Giriş
1
2020 Senesi Covid 19’ un insanoğluna en büyük derslerden birini verdiği yıl oldu. Hem ülke olarak hemde genel manada insanlık çok büyük bir sorun ile yüz yüze karşı karşıya kaldı. Bu sorunları yaşayan halklar aşının bulunması ile birlikte hiç bir şey olmamış gibi hayatlarına kaldıkları yerden devam edebileceklerini sandı, fakat Covid-19 bize tam olarak çok farklı şeyler anlatmak istiyordu. Şimdi gelin bize ne gösterdiğine yakından bakalım.
Yazının bu bölünü okumadan önce gözlerini kapatıp Covid 19 virüsünün daha meydana çıkmadığı duyulmadığı 2019 yılının yaz aylarına gitmenizi istiyorum. Her şey ne kadar da güzeldi. Hayatımızı yaşamaya tam gaz devam ediyor. Hiç bir masraftan kısmadan harcama yapmaya, arkadaşlarınızla eğlenmeye, hiç bir sağlık sorunu yaşamadan korkmadan gidebildiğiniz kadar gezmeye, birinin kalbi kırılacak yada bir canlıya zarar verme korkusu yaşamadan doğanın keyfini çıkarmaya. Kısacası kendimiz dışında hiç bir canlıyı yada organizmayı düşünmeden yaşamaya devam ediyorduk.
Covid 19 ile birlikte hayatımızda neler değişti ?
Tekrar gözlerinizi kapatın ve düşünün ? O çok değer verdiğiniz Arabanız, yazlığınız değerli tüm varlıklarınız hiç birinin sizi kurtarmayacağını, sokağa çıkma yasakları esnasında deneyimledik. Covid öncesi harcamaya ve tüketime dayanan insanoğlu Covid ile birden bire çırılçıplak kalmıştı. Sanki hiç bir şey fayda etmiyordu.
Az önce Tüketim Toplumundan bahsetmiştim her şeyin daima en iyisi, en yeni modelini almak istersen, en iyi arkadaşlarını , dostlarını ve hatta en iyi akramalarımızı da kaybettik. Gerekli değer ve özeni gösteremedik. Bu yüzden dendir ki, Covid ile yüz yüze kaldık tek başımıza çaresiz bir şekilde. Ellerini yüzüne koyup düşünenler oldu elbetteki fakat o kadar çok ileri gitmiştiki insanoğlu çevrisini kıra döke ilerlerdi. Maddiyat dışında hiç bir duyguya değer vermemişti. Sevgi Paylaşmak Dostluk bu değerlerin içi boşaltılmıştı. Varsa yoksa önemli olan maddiyat ve mal varlığından ibaret sanıyordu.
Covid Süresinde Evli olup aynı evin içerisinde 24 saat bile birlikte vakit geçirmemiş bir çok insan boşanmak zorunda kaldı. Üstelik bu çiftlerin bazıları 5-6 yıllık evli olan çiftlerden oluşuyordu. 5-6 sene boyunca evli kalmışlar, aynı evin içerisinde çok uzun seneler birlikte olmuşlardı ama hep kısa süreli zaman geçirmişlerdi. Özellikle çiftlerin ikiside çalışıyorsa evde geçirilen süre uyumak dışında kalan süreyi çıkartırsak 2-3 saatlik bir zaman dilimi kalıyor. Her gün birbiri ile çok kısa süre geçiren çiftler Covid döneminde hiç dışarı çıkmadan aylarca aynı evin içinde yaşamak zorunda kaldılar. Bir birine anlayış gösteren çiftler hayatlarına zorluklada olsa devam edebildi. Anlayış gösteremeyenler ise birlikteliklerini noktaladılar. Yalnız ve yeni bir hayata yelken açtılar. Covid Döneminin insan psikolojisi çok iyi olarak incelenmeli ve analiz edilmelidir.
Bazı araştırmacılar Covid 19 virüsünün aynı geçmişte yaşadığımız İspanyol Gribi yada veba gibi atlatılacağını geride kalacağını savunsa da ortaya konan veriler ve virüsün sürekli mutasyona uğraması ve yeni yeni varyasyon larının ortaya çıkması bu işin hemen bir anda sona ereceğinin kolay olmadığını ortaya koymaktadır. Evrime inanmıyor olabilirsiniz fakat dünya üzerinde bir çok canlı evrime göre mutasyon geçirmektedir.
Gelelim Covid 19 bize öğrettiği değerlere ;
Geçmişte yaşadığımız yaşamın ne kadar tüketim ve sağlıksız olduğunu öğrenmiş olduk. Sokağa çıkma ve Restoran yasakları ile birlikte evde yemek yeme ve pişirme kültürümüze geri döndük. Tüketim kültüründe herseyi en hızlı ve en kolay ulaşma biçimi sağlığımız açısından ne kadar zararlı olduğunu bilmeyenemiz yoktur sanırım. 20 yüzyılda Kanser vakalarındaki artık hiç azımsanacak sayıda değildir. Eskiden adını duymadığımız hastalıklardan bir tanesidir Kanser. Tükettiğimiz gıdalar ve sağlıksız yaşam biçimi en büyük körükleyici etkenlerin başında gelmektedir. Yeme içme olayına burada noktalamak istiyorum. Biz Türkler olarak boğazımıza çok düşkün bir milletiz.
Gelelim insanoğlu üzerindeki Psikolojik Etkilerine İnsanoğlu aç gözlüdür çaresiz kaldığından acımasızdır. Bana inanmıyorsanız gazetelerin 3. Sayfalarını açın okuyun yada isterseniz Televizyonların haber bültenlerini izleyebilirsiniz. Covid 19 ile birlikte psikolojik destek alanların sayıda artışlar görüldü. Enerji dolu olan çocuklar bile sokaklara doğaya çıkamadıkları için çocuklarda bile enerji birikti. Kafanızı kaldırıp çevreye baktığınızda ise göbekli amcalar teyzelerin varlığının ne kadar çok olduğunu farkettiniz mi ?
Hızlı yaşam tüketim ve harcamalar insan ilişkilerinde kapanması zor büyük yaralar açtı. Bir çoğumuz arkadaşları dostları ile buluşup dışarda vakit geçiremedi. Kimse kimseyi evine davet edemedi. Bir evin içine hapsolmuş gibi aynı evin içerisindekilere sarılıp hayata tutunmaya çalıştı. Aşı ile tüm herseyini sona ereceğine inandı yada inandırıldı…
Gelelim Covid 19 Ekonomiye olan etkisine ; Tüm finansal piyasalar bu krize hazırlıksız yakalandı. Çin’ in Wuhan Kentinde başlayan bu salgına uzunca bir süre Ülke olarak İzledik çeşitli medya ve YouTube kanallarında bu virüsün Türkleri etkilemediği ve hatta çok ünlü bir hocanın ise Kelle Paça Çorbası içenin hastalığa yakalanmacağını söylediği bu arada bir parantez açmak istiyorum bu hoca dediğimiz kişinin isminin başında profesör ünvanın olduğunu belirtmek isterim. Her krizde olduğu gibi bu krizde de şartlatanların maskeleri ortaya çıktı. Açıklanmayan hasta rakamları birden açıklanmaya başladı ve yöneticilerin basiretsiz kararları yüzünden bir çok insan hayata veda etmek zorunda kaldı. 1 saat önceden halka duyurulan sokağa çıkma yasakları halkta büyük bir paniğe sebep oldu.
Finansal Etkileri ;
Ne yapacağını bilmeyen çaresiz halk kafası kesik horoz gibi dolaşmaya başladı. Panik Havası ile birlikte İstanbul Borsası Endeksi sert düşüşlere sahne oldu. Endeks 82.000 puan seviyelerine kadar geriledi ve 3 gün içerisinde büyük bir düşüş ile yatırımcı çok büyük zararlara uğradı.
Merkez Bankasının döviz rezervlerini eritmesi ve yaşanan panik havası ile birlikte dolarda da tarihi seviyeler görüldü. Halk hem sağlık hemde ekonomik yönden en büyük darbeyi yemişti. Paranın alım gücü son 2 yıla göre en az 2-3 kat düşmüştü. Bu ne demek 2 sene önce 100 liraya yaptığınız market alışverişinizi aynı aldığınız ürünlerin hepsini 2 sene sonra 300 liraya almaya eşittir demek oluyor. Çaresiz halk hem sokağa çıkmadı hemde Türk lirasındaki değer kaybı git gide ezildi. İmkanı olan varlıklı halk ise sessizce olan bitenleri izledi.
Bu panik kaos ortamında halk marketlere koşarken bir kesim ise elindeki varlıkları satıp döviz ve tarihi dip seviyelere düşmüş hisse senetlerine yöneldi. Bir kaç ay gibi çok kısa sürede varlıklarına varlık katan hiç bir şeyden etkilenmeyen bu kesim faizlerin artması ile birimlerini yüksek faizde değerlendirerek tabire caizse yedikleri tatlı üzerine kaymak döktüler. Her hikayede olduğu gibi yine kaybeden cefakar halkımız oldu.
Her kriz ardından finansal sektörde çok büyük değişimler yaşanmıştır. Amerikan Dolarının Rezerv para ilan edilmesi daha sonra Doların Altın karşılığı basılmasına son verilmesi gibi bir çok olay büyük krizler ardından alınmış kararlardır.
Halk olarak nasıl korunacağız ?
Geleceği iyi anlayabilmek için geçmişide iyi anlamak gerekmektedir. Büyük bir krizin henüz çıkış aşamasına gelmedik fakat yaşadığımız olaylar bize gösterdeki ilerleyen günlerde küresel kıtlık yaşanacağının ayak seslerini şimdiden bize ilan ediyorlar. Elimizde tuttuğumuz para her geçen gün değer kaybetmek de ve yaşam şartları giderek ağırlaşmaktadır. Yatırımlarımızı emtia emlak, arazi gibi elle tutulur varlıklara yönlendirmek tarihin her döneminde kazançlı bir yatırım olmuştur.
Öte yandan büyük bir finansal değişim yaşanacaksa merkez bankaları kendi kripto paralarını çıkartmak isteyeceklerdir. Merkez bankaların kendi paralarını çıkartması Bitcoin için çok olumlu bir gelişme olmasına karşın altcoinler için büyük bir yıkım olacaktır.
Kendime Notlar Nisan 2021
Serkan Korkmaz