Doğanın gerçekleri

Herkese merhabalar değerli steemit ailesi.
Bugün yıllardır ne çok kaybedişin geri dönülmez kayıpların gelecekteki umudumuz derken biranda şehir hayatının koşuşturmasına kapılmış hayatların hayallerin ümitlerin yokoluşların ve çevrenin bize verdiği yanıtları bir gözlemci olarak uzun uzun düşünme eleştirme ve kaygılarımızı hatırlayıp büyük kayıpların telafisinin olmadığı adını çağ diyip kalabalıklar içinde kayboluşumuzu ve düşüncelerimizi sorgulayıp derin bir umutsuzluğun içindeki bir ürpertinin lisanıma gelen sözcüklere yer bulamayışımın ,gerçi tarifsiz duygular nedensiz düşünceler ve önemli hatta adına nefes dediğimiz geçmişten günümüze bir yolculuk gibi bir film sahnesi gibi bir….
Evet bunları yazarken bilinçli davranışların herşeyi iyileştirme çabası ve gelişmişlik düzeyinide ayrıntıda belirtmek istedim…
Yeşil…uçsuz bucaksız yeşilliklerin insanın ruh dünyasında açtığı huzur mutluluk ve huzurun simgesi…
Hatırlar mısınız ilkokulda resim çizerken hep ağaç bulut bacası tüten o evleri…
Yeşillikler içindeki o kuşları tavşanları…
Evet geçmişteki resim hayallerimiz hep bize bunlarını anlatıyor…çünkü mutluluktur ağaç ,nefestir ağaç,insanın geleceğimizdir dediği ormanlarımız ormanların içindeki huzur dolu o yaşam…
Şimdilerde bir ağaca bir kuşa hasret şehirlerimiz…
Evet hepsini yaktık yıktık yerlerine uçsuz bucaksız evler inşa ettik …
Hayvanları gönderip kendimize yol yaptık arabalarımız için park alanları yaptık….
Sonra çocuklarımız götürüp bak ağaç bak kuş diye onları tanıttık…
Ne çok şey kaybettik farkına varmadan farkına vararak …
Adına eğlence merkezleri dediğimiz çocuklarımızın hoplayıp zıplamaları için alanlar inşa ettik…
Oysa onların koşup zıplayıp binbir çeşit canlıyı tanıyacak onlarla beraber hareket edeceği alanları bizler yok edip adına da park diyip oralarda beton plastiğe mahkum ettik…
Bunun adı yok oluştur bunun adı yok etmektir bunun adı kes kov sonra yapmadır…
Doğa bize bir çok şey sundu karşılıksız biz onlara naptık kestik biçtik sonra onları alıp evlerimize masa yaptık….
Yeşillikleri yok edip sonra beton döküp üstüne toprak koyup sonrada yapay çimler ektik…
Neden çünkü yeşile olan hasretimizi gidermek için…
Oysa zaten vardılar nedensiz şekilde yağmurla beraber açıp etrafı mis gibi yapmak için programlanmışlardı…
Bizler naptık programlarını devre dışı bırakıp onları yerlerinden ettik…
Çevreci kimliklerimizi ancak onlarsız kalınca değil kalmadan göstermek gerekti bence…
Ülkemizin her taşı toprağı altındır ama biz insanoğlu o altınları görmeden yok edip gidiyoruz…
Geleceğimizi hiç düşünmeden…
Hava bazen boğazımızı tıkayan o kirli gazlardan meydana gelen karışım akşam eve gidince anlıyoruz ne çok yorulduğumuzu…
Evet denizlerimiz geçenlerde bir Arkdaş söyledi deniz tüm çöpleri sahile vurmuş diye …
Haklı hemde çok haklı bilinçsiz kirletme sonucunda artık yeter çığlığıdır bu geri atım..
Onlarsız yapamaycağımız aşikar ama elden ne gelir sözcüğünü yaşayan kitle olarak üzerimize birey olarak neler yapabiliriz düşüncesi ile hareket etmek bir kurtuluştur belkide….

Heryıl en az 4 defa değiştirilip tekrardan yeşil görünsün düşüncesi şuanda karşınızda…

Toprağın yerine konulan kitle…
Toz olmayacak evet ama o topraktaki yaşayann canlılar nerde…
Kimi zaman karşılaştığımız bir görüntü göç eden hayvanlar neden evlerini bırakıp gidiyorlar….
Nedensiz değildir hiç birşey…

Bide bu güzel görüntü hastasıyız çünkü onları süs yaparız ancak doğal ortamlarında mis gibi kokular bırakırken burada kenara atılmış burda dur der gibi bakıyoruz…
Amaçsız mıydı ?sadece gözümüze yeşillik katsın…

Evet bence geleceğe nefes olmak için korumak ve onları kendi haline bırakıp geleceğimizi renklendirmelerini beklemek en önemlisi…
Sağlıcakla kalın sevgiler…