Çok eskiden kendilerine oturacakları bir ev arayan aile Ayder Yolu üstünde boş bir alan bulmuş ve buraya yerleşmeye karar vermişler.
Aradan uzun zaman geçince, bir gece derenin karşısında sönük bir ışık görmüşler. Ateşin göründüğü bu yerde bir ailenin yaşadığını anlayıp onlarla tanışmaya karar vermişler.
Bu ailenin Hala isminde bir de kızı varmış. Gidişler gelişler artınca da bahsi geçen ailenin oğlu, Hala'ya aşık olmuş.
Çocuk ile kız nişanlanmış ama o zamanlar başlık parası olduğu için, genç çocuk para kazanmak için gurbete gitmiş. Gitmiş ama kendisinden bir daha haber gelmemiş.
Kızın babası birkaç sene beklemiş, sonra da kızı başkasına vermeye karar vermiş.
Düğün dernek başlamış ama tam bu esnada, genç çocuğun gurbetten döndüğü haberi gelmiş. Kız bu haberi duyunca dayanamamış, başlamış koşmaya.
Dere kenarına gelmiş, dere geçilebilecek gibi olmasa da, sevdiğine bir an önce kavuşma isteğiyle dereye atlamış. Derenin azgın suları Hala'yı üstünde gelinliğiyle almış götürmüş.
O zamandan beri bu dereye Hala Deresi, yakınındaki köyün adı da Hala Köyü olmuş. Hala kızın acıklı hikayesi de hala anlatılırmış.