Odundan şair olur mu?
Neden olmasın sözünün sadece bir kesimden geldiğini duyar gibiyim ama aşağıda başka bir kesimin farklı bir cevap verdiğini de yazayım.
Bunu kendi dilimden değil, erkekler için en uygun sözün odun olduğunu düşünen ve düşünmekle kalmayıp bunu çeşitli sosyal mecralarda dile getiren bayanların ağzından yazıyorum.
Siz (yani bayanlar) bizi ne zannediyorsunuz; ruhsuz, duygusuz, aşktan, romantizm den anlamayan duygu yoksunu yaratık falan mı? Eğer böyle düşünüyorsanız, inanın çok yanılıyorsunuz.
Bizler belki kısmen ruhsuz, biraz duygusuz, aşktan romantizmden pek fazla anlamayan insanlar olabiliriz ama tırtıldan kelebek yaratan rabbim, sizlere de çok terbiye edici bir özellik vermiş. Yani yapmanız gereken odunu yontmak.
Aman dikkat edin, her şeyin fazlası zarardır. Yontayım derken bu seferde aşırı hassas ve çıtkırıldım bir tip meydana çıkarsa, eski halimizi mumla ararsınız.
Şiir yazan erkek hayatı yüzeysel değil derinlemesine yaşayan erkektir. Daha yoğundur o. Hiç belli etmese de duygularını yazdıkça yeniden hisseder ve tabi, yazdıklarını okudukça bir kere daha hisseder. İşte bu yüzdendir ki hisleri ve hissettikleri hiçbir zaman soğumaz, onları içinde hep sıcak tutar. Zaten insanı insan yapan da, bu değil midir, bir şeyler hissetmek değil midir?
Şiir yazmak edebiyatın bana göre en yüksek mertebesidir. Bir insan şiir yazabiliyorsa, onun gelişime açık olduğu ve hala çakralarının açık olduğu aşikardır. Demek ki böyle birisinde hala ümit vardır.
Şiir yazarken gerekli olan aruz ölçüsüne, rediflere, kafiyelere ve bilimum kurallara uyulmasa da şiir yazabiliyorsa bırakın yazsın, “yeter ki sen yaz” deyin ona ve böyle bir ortamı ayaklarına serin.
Bazı erkekler çekingenliğinden dolayı yazdığı şiiri göstermiyorsa, gelip okumuyorsa neyleyeyim ben onu. Lakin bir de yazamasa da, yazsa da gelip okuyamayan ve uğraşanı var ya, onlara diyecek lafım yok.
Şairlik ruhunda olan arkadaşlarımın gelip dertleşirken sarf ettikleri sözlerden aklımda kalanlar ile kısa bir derleme ve yazı ortaya çıkarmaya çalıştım. Yazının devamı bu sebeple ikinci bölümde…
Bir sonraki paylaşımda daha doğrusu ikinci kısımda buluşmak üzere hoşçakalın...