeyen sıvı olan türü.
SUDAK: Amerikan levreği.
-Ş-
ŞAŞ ŞAK YEM: Balığın iki yanından kesilip omurgasının çıkarılması sonucu elde edilen yem.
ŞAMANDIRA YAPMAK: Buğulama balığın suyuna ekmek banmak.
ŞARDONLU AĞ: Bayağı enli ortasından kalın ip geçen kefal ağı.
ŞİP: Mersin balığı türü.
-T-
TASMA ATMAK: İğnenin balığın ağzına girmesini sağlamak için misinayı kısa ve sert bir hareketle çekmek.
TEKGÖZ YEM: Balığın ağzından kuyruğa kadar kesilerek ikiye ayrılmış yemi.
TIRIVIRI(PARAŞÜT AĞ): Balık yok etme ağı.Bilinçli bir balıkçının asla kullanmayacağı dibi kurşunlu,paraşüt şeklindeki ağ.
TOPLAMA: Yılan balığı için geliştirilmiş iğnesiz sade solucanla yapılan salkım olta.
TOPUK: Denizdeki lokal sığlıklar.
TOR: Kepçenin ucundaki torba biçimindeki ağ.
TORİK: Zindandelenin büyüğü.
TORNİSTAN: Kayığın geri geri gitmesi.
-U-
UZATMA AĞ: Genellikle Palamut avı için Karadeniz de kullanılan çok uzun ve derin ağ.
UÇKURLUK: Ucuna ilmek biçiminde ip bağlı uzun saplı sopa.
UZUN OLTA: Genellikle lüfer avında canlı yemle kullanılan, kalın bir tel veya misinaya tutturulmuş, iki adet büyük sabit, bir adet küçük hareketli iğne bağlanmış olta takımı.Akya, levrek, sinarit avında da kullanılır.
-V-
VİRA: Hadi gidelim.
VOLİ: Balık ağının,yarım ay şeklinde ırmak,göl yada sahil kenarının çevrilmesi.
VOLTA: Halatı bir yere bir kez dolamak.
VONOZ: Palamut yavrusu.
-Y-
YANLAMAK: Kıyılamak.
YAPRAK: Defnenin büyüğü.
YAPRAK YEM: Akyem balıklarından çıkarılan fileto halindeki yem.
YARBAŞI: Sığ sulardan derin sulara inen deniz dibi.
YATAK YAPMAK: Yemini altına alan yada yemini bulan balık sürüsünün bir süre aynı yerde kalması.
YEMLİYE OTURMAK: Yemli oltayla balık tutmak.
YUKARI AKINTI: Kuzeye doğru akan akıntı.
YÜNLÜ: Oltaya bağlanan kurşundan dökülmüş, ucu iğneli, ortasında bir tüy takılı olan balık biçiminde av aleti.
-Z-
ZİNDANDELEN: Palamudun büyüğü
ZOKA: Balık tutmakta kullanılan küçük balık biçiminde ucu iğneli kurşun parçası.
ZOKA KESTİRMEK(ÇALMAK): Zokanın oltaya bağlı olduğu misinanın lüferin keskin dişleriyle kesilmesi
ZOM: Uzun saplı ağzı tencere gibi açık ses yapıp balıkları ağa doğru kovalamak için kullanılan alet.
Merhaba değerli balıkçı dostlarım…
İstedim ki kendi aramızda bir balıkçı sözlüğümüz olsun. Hem bilmediklerimizi öğrenelim, hem de bildiklerimizi diğer dostlarla paylaşalım. Bu sözlüğe sizde bildiğiniz kelimeleri ve terimleri ekleyebilirsiniz. Böylelikle güzel bir sözlük meydana çıkar.
Moderatör , Admin ve yönetici arkadaşlardan bir Rica olacak.Ben çok faal bir internet kullanıcısı değilim.Güncelleme işini sizler yapabilirmisiniz? Şimdiden teşekkürler.
Bu bilgiler avcılık ve balıkçılık camiasına değerli katkıları olan Sayın Kamil Üçbaş’ın avcının el kitabı adlı kitapçığından yararlanılmıştır. Ve de naçizane kendi bildiklerimden oluşmuş bir sözlüktür. Dilerim siz değerli dostlara bir katkısı olur. Saygılarımla.
Posted from my blog with SteemPress : https://engindagli.com/balik-avciligi/balikcilik-bilgileri/balikci-sozlugu/
Hi! I am a robot. I just upvoted you! I found similar content that readers might be interested in:
https://www.msxlabs.org/forum/saglikli-yasam/53628-hangi-balik-nasil-avlanir-3.html
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit