Anne babalarımızdan ninelerimizde duyarız hep, Eskiden (günümüzde de hala devam etse de bu durumu sanırım aşıyoruz) görücü usulü ile kız istenir bir araya getirip konuşmaları sağlanırsa sağlanır yoksa düğün gününe hemen karar verilirdi. Gelin adayları da Gelin ata binmiş ya kısmet demiş dercesine hele bir evlenelim ısınırız birbirimize mantığıyla isteseler de istemeseler de evlendirilirlerdi. Günümüzde bunları özellikle genç kesimde artık aşmaya başladık, artık ilişkilerin daha sağlam temellere oturması gerekiyor daha modern bir anlayış hakim derken, bu sefer de erken ayrılıklar boşanmalar görmeye başlar olduk.
Çiftler birbirlerini iş ortamlarında, arkadaş ortamlarında görüp tanımaya beraber bir şeyler paylaşmaya, ilişkilerine zaman ayırmaya başladılar ve bu güzel bir durum. Bu ikili ilişkiler sonucunda çiftlerin birbirlerine karşı uyumlu davranışları da ilişkinin bir başka boyuta taşınması aşamasında önemli rol oynar.Fakat ilişkiler bu tanışma süreçlerini atlattıklarında ilk heyecanlar yerini eleştirilere, kısıtlamalara, sorumluluk adı altında baskıya götürdüğünde işin şekli değişmeye başlar. Biz insanlar her zaman bünyemizde sahiplenme içgüdüsü ile var olan yaratıklar olduğumuz için. Hayatımızdaki insanların da bize uymalarını isteriz. İlk tanışma evresindeki o uyumlu çift, birbirlerinin gözlerine bakarak aşk sözcükleri mırıldanan o sevgi pıtırcıkları. Artık birbirlerini yönlendirme ve isteklerine göre şekillendirme çabası içerisine girecektir.
İlişki de her zaman sorulduğu gibi karşıdan ne bekliyorsun, umduğun ne sorusu kadar yanlış ve ilişkiyi, demir parmaklıklar arkasına hapsetme çabasında başka bir soru daha olamaz. İki insan ilk tanıştıklarında karşı taraftan ne umabilir? Mantık evliliği düşünmüyorsa ya da belli bir amacı yoksa (yani aşık değilse ve sevmiyorsa ama farklı bir amaçla karşı tarafa yönelmemişse) karşı tarafa ilk görüşte aşık olmuştur ki bu tabiri kesinlikle destekliyorum. Karşı taraftan ev, araba, çocuk, para talep etmiyordur muhtemelen ilk görüşte aşık olan insan.
Hal böyle iken ilişkinin sonraki zamanlarından neden tavırlar, sözler, hareketler karşı tarafın gözüne batmaya başlar? En büyük sebebi, ilk görüşte aşktan sonra karşı tarafı kendi düşüncene göre yontma çabasına girme anlayışıdır. Çiftler birbirlerinin ayrı ayrı bireyler olabileceği anlayışını da yok saydıklarından, kısıtlamalarla, baskılarla o güzelim aşklarını güllerle sarılı tel örgülerin arkasına hapsetme çabası içerisine girmektedirler. Her zaman söylediğim gibi, Sen ne yapıyorsan karşı taraftaki de onu yapma hakkına sahiptir. Bizim ilişkilerde en büyük sorunlarımızdan birisi de Empati yoksunluğudur. Ne zaman kendimizi karşı tarafın yerine koyabilirsek işte o zaman sağlıklı bir ilişki de ilk adımı atmış olacağız.