Köprüyü Geçmek!

İnsan hayatının belli noktalarında yeni bir başlangıç yapar, bu başlangıç kimi zaman zorluklar içerir. Başlangıç yapmak belkide sonuca ulaşmaktan daha zor olabilir. Yola çıkmak ve yol almak o kadar kolay olmayabilir. Yolda karşımıza nasıl bir sürprizlerin çıkacağını önceden kestiremeden yolumuza devam ederiz. Tek umudumuz karşımıza aşamayacağımız engellerin çıkmamasıdır. Ama bu yatımızın yol aldığı hayat yolunda iyi yada kötü her şeye hazır olmak zorundayız. Ben bu durumu yaşamak istemiyorum diye bir tavır sergilememiz imkansız. Hayatın kendisi bizi zaten o durumun içerisine atıyor ve yaşamak zorunda kalıyoruz.

Bazende sonuca ulaşmak için bazı durumlara katlanmak durumunda kalıyoruz bunu en iyi anlatan bir ata sözünü de sizinle paylaşmak isterim. "Köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek". Bu atasözü bence insan zorda kaldığı zaman sonuca ulaşmak için katlanmak zorunda kaldığı zorlukları anlatmakta en iyisi. Ben kimseye boyun eğmem işimi yinede yürütürüm demek ne kadar doğru! Herkes kendi hayatını gözden geçirerek pay çıkarabilir.

Dünya her geçen gün daha çok acımasız insanlarla doluyor. Çıkar mücadelesi kimi insanları çaresiz bırakıyor. Kimi olaylar var ki, haklıyken haksız duruma düşülebiliyor. Paranın satın alamayacağı insan neredeyse , günümüzde yok gibi, insanlık paraya kul köle olmuş durumda, insanların burada suçu ne? bunun cevabı herkeste farklılıklar gösterebilir. İnsanlar onay vererek yada vermeyerek bu tür olaylara taraf olurlar. Hiçbir tarafa, taraf olmadan kararsız kalmakta çözüm olmuyor. Sonuçta hayatın içerisinde yer alan kararlarımız ya doğru yada yanlış olabiliyor. Her haliyle aldığımız kararların sonucuna, katlanmak ve yaşamak zorundayız. Kararlarımızın sonucundan kaçmamız imkansız. Bize biçeceği sonucunu yaşamak zorundayız.

İnsan yaşamını garantiye alma gibi bir ayrıcalığa sahip değil. Kötü olaylarla karşılaşmamak için evini kale yaptır, her adım attığın yeri silahlı askerlerle korumaya aldır yinede yaşamanızın garantisini siz belirleyemezsiniz. Yine dışarıdan gelecek başka etkenler sizin hayat yolunuzu çizecek kalemdir. İnsan hayatını vadesiyle bitirmiş olsa da, hayatını idame ettirdiği süreç içerisinde karşılaştığı olumlu veya olumsuz her türlü olay kendi iradesiyle gerçekleşmemiştir. Kendi irademiz dışında yaşadığımız olaylar, bizim hayat yolumuzun kilometre taşlarını oluşturmaktadır.

Biz hayatımızı az yada çok tehlikeye atmadan, yaşamımıza şekil verebiliriz ama hayatımıza müdahale edemeyiz. Eğer sürekli kavga dövüşün hatta silahlı olayların eksik olmadığı ve bombaların patladığı bir ortamda bulunmamız bizlerin daha çok olayın içerisinde yer alacağımızın işareti olabilir. Belkide hayatımızı kısa sürede sonlandıracağımız bir yaşam şeklide olabilir. Bunun tersi olarak hayatımızı daha sakin bir ortamda olayların hiç olmadığı yada nadiren karşılaştığımız bir toplum içerisinde konumlandırırsak, daha olumlu bir yaşam şekli olabilir. Kavgadan ve tehlikeden uzak olmak insanı rahat hareket etmesine yardım eder ve psikolojik olarak baskı altında olmaz. Böyle olunca da daha sağlıklı ve uzun bir yaşam sürebilir. Yinede, hangi ortam da olursak olalım hayatımızın doğal akışı irademiz dışında gelişir.

Bir ortama dahil olurken, başlangıçta tanık olduğunuz yada iyi düşüncelere sahip olmanıza neden olan hal ve hareketler zamanla yok olabilir ilişkiler başka boyuta taşınabilir. Burada da kişilerin çıkarları öncelik kazandığı için sizi görmezden gelir. Kendince yeni kurallar koyar sen bu kurallara uymuyorsun bu sebepten seninle ilişkileri sonlandırıyorum der yada hiçbir şey deme gereği duymadan herkes kendi yoluna devam edebilir. Herkes sonuçta kimi yanında görmek istiyorsa onunla ilişki kurmakta özgürdür. Kimse kimseye bu konuda meydan okumaya gerek duymamalı buda hayatın bir akışı. Birilerine bağımlı olarak yaşamaktansa bağımsız yaşamak daha kolay hareket etmenizi sağlar. Ha benim çıkarlarım birlikte olmamı gerektiriyor diyorsan oda senin bileceğin bir iş.