Bilimkurgu edebiyatının üretken yazarlarından olan Philip K. Dick’in (PKD) kariyerinde 1963 ve 1964 yıllarının özel bir yeri vardır. Yüksek Şatodaki Adam romanıyla Hugo ödülünü aldığı bu dönemde PKD, adeta bir yaratıcılık patlaması yaşamıştı. Kullandığı amfetaminin etkisiyle akşamdan sabaha kadar durmaksızın yazdığı, bununla yetinmeyip gündüz eşi Anne R. Dick’ın takı tasarımı işine yardım ettiği, psikotik çöküşle sonlanan bir zaman dilimi. İşte Dr. Kan Bedeli de iki yılda 11 kitap yazdığı bu eşsiz dönemde verdiği eserlerden biri.
Tam adı Dr. Kan Bedeli ya da Bombadan Sonra Nasıl Geçinip Gittik olan roman, yaşanan bir nükleer felaketin ardından gelişen olayları konu alıyor. Kitabın ismi Stanley Kubrick’in 1964 yapımı Dr. Garipaşk ya da Nasıl Kaygılanmayı Bırakıp Bombayı Sevmeyi Öğrendim filmini çağrıştırıyor. PKD kitabını filmin gösteriminden bir yıl önce yazmış ve editörü Donald Wollheim’ın kitabı filmi çağrıştıracak biçimde isimlendirme fikrinden hiç hoşlanmamış. Her iki eser de nükleer bombalarla ilgili olmakla birlikte aralarında dönemin nükleer savaş paranoyasını ele almak dışında ortak bir yön bulunmuyor. Dr. Garipaşk askerlerin, bilim insanlarının ve siyasetçilerin hicvedildiği bir filmken, Dr. Kan Bedeli halktan kişilerin nükleer felaketin ardından yaşama tutunma çabalarını konu alıyor.
Türkçe çevirisi 2017 yılında yayımlanan Dr. Kan Bedeli, önsözünde de belirtildiği gibi, PKD ölçülerinde bile tuhaf bir roman. Bu tuhaflık büyük ölçüde romanın sıra dışı karakterlerinden kaynaklanıyor. Örneğin bir deneme sırasında yaptığı hata nedeniyle nükleer felaketin başlamasına yol açan ve romana da ismini veren Dr. Kan Bedeli, oldukça korkutucu bir figür olarak karşımıza çıkıyor. Megaloman bir kişilik olan kahraman, kötü niyetli bir büyücünün sahip olabileceği türde güçlere sahip. Kitapta Hoppy, Pokomel ya da kısaca Poko isimleriyle anılan, kolları ve bacakları olmayan genç adam tuhaflık çıtasını yükselten karakterlerden.
“Pokomobil” isimli küçük arabasında protezlerin yardımıyla tamircilik yapan Pokomel, geleceği görebiliyor ve romanın ilerleyen bölümlerinde nesneleri zihin gücüyle hareket ettirme yeteneği kazanıyor. Tuhaf karakterler liginin zirvesinde ise hiç kuşkusuz 7 yaşındaki Edie’nin içinde taşıdığı Bill isimli görünmez ikiz kardeşi yer alıyor. Ölülerle konuşabilme yeteneğine sahip olan Bill, kendisini bir salyangozun bedenine transfer ediyor, ancak salyangoz kör olduğu için yeni bedeninden memnun kalmıyor. Daha sonra gelişen bazı şaşırtıcı olayların sonucunda, insanların başına bela olmaya başlayan Pokomel ile kıyasıya bir mücadeleye girişiyor.
Bütün bu sıra dışı karakterlere rağmen PKD, Dr. Kan Bedeli romanında olayları halktan insanların gözünden görme ve aktarma yönündeki tavrını sürdürüyor. Romanın ana karakterlerinden olan Stuart McConchie, örneğin sabahları dükkanının önünü süpüren tipik bir tezgahtar. Romanın ilk sayfalarında Dr. Kan Bedeli’ni çalıştığı TV mağazasının yakınındaki psikiyatriste girerken görüyor ve ondan hiç hoşlanmıyor. PKD kitap için yazdığı sonsözde Dr. Kan Bedeli gibi kişileri asla anlayamadığını, onlarla empati kuramadığını söylüyor. PKD yine aynı sonsözde, nükleer felaketten sonra kırsal kesimde dayanışmaya dayalı bir hayat kurmaya çalışan insanların umudu temsil ettiğini belirtiyor.
PKD kitaplarında alttan alta hissedilen mizah, Dr. Kan Bedeli’nde biraz daha belirgin hâle gelmiş. Pokomel’in yaşadığı sara nöbeti sırasında Stuart McConchie’nin fare yediğine dair bir rüya görmesi ve bu durumdan hiç hoşlanmaması, dünyadan Mars’a gönderilen Walter Dangerfield’ın felakete denk geldiği için yörüngede kalması ve oradan dünyadakilere moral verici radyo yayını yapması kitaptaki kara mizah örneklerinden. Ayrıca kitapta kullanılan Hoppy, Bloodmoney, Dangerfield, Stockstill gibi isimler okurlara bu karakterlerin karikatürize edildiği yönünde ipucu veriyor.
İçerdiği yüksek dozdaki yaratıcılığa rağmen Dr. Kan Bedeli’nin kolay okunan bir roman olduğunu söylemek güç. PKD’nin alameti farikalarından olan zaman kaymaları romanın olay örgüsünü takip etmeyi zorlaştırıyor. 1972’de, 1981’de ve 1988’de gerçekleşen olaylar arasındaki geçişleri yakalamak büyük dikkat gerektiriyor. Olayların farklı karakterlerin bakış açısından aktarılmasını sağlayan çoklu üçüncü şahıs anlatımı da özenli bir okumayı gerekli kılan etmenlerden.
1965 yılında Nebula ödülleri kapsamında en iyi roman ödülü için aday olarak gösterilmiş olan Dr. Kan Bedeli’nin Türkçe çevirisi Feyyaz Şahin‘a ait. Sonuç olarak PKD külliyatı içinde özel bir yer tutan Dr. Kan Bedeli, sıra dışı romanlardan hoşlananlar için biçilmiş kaftan.
Görsel Kaynağı: Kitabın Kapağı
yazarın hiçbir kitabını okumadım ama hayat hikayesinden bahsettiğiniz kısımlar ve kitabın içeriği ilgimi çekmeye yetti :)
özellikle bu tarz konular:)
teşekkür ederim, güzel bir yazıydı benim için ☘
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Philip K. Dick bilimkurgu edebiyatının en iyi yazarı. Pirimiz ve gururumuz. Onunki kadar çılgın bir hayal gücüne sahip başka bir yazar bilmiyorum. Bence bu çağda bile değeri halen tam olarak anlaşılmış değil.
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit