Geldiğimiz yeri hatırlamıyoruz, gideceğimiz yeri bilmiyoruz, peki ya burada zaman geçirmemizin amacı ne? Bu soruya verilecek cevap niteliği taşıyan bilimsel bir bilgi birikimi henüz oluşturulamadı. Bilimsel olarak geçmiş yani doğmadan öncesi ve öldükten sonrası soru işareti. Bu yüzden bilimsellik kazanmayan kaynaklardan araştırılacak bir konu.
Tarih boyunca varolmuş tüm medeniyetler bu soruları sormuşlar ve kendilerince cevaplar üretmişlerdir. Bu cevapları beraber inceleyeceğiz. Yakalamak istediğimiz nokta ise, tüm öğretilerde ortak olan ve kişisel olarak düşündüğümüz fikirlerin harmanıyla ortaya cıkacak olan bilgi, tabiki yeni bir inanç inşa etmiyoruz sadece doğruya, gerçeğe ulaşmak için sahip olduğumuz kaynağı yani beynimizi kullanıyoruz. Beyine sahip olmamızın amaçı bu olsa gerek. Bu yolda sadece zihin bize kendi başına yeterli olayacak ve sezgiler yada 6.his olarak nitelendirebileceğimiz aykırı duyulara ihtiyacımız olacak ilerleyen zamanlarda, bunlara sahip değiliz ancak gerçeğe ulaşmak için madde algılarından fazlası gerek. Çünkü gerçeği derin sularda yada ayak basmamış ormanlarda aramıyoruz, düşünme, idrak gibi soyut deneyimlerle arıyoruz. Bu yüzden soyut algılara sahip olmak zorundayız. Bu soyut algılara sahip olmak için yapılması gerekenler her ekolde ufak farklılıklar gösterse de temelde yakaladığım birkaç nokta var. Bu noktalar, zihini kontrollü kullanmak, fiziksellikten uzaklaşmak ve içgörü . Simdi bunları biraz açalım.
Zihni kontrollü kullanmak, kontrolu tamamen zihinin sahibi sağlıyor demektir. Sadece istenilen konularda istediği şeklide düşünen bir zihindir kontrol altındaki zihin. Yapılacak olan çalışmalarda kontrolsuz bir zihin kesinlikle netice vermez. Bu kontrol yeteneğini kazanmanın yolu ise beyni disiplin etmekle geçer. Tıpkı bir köpeği disipline sokar gibi zihin de disipline sokulmadır. Düşünce zihnin gıdası gibidir. Eğer zihni düşüncesiz yani aç bırakırsak eğitimsiz bir köpek gibi her düşünceye kapılıp gitmez. Bunun yerine oturur, sahibini bir emir vermesi için izler, ne emir gelirse onu yapmaya bütün potansiyeliyle hazırdır. Çünkü bunu eğitim neticesinde kazandı. Zihni aç bırakmanın yöntemi meditasyon yapmaktır. Meditasyonun bir çok safhası vardır, burada kullanacağımız sadece zihni susturmak içindir.
Rahatsız edilemeyecek bir ortamda oturulmalı ve nefese odaklanılmadır. Zihindeki düşüncelere kapılınmadığı sürece düşüncelerin zamanla git gide azaldığı gözlemlenecektir. Zihin tamamen sustuktan sonra hiç bir odak noktası olmamalıdır, ilerleyen zamanlarda yapacağımız calışmalarda bu dingin beyin ihtiyacımızı karşılayacak.
Diğer bir nokta fiziksellikten uzaklaşmak, somut deneyimlerimizi azaltmalıyız ki dengemiz soyut alana kaymaya başlasın. Fiziksel bağımlılıklar zamanımızı fizik planda geçirmemizi sağlar çalışma yapacak zamanımızı azaltır. Fiziki eğlemleri azalttıkça dünyadan aldığımız zevk azalır ve dünya dışı hazlara kendimizi daha rahat çekeriz. Eğer dünyada haz aldığımız noktalar fazla ise dünya dışı hazlara kendimizi açamayız, zaten hazzı yakalamışızdır iki taraftan birinde. Uzun yazmak istemiyorum.
En önemlisi de içgörü. İşte bu kişiyi keşfe açar. Dingin bir zihne sahip olduktan sonra, fiziksellikten uzaklaştıktan sonra sezgileri kazanma amacıyla kişinin kendi içine odaklanmasıdır. Bu odaklanma fizik bedenin herhangi bir yerine yapılabilir. Bir zaman sonra kendi içini keşfetmek tekamülü gerçekleşecektir. Bu yolla kişi kendi içinde neler olduğunu şaşkın bir şekilde izleyecektir. İçeriyi keşfederken kalbin, ruhun ve farklı oluşların sesleri ve hissedimleri keşfedilecektir.
İçkeşif ilerledike dış keşif de yavaş yavaş kendini göstermeye başlar. Etkilerin içten mı dıştan mı, tam olarak nereden, ne için, kimden geldiği hissedilebilir düzeye gelecek. Tabi bunlar sistemli çalışma ile mümkün. İçeride keşfedilecek dışarıdakinden büyük bir dünyanın olduğunu anlamak beraberinde fazla getiri sağlayacaktır.
Her yolun başı işte budur, bu kendini tanımaktır. m.ö 15 bin yıllık öğretilerden tutun da mevlanaya kadar her kaynaktaki ilk adım kendini tanımaktır 'temet nosce'. Kişi kendini ancak böyle tanıyabilir, kendini keşfederek.
Kendini bilmeyen bir varlığın diğer herhangi bir bilgiye sahip olması mümkün değildir, edinilen fiziksel, hayvanlar alemine ait bilgiler dışında. Zaten bu hayvanlar alemine ait dünya bilgileri bizi ne bir adım ilerletir ne kendimizi tanımamızı sağlar ne de gerçeği arayışta bize rota oluşturur. Kendini keşif ilk adımdır.
Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!