Bilimkurgu Öyküsü - İsyankar - Bölüm 4

in mkb •  5 years ago 

image.png

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3

Bölüm 4

Bataklığın sınırına ulaştığımızda Oliver sağ elini ileriye doğru uzatıp reverans yaparak yaratığı selamladı. Bence yaptığı hareket saçmaydı, gezegene gönüllü olarak gelmemiştik ve karşımızdaki bir Fransız düşesi değildi.

Memelerini dikkate alarak kadın olduğunu varsaydığım varlık Türkçe olarak “Araştırma merkezisimize hoş gelmişsinizler” dedi.

“Merhaba, dünya dillerini konuşabilmeniz ne hoş” dedi Oliver.

“Dünya dilleri olarak genellemeyelim, Türkçe konuşuyor” dedim gururla. Ardından “Zorunlu misafirliğimizin sebebini sorabilir miyim? diye sordum.

Yüzündeki naif ifadeye uymayan tok bir sesle “Bilimsellik araştırmalar için getirildinizler. Bilime katkılar çok olacaksınız” diye cevap verdi. Kurduğu her cümleden sonra olduğu yerde sıçraması ve Türkçeyi kullanma biçimi Oliver’ın gülümsemesine neden olmuştu, bense bize yapılanların hesabını sormaya kararlıydım.

“Bu konuda gönüllü olduğumuzu hatırlamıyorum. Bizi buraya zorla getirdiler. Derhal gezegenimize geri gönderilmeyi talep ediyorum.”

“Böyle bir konulardan haberdarcı olmamıştı ben. İsmim Vo.”

“İsmim Oliver ve arkadaşımın adı Arda. Seninle tanıştığımıza memnun olduk Vo.”

“Görünüşe göre Oliver’ın dünyaya dönmek gibi bir derdi yok. Bilimsel çalışmalarınızda onu kullanabilirsiniz. Ben şahsen yetkili biriyle görüşmek ve bir an önce evime dönmek istiyorum.”

Oliver dönüp bana ‘ne biçim bir insansın sen’ bakışı attı. Ardından “Buraya zorla getirildiğimiz için arkadaşımız biraz öfkeli. Senin buralarda gezinirken bize rastlayan ve iyi niyetle yardımcı olmaya çalışan bir çocuk olduğunu kavrayamadı” dedi. Bu sözleri duyan Vo’nun yüzünde oluşan memnuniyet ifadesini görünce Oliver’ın söylediklerinin doğru olduğunu anladım.

Vo iki kez el çırptıktan sonra “Beni takip ediliyorsunuz sizler” dedi ve ince uzun bacakları üzerinde yaylanarak ormanın içine doğru koşmaya başladı. Bu ani hareketin şaşkınlığını üzerimizden atıp önce hızlı adımlarla ardından koşarak Vo’yu takip etmeye başladık. Kalın gövdeli ağaçların arasında koşarken ormanın nemli serinliği yüzümüze vuruyordu. Kalın gövdeli ağaçlar öylesine yükseklere uzanıyordu ki tepelerini göremiyorduk. Çevrede uçuşan sinekler, aralarından geçtiğimiz eğrelti otları, daldan dala atlayan altı ayaklı tuhaf sincaplar hep devasa boyutlardaydı. Tam gezegenin yerçekimine alışıp koşu hızımı artırdığım sırada açıklık bir alana ulaştık. Vo tepesinde bir balon olan hava aracının sepetine binip bizi de yanına çağırdı.

Ahşaptan yapılma eşkenar üçgen bir platform hava gemisinin omurgasını oluşturuyordu. Üzerinde yıldız ışığı panelleri olan platformun merkezinde bir batarya ve her bir köşesindeki yuvarlakların içinde kendi bağımsız motorları olan birer pervane vardı. Ortasından yukarıya doğru yükselen balonun platformun ağırlığını dengelemeye yaradığını tahmin ettim, motorlar ise platforma bağlı olan sepetin ve yolcuların yükünü çekiyordu. Sepete binip ahşap sandalyelere oturduk, emniyet kemerlerimizi bağladık ve havalandık. Vo’nun söylediğine göre üzerinde bulunduğumuz gezegenin adı Neemen’di ve galaktik koalisyonun yarı bilinçli canlıları incelemek üzere kullandığı araştırma merkezlerinden biriydi. Vo gezegene de adını veren Neemu ırkının bir üyesiydi. Gezegen ağırlanan canlı türlerinin ihtiyaç duyduğu atmosferik koşulları sağlayan sekiz farklı sektöre bölünmüştü. Gezegende çekilen tüm açık hava görüntüleri galaksinin her köşesindeki kişilere açıktı. Neemu ırkının gezegenlerini gönüllü olarak dev bir hayvanat bahçesine dönüştürdüğü yorumunu yaptım. ‘Hayvanat bahçesi’ ifademe hem Oliver hem de Vo karşı çıktı. Bilim çalışanlarıyla normal kişiler arasındaki ayrım belirsiz hale geldiği için veriler galaksideki tüm bilinçli varlıkların kullanımına açıkmış, araştırmalar koalisyon yönetimi tarafından fonlandığı için çıktılardan herkesin yararlanması doğalmış.

“O halde görüntülerimizin eğlence amaçlı olarak izlenmesinin önünde hiçbir engel bulunmuyor. Ayrıca, bizi Neemen’e getirenlerin bu hizmetleri karşılığı para aldıklarını da varsayabiliriz. Demek ki koalisyon yönetimi köle ticaretine aracılık ediyor. Böyle yüksek uygarlık yerin dibine batsın!”

Pörtlek gözlerini üzerime dikip bana merakla baktığına göre Vo 'köle ticareti' ifadesinin ne anlama geldiğini bilmiyordu. Bu gibi konuları yetişkinlerle konuşmak daha uygun olacaktı, bu nedenle herhangi bir açıklama yapmaya kalkışmadım.

Kampüs adı verilen yerin beton ve çelikten yapılmış yüksek binalarla dolu olacağını varsaymıştım, belli ki yanılmışım. Her biri birer gökdelen yüksekliğinde olan ağaçlar ahşap malzemeler kullanılarak labirente benzeyen binalara dönüştürülmüştü. Vo’nun hava aracı ağaçların arasındaki boş alanlardan birine indi. Kampüs bölgesinde şehirlerimizdeki kedi ve köpek nüfusuna benzer biçimde sincaba benzeyen altı ayaklı yaratıklar, iri böcekler ve dev mantarların bulunduğu anlaşılıyordu.

Hava aracından indikten sonra bizi boyu ve kafası Vo kadar uzun olmayan iki yaratık karşıladı. Yaratıklar Vo’ya kıyasla daha kısa boylu olmalarının yanı sıra epeyce kıllıydılar. Bir tanesi öne çıkıp çirkin bir sesle bize bir şeyler söyledi. Boyları Vo’dan kısa olduğuna göre bunlar kampüste dolaşan küçük erkek çocukları olmalıydılar. Robotlar ve çocuklarla yeterince muhatap olmuştuk, bir yetişkinle konuşmanın vakti gelmişti de geçiyordu bile. Yanlarından geçmek üzere hamle yaptığım sırada yaratık örümcek ayakları gibi uzun parmaklarıyla beni omuzlarımdan kavradı ve kuvvetlice sarstı. Bir yandan da çirkin sesiyle höykürerek ve tükürükler saçarak bir şeyler söylüyordu. Haksızlığın, insafsızlığın bu kadarı da fazlaydı artık, canıma tak etmişti; hafifçe gerildim ve uzun yüzünün ortasına kafayı yerleştirdim. Kafayı yiyince ağlaya ağlaya gidip beni babasına şikâyet edeceğini düşünmüştüm, aksine ilk şoku üzerinden attıktan sonra yakama yapışıp beni sağ taraftaki ağaçlara doğru savurdu. Havada 20-30 metre kadar uçtuktan sonra bir ağaç dalına çarparak yere düştüm. Ne çocuktu ama!

Görsel Kaynağı: https://pixabay.com/photos/branches-tree-twigs-bark-high-238379/

Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!