Gerçeklik Algısı ve Dünyamız

Gözlenen ve gözleyen arasında derin bir ilişki vardır. Gözleyen insandır, gözlenen ise etrafımızdakı herşeydir. Gerçeklik nedir diye sorarsanız, sadece bir illüzyondan ibaretdir diyebilir size. Milyonlarca farklı insan ve milyonlarca farklı fikir olduğu için, milyonlarca farklı farklı gerçeklikler vardır. Bu da gösteriyor ki, bu sadece bir illüzyondur. Her kişinin kendi gerçeği vardır. Bu farklı gerçeklikler ise insan beyninin ürettiği bilgiden ibaret oluyor. Bilimsel olarak insan beyninin enerji ve titreşimleri alarak ve işleyerek farklı gerçeklik ve fikirler ortaya koyduğu bilinmektedir. Kuantum fiziği ile bu gerçeklik ortaya çıkmıştır.

Kozmoz bizim içimizde, biz de Kozmozun içindeyiz. Makro evren neyse, mikro evren de odur. Bizler ilk insandan başlayarak, insanlık olarak neslimizi devam ettiriyoruz. Bizler ilk insanların düşünce bilgilerini genlerimizde taşıyarak, hayat yolculuğumuza devam eden nesilleriz.

Evrende görünen her şey düşüncelerin ürünüdür. Her şey holografik görüntüdür ve matematiksel olarak sayısal değerdedir. Evren de enerjiden başka birşey yoktur. Bütün canlı ve cansız varlıklar enerjinin değişik formlarıdır. Enerjinin farklı frekanslar da titreşmesi sonucunda farklı-farklı maddeler ortaya çıkmıştır. Evrendeki bütün canlı yaşam, enerji korunum yasasına göre, enerjisini koruyarak, yaşamını sürdürüyor.

Yaşam da bir matriks gibidir. Kuantum fiziğine göre, hayatımızda sonsuz sayıda olasılık, yani belirsizlik vardır. Bizler bu olasılıklar zincirinden, düşüncemizle seçtiğimiz olasılıklardan birini hayatımızda yaşıyoruz. Bütün yaşamımız bir illüzyondur ve her şey beynimizin içinde yaşanıyor. İnsan beyni bir matriks gibi, sanal yaşamı kurgulayan cihaz gibidir. Zaman da insan beyninin algısıdır. Aslında zaman yoktur ve sadece an vardır. Anların arka-arkaya gelişini, insan beyni geçmiş, şimdi ve gelecek olarak sürekli bir çizgi halinde algılıyor.

Bizler insanlık olarak, görünmez bağlarla bir-birimize bağlıyız. Aynı okyanus gibi. Okyanusun damlaları nasıl okyanusun ayrılmaz bir parçasıysa, bizlerde insanlığın kollektif bilincinin bir parçasıyız. Kollektif bilinç olarak, vuslata ermek için tekamül ederiz.