Şuan tedbirini alarak bulaş riskini azaltmaya çalıştığımız, fakat yine de koronavirüse (covid-19) yakalanan bireyler, inceden inceye ölümcüle kadar değişmekte olan periyotlarda çeşitli belirtiler sunabiliyor.
Şuan ise gerçekleştirilen iki yeni inceleme; hayatı tehdit eden bazı vakaların, hastaların bağışıklık sistemlerinde yer alan zayıf noktalara kadar incelenebildiğini belirtiyor.
Araştırma, ciddi semptomlar gösteren COVID-19 ‘u atlatmış katılımcıların minimum yüzde 3.5’inin, antivirüs savunmasıyla bağlantılı genlerinde mutasyonlar tespit edilmiş. Diğer yandan ağır hastalık atlatmış kişilerin en az yüzde 10’unda, virüsle savaşmaktan ziyade bağışıklık sistemine saldıran “oto-antikorlar” oluşturulmuş. Bu ay Science dergisinin ay sayısında iki makale şeklinde sunulan sonuçlar, Rockefeller Üniversitesi Howard Hughes Tıp Enstitüsü’nde araştırmacı ve çalışmanın lideri Jean-Laurent Casanova’ya tarafından yaşamı tehdit eden COVID-19’un kökeninde yatan bazı sebepleri ortaya koydu.
Casanova’nın aktarmış olduğu bilgi doğrultusunda sözünü ettiğimiz zararlı antikorların birçok hastada gözlemlenmesi (987 hastanın 101’inde) “şaşırtıcı bir gözlem.” “ Yazılan bu iki makale; aynı virüsün bulaştığı diğer çoğu kişi iyi haldeyken, bazı bireylerde hastalığın sebebi bu denli ağır geçebildiğine yönelik ilk açıklamayı gösteriyor.”
Casanova, çalışmanın teşhis ve tedavi yönünden doğrudan yansımalar taşıdığını belirtiyor. Eğer ki birisinin virüs testi pozitif sonuçlanırsa, bu kişilerin “kesinlikle” antikor testi de olması gerektiğini bizlere aktarıyor ve “bu testler de pozitif çıkarsa, tıbbi takibe alınmaları gerektiğini” aktararak bu ikisini de eş tutmamız gerektiğini söylüyor. Bu gibi antikorların kandan alınması ile birlikte, hastalığın belirtilerinin hafifletilebilmesi söz konusu olabilir.