"Haklısınız albayım." Oturdu. Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor."
Azizim lafa başlamadan önce bu Tehlikeli Oyunlar kitabı muhteşem bir kitap. Anlatım dili biraz karışık o yüzden ilk başta tuhaf gelecektir biraz ama size samimi söylüyorum bu kitapta satır aralarında geçen bazı cümleler abartısız bu hayattaki beş yıl, on yıl yaşanmışlığa eşit. Baş karakter olan Hikmet Benol biraz tuhaf bir insan. Yukarıda paragraftan da anlaşılacağı gibi kitapta; iç sesler, kendi kendine konuşmalar, hatta kendi kendine konuşurken araya başka birinin girmesiyle oluşan üçlü kendi kendine konuşmalar olduğu oluyor. Bu yüzden bazen kimin kimle konuştuğunu anlamıyorsunuz. Ben de henüz bitirmedim kitabı zaten ortalarındayım hala. Okuduğum ilk Oğuz Atay kitabı bu. Bundan sonra da Tutunamayanları okumayı düşünüyorum.
Tehlikeli Oyunlar' dan bahsettim ama bugün aslında Tutunamayan' lardan konuşmak istiyorum. Bu hayata ve insanlara tutunamayanlar. Başka insanların kendisini anlamasını bekleyenler. Bir önceki yazımın üstüne bu konuyu konuşmak deyim yerindeyse cup diye oturacak (çünkü bir önceki yazımın özeti -> insan insanı anlayamaz).
Bazı insanlar, kendilerini anlatmayı sevmez. Kendilerini anlatmaları gereken bir durum olduğunda, kaçarlar. Artık sıkılmış olan da vardır. Ben konuşmadan beni anlasıncılar. Bunlar azizim, yaşadıkları bazı tecrübelerden dolayı insanlara kendini anlatmayı bırakmıştır. Umutsuzluk ve karamsarlık içindedirler. Bu yabancılarda bir tabir vardır "Full of the joys of spring" diye. Yani bizdeki, içi içine sığmamak gibi bir şey. Bunlar bu duyguyu kaybetmiştir.
Bir de bazı insanlar vardır ki bu duyguyu hiç kazanmamıştır. Onlar, ki genelde çok nazik ve kültürlü insanlar olurlar, kendilerini anlatmayı bir kibir unsuru olarak görürler. Bu alışkanlık zamanla davranışlarına da yansır. Toplumdan gitgide uzaklaşmaya başlarlar. Toplumun insanlara dayattığı davranış şekilleri onlara yapmacık gelir ve bu geri dönülmesi çok zor olan yola girerler. Tehlikeli Oyunlar kitabındaki Hikmet bu yolun sonlarına gelmiş bir karakterdir. Bu insanlar hayata tutunamazlar. Yusuf Atılgan' dan şöyle bir alıntı yapayım önce:
Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde gider gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insanlar yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur ; kimi müdürlüğüne ; kimi işine , sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi , en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez. Kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. Öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. Herkesin, ‘Veli ağanın öküzleri gibi öküz yoktur’ demesini isterdi. Daha gülünçleri de vardır. Ben toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü , sahteliğini , gülünçlüğünü göreli beri , gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum : Gerçek sevgiyi! Bir kadın. Birbirimize yeteceğimiz , benimle birlik düşünen, duyan , seven bir kadın!..’
Aslında alıntının yarısı benim için önemli olan kısımdı ama diğer yarısını da kesmeye kıyamadım. Gerçek sevgi filan demiş, kadın demiş. Kadın deyince insan kesemiyor işte azizim. Neyse. Bu Yusuf Atılgan' ın tutamak sorunu dediği şeyin içinde herkesin bir şeylere tutunduğundan bahsediliyor. Diyor ya işte kimi zenginliğine tutunur kimi müdürlüğüne, kimi sanatına...
Bir de tutunamayanlar vardır. Onlar hiç bir şeye tutunamaz. Tutunmak istemediğinden değil yanlış olmasın. Tutunamaz. Ve bu yüzden çoğu insanla anlaşamazlar. Derinlerde bir yerlerde, eğer onların fikirlerini koşturduğu o uçsuz bucaksız ovalarda bulunursanız, oraya girerseniz, hayal ötesi bir anlaşma, iletişim ve hiç kimseyle kuramadığınız kadar güçlü bağlar kurarsınız. Ama insanlar o ovaları bilmezler azizim. Oralarda hayat mükemmeldir ama toplum dediğimiz yüzsüzlerin kalabalığı o ovalara inemeyecek kadar tepededirler.
Size bir çevremden bir örnek vereyim. Bizim binada bir abi var. Komşumuz. Nev-i şahsına münhasır bir abimizdir. Adı X olsun. Bu X abi gayet nazik, hatta oldukça nazik, kültürlü, güler yüzlü, sizinle konuşurken hiçbir zaman vücut ve kafa yönü sizden ayrılmayan, karıncayı bile incitmeyecek, uzun boylu, karizmatik, fiziksel özellikleri bakımından çoğu kişiye taş çıkaracak, bazen de o bahsettiğim ovalarda at koşturan bir abimiz. Bana kalırsa bu adamla anlaşamayacak kadın gerçekten olmamış kadındır. Öyle bir kadın yoktur. Bir kadının bu adamla anlaşamaması için gerçekten kendini çok fazla zorlaması gerekir. Peygamber sabrı var bu X abide. Zaten her karşılaştığımızda en aşağı bir on beş dakika sohbet ederiz. İyi tanırım yani.
Bu X abi evlendi çocuğu oldu ve sanırım bir yıl sonra ayrıldılar. Benim bunu duyduğum zamanki şaşkınlığımı tahmin edebilirsiniz. X abiden duyana kadar inanamadım. Ama sonra düşündükçe anladım ki insanların tutundukları şeyler uyuşmuyorsa o insanların anlaşabilmeleri çok zor. X abinin durumu gibi. Oğuz Atay diyor ya "Ben ölmek istiyorum albayım. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını görmek." İşte bu X abiler o kadar masum insanlar.
Toplumda çok var bunlardan. Bunlar oyunlar oynamak istiyorlar. Hem tehlikeli hem masumca oyunlar. Bunlar, "Toplumdaki yoğun kargaşanın temelinde yatan gerçekliği araştırırken, gerçeklerle içtenlikle ilgilenmenin, toplumu yönetenlerce tehlikeli görüldüğünü sezer ve 'oyun oynuyormuş gibi' ilgilenmenin ve yaşamanın yollarını araştırır." İşte X abinin oyunları öyle derinden öyle etkili ve öylesine tutkuludur ki bunu farkeden eşi bu yoğunluğa dayanamaz ve ondan ayrılır. Böylece elimizde X' in hüzünlü hikayesi kalır. Oyunlar başa döner. Tekrar oynanır.
X abi her şeyi belli etmez mesela. Kızdığında gerçekten kızdığını göstermez, üzüldüğünde gerçekten üzüldüğünü göstermez, bazen her şeyi normal karşılayabilir -tabi büyük, vicdanı zedeleyecek olaylar dışında- bazen sevinçten zıplayabilir size çocuksu şakalar yapar. X abi tutunamayan olduğu için sizin neye tutunduğunuzu öğrenmek ister. Size çocuksu oyunlar oynar. Ama aynı zamanda kendi de o oyunlar içinde kaybolur ve bazen geri dönüş yolunu bulamaz. Ürkektir bazen X abi. Bazen öyle cesaretlidir ki fütursuzca o ovalardan tepelere çıkar gerekenlere haddini bildirir ve hatta tepede çayını içer öyle döner geniş ovalara. Bazen çadır bile kurar tepelerde. Oyunları uzatır bazen.
Azizim. Bu tutunamayanlar üzerine sayfalarca konuşabiliriz. Beni bıraksanız, size öyle X abiler öyle Y ablalar anlatırım ki evreni sorgularsınız. Mamafih bunların insanlara hiçbir zararları yoktur aksine faydaları dokunur. Ama hayatlarına lüzumundan fazla girerseniz tehlikeli oyunlara girmişsiniz demektir. Tam tekmil hazır olmanız gerekir her şeye. Belki dönüş yolunu kaybetmezse X gibiler muhteşem sonuçlarla geri dönebilirler. Bu umudu kaybetmemek ve her zaman X ve Y gibilerinden bir şeyler öğrenmemiz dileğiyle. Kendinize iyi bakın azizim.
Image source 1: https://www.pexels.com/photo/man-in-bus-247929/
Image source 2: https://www.pexels.com/photo/blur-coffee-cold-cup-209500/
Image source 3: https://www.pexels.com/photo/beach-camping-gelgas-morning-401212/
Image source 4: https://www.pexels.com/photo/black-plastic-framed-eyeglasses-163136/
Image source 5: https://www.pexels.com/photo/woman-in-train-258609/
Congratulations @hknyasar! You have completed some achievement on Steemit and have been rewarded with new badge(s) :
Award for the number of upvotes received
Click on any badge to view your own Board of Honor on SteemitBoard.
For more information about SteemitBoard, click here
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOP
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
thank you
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Abi sen yanlış yere bakıyon.
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
anlamadım azizim
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Huzur almaya geldik kalmamış diyorsun ya, yanlış yerde arıyorsun galiba üstad :))
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
vala arıyoruz azizim bir gün bulucaz biz de inşallah doğru yeri :)
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Oğuz Atay hayranı olarak yazınızı çok beğendim, dilerim bolca yazın...
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit