Mahalle Çeşmeleri ve Çeşme Başında Mahalle Gençleri

in life •  7 years ago 

Hani dünyanın bir merkezi vardırya! Mahallelerin merkezide çeşmelerdi.
54-1.jpg
İletişim araçlarının bugün ki kadar güçlü olmamasına rağmen, bugünkünden çok daha hızlı haberleşmenin olduğu yıllar. Yani çocukluğumuzun geçtiği 90’lı yıllar.

Mahallede ilk dışarıya çıkan, hemen iki elini yumru yapar ve arasında kalan boşluğa üflemeye başladığında o özel melodi parmaklarının arasından süzülüp çıkar ve tüm mahalleyi kaplayan o çağrı sesi toplanma vaktinin geldiğinin haberini salar. Her yaş grubunun ayrı bir çağrışma şekli vardır.

Hemen herkes ayakkabısının öteki tekini dışarda giymek kaydı ile hızla çeşme başına koşar. Çocukluğun, olmazsa olmazı mahalle, mahallenin olmazsa olmazı tatlı su çeşmeleridir.

Gençler toplanır gün genelinde yaşadıkları olayları bir bir anlatmaya başlayınca, mahallenin tüm çocukları gözlerini ve kulaklarını açarak büyük merakla ve sanki bir ders dinlercesine çıt çıkarmadan dinler abileri, bütün çocukların rol modelleridir mahallenin büyük abileri, döğüşler, kavgalar, arkadaşlık, dostluk, komşuluk her şeyin zirvesinin yaşandığı yıllarda tüm anlatımların ve paylaşımların yapıldığı tek yerdir çeşme başları tüm hayatın o çeşme başında geçer sanki mahalle maçından kan ter içinde döndüğünde cebince haçlık olmayan şimdi ki çocukların lüks restoranlara, marketlere, kafelere girip yeme içme lükslerinin bulunmadığı yıllarda o çeşme koşmaktan kıpkırmızı olmuş, susuzluktan dudakları çatlamış o çocukları tıpkı birer gazoz tadında beklerdi.

Kana kana içilirdi o tatlı su, maçın zaferini o çeşme başında kutlardı çocuklar. Yazın sıcak günlerinde havuzlar, tatil köyleri, deniz kenarları bilmeyen Sivas çocukları ellerine bidonları, pet şişeleri geçirip içini o rahmet ve bereketle akan tatlı suyla doldurup su serpmeç oynayarak hem eğlenir hemde ferahlarlardı.

Her evin en az bir bidonu vardı. Tabi bu bidonlarda hepsi su bidonu değildi. Turşu bidonları Sıvı yağ bidonları kocaman kuyruklar eşliğinde, su sırası bekleyen komşuların muhabbet, sohbet ve hoş kahkahalarıyla çınlardı sokaklar, komşu evin babası çocuklara çeşme başında verirdi nasihatlerini, hele mübarek ramazan ayları daha bir neşeli olurdu o çeşme başları iftara yakın saatlerde herkes elinde bidonuyla koşardı çeşme başına iftara kadar vakit geçirilirdi.

Herkesin tek bir amacı vardı, iftarda ferah bir tatlı su içmek, akşamları bakkaldan gazete kağıdıyla yapılmış fişekler içine bir çay bardağı veya iki çay bardağı çekirdeği alan koşardı çeşme başına tüm gençler çocuklar çeşme başında toplanırdı. O çekirdek fişekleri elden ele dolaşır bir taraftan çekirdek çitlenirken, diğer taraftan muhabbet edilir kahkahalar havalarda uçuşurdu.

Tüm anneler evlerinde çocukları dışardayken içleri rahattı, bugün ki gibi çocuğumu dışarı oynamaya gönderirsem başına bir iş mi gelir, kaçıran mı olur veya başına kırk türlü kötülüklerden birimi gelir diye hayıflanmazlardı.

Çünkü mahalle tıpkı kapısı kilitli bir ev gibiydi, mahallenin içinde huzurlu ve güvendeydi tüm çocuklar. Yanlış bir hareket içerisine giren bir çocuk olursa onun cezasını çoktan vermiş olan bir mahallenin abisi veya büyüğü vardır.

Annen evde yoksa hiç önemli değil okuldan gelir çantanı komşunun evine atar komşu teyze hemen mutfaktan getirdiği ekmek arasını eline tutuşturur ve koşarsın çeşme başına, herkesin namusu da, malı da, mülkü de çocuğuda, mahallelinin birbirine emanettir.

Çeşme başları 90’lı yıllarda büyümüş çocuklar için özellikle vazgeçilmez, unutulmaz en büyük anılardan biridir.

Tüm bu özlemle, o dönemlerin mahalle ve komşuluk anlayışının yeniden bizlerde hayat bulmasını ümit ediyor ve çeşme başında buluşmak üzere diyorum…

Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!