Yapamazsın denilen insanların bazıları korkar, içine kapanır; bazıları ise tersine daha da güçlenir. İçinde çelik çekirdek taşıyan insanlara yapamazsın demeden önce birkaç defa düşünmek gerekir. Bu tür insanlar, kum saatini tersine çevirecek olayları tetikleyebilir. Emin olun ki, büyük siyasi liderlerin çoğu yüzde 30 ideolojik, yüzde 70 psikolojik nedenlerle siyasi mücadeleye başlamıştır. Çoğu, henüz yolun başındayken biraz "adam yerine konulsaydı" muhtemelen sisteme savaş açmazlardı. İşte bir örnek:
Bir zamanlar Amerika'da zenciler ile beyazlar aynı restoranlarda yemek bile yiyemiyordu. Olimpiyatlarda Amerika için mücadele edip şampiyon olan Muhammed Ali zaferini kutlamak için doğduğu yerin en iyi restoranına gidince kapıda ilginç bir sürprizle karşılaştı:
"Olimpiyatlardan sonra altın madalyamla Louisville'e döndüm ve siyahilerin yemek yiyemediği bir restoranta girdim. Oturdum kendime bir yemek söyledim. Olimpiyat şampiyonuydum ve boynumda altın madalya asılıydı.
"Burada siyahi servisi vermiyoruz" dediler. "Sorun yok, ben de zaten siyahi yemem" dedim. Beni kapının önüne koydular. Ohio Nehri'ne gidip altın madalyamı denize fırlattım. O günden sonra ABD'de işler yüzde yüz değişti. İnanıyorum ki, güneş mutlaka bir yerlerde parlar. Tanrı kullarının omuzlarında taşıyamayacakları kadar ağır bir yük vermez."
Efsane insanlar saksıda yetişmez. Çoğu ekildikleri verimsiz ve sert toprağa rağmen yeşerirler. Onlar sıkı çocuklardır. Çöle düşünce kaktüs olup büyürler. Buzlanmış karın altına düşünce kardelen çiçeği olup çıkarlar. Onların güçleri içinden gelir. Güneşleri içlerinde doğar. Büyük başarıların bestesi dıştan gelen sesler değiş, içe doğan sözlerle yazılır.