Hayatımızın her saatinde har dakikasında hatta her saniyesinde yani her anımızda stresle karşı karşıyayız. Gerek trafik stresi, gerek insanlara karşı olan tahammülsüzlüğün stresi,gerek sıra bekleme stresi... Bunların hepsi biz insanların artık teknolojik çağın getirdiği her türlü şeyi tatmış olup doyumsuzluğa ulaşmamızdandır. Oysa ki insan her zaman aynı şeyleri yapmaktan biraz kaçınsa kendine yenilikler katabilse stresin en azından dozunu azaltabilir.Günümüzde saatler alarmımız, telefonlar kelepçemiz olup saatlere bağımlı hayatları ortaya koymaktadırlar...
Yeşil ve mavinin insanı dinginleştirdiği söylenir. Hakikat da söylenenle aynıdır keza bir kamp etkinliğinde,balıkçı teknelerinde, orman ya da sahil kenarında inzivaya çekilmiş insanlarda bunu kanıtlar niteliktedirler.
Şehir hayatının bunaltıcı yaşamından vazgeçemiyenler teknolojiden uzak duramıyanlar popularizmin getirdiği şeylerle meşgul ola dursun kendini düşünen insan önce egosunu bi kenara bıraksın ve sessizliği dinlesin. Bir balıkçıyla muhabbet bir yalnız ile muhabbet insana yeni fikirler katmakta ve ufkunu açmakta birebirdir. İnsan kendine göre marjinal kişiliklerle tanıştıkça dünyasını genişletebilir. Belli bir çevreden öteye gitmiyen insanlar, yeni insanlarla tanışmaktan çekinen, korkan, kaçan insanların atlardan farkının olmadığı bariz bellidir. onlar herşeyi sadece tek açıdan ''at gözlüğünden'' görür ve ona göre yorumlarlar.
Tek düşünce tarzı insanı farketmesede dara sokar streslendirir. yeni düşüncelere açılmaktan korkarlar kendilerini kapatırlar bu onları strese yakınlaştırır. Doğanın hiç birşey ifade etmediği insanlar, kitapların sadece kağıtlardan ibaret olduğunu düşünenler, müziğin ritmini hissedemeyenler vs. vs... Dostlarınızdan uzaklaşmayın kafanızı kapatmayın sürekli açılın gelişin. Bunlar zihninizi açar hayata geniş bakmanızı sağlar. Velhasıl kelam stresi yenmenizi ya da minimize etmenizi sağlar.
Sağlıcakla...