Daha önce hiç kuru gözlerle ve hafif bir ter içinde uyanıp "O rüya da neyin nesiydi öyle ve tüm o şeyler nasıl beynimin içindeydi?" diye düşündüğünüz oldu mu? Yapay zekadan öğrendiğimiz bir şey varsa, o da rüyalarımızın bu kadar canlı bir gerçeküstülüğe sahip olmasının ardında iyi bir neden yatmasıdır.
Turfs Üniversitesi'nde sinirbilim alanında araştırma görevlisi Doç. Dr. Erik Hoel, bazı yapay zekaların çalışma biçiminden ilham alarak neden rüya gördüğümüze dair yeni bir hipotez ortaya koydu. Patterns dergisinde yayınlanan makaleye göre, gerçeküstü rüyalar bize beklenmedik ve kaotik uyaranlar sunarak, günlük olarak deneyimlediğimiz gerçeklik algımızın düzenlenmesine yardımcı oluyor.[1] Aslında beyin, bize gerçekliğin garip bir versiyonunu göstererek, "gerçek" uyanık gerçekliği daha iyi anlamamıza yardım ediyor. Hoel, şöyle yazıyor:
Rüyanın halüsinojenik, kategori-yıkıcı ve yalancı nitelikleri, onların bir hayvanın günlük deneyimlerinden ("eğitim setinden") son derece farklı oldukları anlamına gelir. 'Rüyalara biyolojik işlevlerini veren, rüyaların uyanıklık deneyiminden ayrılmalarını sağlayan tuhaflıklarıdır.
Bu fikir kısmen yapay zekadan ve derin sinir ağlarının çalışma sisteminden esinlenmiştir. Sinir ağına bir dizi fotoğraf gibi bol miktarda veri sunulur ve bu veri, bir dizi farklı noddan (düğümden, bağlantı noktasından) geçer. Bu süreç sırasında sinir ağı, veri setindeki örüntü ve ilişkileri öğrenmeye başlar. Örneğin insanların, trafik ışınlarının, motosikletlerin vb. nesnelerin etiketli görüntüsüyle beslenen bir nesne tanıma sistemi, etiketlerle tutarlı bir şekilde eşlenen görüntülerdeki görsel kalıpları tanımayı öğrenecektir.
Bununla birlikte yapay zeka, eğitildiği verilere gereğinden fazla aşina hale gelebilir. Bu, yapay zekanın yeni verileri (anormal ve yanıltıcı veriler bile olsa) oluşturduğu sabit düzene sığdırmaya çalışacağı için, aşırı dar kategorizasyonlara (İng: "overfitting") neden olabilir. Bunun üstesinden gelip yapay zekanın kendi ayakları üstünde durmasını ve verileri anlamada sabit bir düzen olmadığından emin olmak için araştırmacılar, genellikle verilerin içine beklenmedik, "kaotik" veriler ekler. Hoel, belki de tuhaf rüyalar gördüğümüzde olan şeyin bu olduğunu düşünüyor:
Eğer insanların derin öğrenmenin düzenlemesinde kullandığı tekniklere bakarsınız, bu tekniklerin genellikle rüyalarla bazı çarpıcı benzerlikler taşıması söz konusudur. Hayat bazen sıkıcıdır. Rüyalar, sizi dünyanın kalıbına sığmaktan uzak tutmak için vardır.
Çoğu insan COVID-19 pandemisinin ilk başlarında, rüyalarının daha gerçeküstü hale geldiğini belirtti. Eğer Hoel'in yeni hipotezini temel alacak olursak bunun nedeni, karantina sırasındaki günlük gerçekliğimizin giderek uyarıcılığının azalması ve daha fazla tekrarlayan hale gelmesinden kaynaklandığı iddia edilebilir. Garip rüyalar, bu sıradanlığa karşı koyma ve beyne biraz canlandırıcı uyarı sağlama girişimi olarak görülebilir.
Tabii ki Hoel'in fikri şu anda yalnızca bir hipotez ve henüz ciddi biçimde test edilmedi - hoş, böyle bir fikrin nasıl test edilebileceğini kestirmek bile zor. Yine de çalışma, yapay zekaya yönelik anlayışımızın artmasının, dünya algımızı zenginleştirmeye ve şekillendirmeye başladığının ilginç bir göstergesidir. Hoel, sözlerini şöyle bitiriyor:
Neden rüya gördüğümüz hakkında inanılmaz sayıda çok teori var.. Ama ben, rüya görmeyi oldukça ciddiye alan, rüya görmenin sebebinin rüya deneyiminin kendisi olduğunu söyleyen bir teoriye dikkat çekmek istedim.
Kaynakça: https://evrimagaci.org/ruyalarimiz-neden-bu-kadar-garip-yapay-zeka-bu-soruya-cevap-verebilir-10687