Platon - Mağara Alegorisi

in tr •  7 years ago  (edited)

Milattan önce ve milattan sonrası arasında sorgulama adına hiçbir şey değişmemiştir. Her ne kadar kendimizi gelişmiş, kendini aşmış, birey olabilmiş olarak kabul etsek de ben buna inanmıyorum. Hala toplumun, hatta insanlığın çok büyük bir çoğunluğu sorgulamaktan ve benlik arayışından aciz.

Günümüz ve geçmiş arasındaki bu kıyası yapmamı sağlayan şey ise, Platon'un 'Mağara Alegorisi'. Bu Alegori toplumun sorgusuz sualsiz içinde bulunduğu durum ve hatta zincirlerini kabul edişi üzerine bir eleştiridir. Mağara içerisinde birbirine zincirlenmiş insanların sırtı mağara kapısına dönüktür. Hiçbir şekilde mağaranın kapısına doğru bakamazlar. Güneş doğup mağara duvarına yansıdığında başka insanların hareketini görürler. Yine de duruma reaksiyon göstermek yerine başlarını çevirmeden oturmaya devam ederler. Hatta gördükleri gölgeleri kendi gölgeleri olarak kabul edip durumla eğlenirler. İçlerinden biri dışarı çıkıp olanları görür. İçeri dönüp içinde bulundukları durumu her ne kadar anlatmaya çalışsa da hiçbirini ikna edemez.

Tabi bu alegorideki simgelerin toplamıdır. Yani her bir öge bir şeyi sembolize eder. Mesela mağara, toplumdur. Zincirli insanlar ise sorgulamaktan aciz bireylerdir. Zincirler ise tahmin edeceğiniz üzere tabular, kalıplar veya toplumun dayattığı yazılı olmayan kanunlardır. Ama bu semboller klişeye yakın aslında. Beni en çok tatmin eden, aydınlık ve mağarada oluşan gölgeler. Güneş ile mağaraya doğan aydınlık aslında bildiğimiz anlamda aydınlığın ta kendisi. Bize yol gösteren, yolu çizen ve yolu güzelleştiren şeydir. Hakikatın ışığı (burada ne olarak algıladığınız size kalmış. Yaratıcı da diyebilirsiniz, enerji de) desek yanlış olmaz herhalde. Gördükleri gölgeler kendilerine ait olmasa ve aslında içten içe bunu bilseler dahi sorgulayamazlar. Bu yüzden gölgeler sorgulanmadan kabul edilmiş doğrulardır. Zincirlerinden kurtulamayanlar hakikatin ışığında bile kendi gölgelerinden kurtulamazlar.

Özgürlük zordur. Zincirlerimizden kurtulmak cesaret ister. Tıpkı o mağaradan çıkan birey gibi (bakın birey diyorum) inanılmamayı, hakir görünmeyi belki de ağır bedeller ödemeyi yanında getirir. İşte bu yüzden insanlık tarihi boyunca çok az sayıda insan gerçekten özgür olmuştur. Ve hatta olacaktır da...

Herkes doğrularını anlatmak zorunda değil, kabul ettirmeye çabalamak da gerekmiyor. Ama yine de ödenecek bedel hiç az değil. Çünkü özgürlüğünü eline almış ve birey olabilmiş kişi artık o mağaraya(topluma) ait değildir. Olduğu yeri, bulunduğu ortamı, yaşadığı kişileri... hiçbiriyle aynı senkronizeyi kuramayacak artık. Yani kısacası, anlatıp toplum tarafından dışlanmayacak ama anlatmasa da kendi kendini soyutlayacak.

Mağara Alegorisi yıllardır aklımda olan ve sürekli hayatla bir bağlantı kurabildiğim teoridir. Babamla kavga ederken, arkadaşlarımla tartışırken, bazen eğlenirken... Sürekli olarak karşıma çıkmaktadır. Rica ediyorum, hep beraber zincirlerimizden kurtulalım !


Görsel -1
Görsel -2
Görsel -3

Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!
Sort Order:  

As a follower of @followforupvotes this post has been randomly selected and upvoted! Enjoy your upvote and have a great day!

Eline sağlık, pek güzel yazmışsın. Sonunda "hep beraber zincirlerimizden kurtulalım" kısmını okuyunca epey ironik geldi, koca bir gülümseme belirdi bende :) Ne garip değil mi? Birey olmanın bir diğer yanı da başkalarını ikna etmeye çalışmaktan vazgeçmekle başlıyor aslında. Sanıldığının aksine kimse toplumu kurtaramaz çünkü. Birey şansı, cesareti ve aklı varsa kendini kurtarır, "birey"ler arttıkça da toplum kurtulur. Çok mühim bir laf var ya hani "Devrim yapılmaz, devrim olunur" diye, o hesap.

Ben sanırım toplum tarafından toplum tarafından kabul görmek için uğraşmaktansa soyutlanmayı tercih ederdim. Ettim de. Bu seçimi yaptım zaman enteresandır, toplum daha çok kabullendi beni.

Öncelikle geç döndüğüm için kusura bakma gerçekten nefes alacak zamanı bulamadım. Dediğin gibi çoğu noktada paradoksal bir sonuç ortaya çıkıyor. Çünkü insan toplumsuz, toplum da insansız düşünülemez. Ama ikisini bir paydada birleştirdiğinde de mağara alegorisi gibi bir sonuç doğuyor. Çabalasan köreliyorsun çabalamasan soyutlanıyorsun. İnsan düşüncesel devrimini tamamlayamadığı için sürekli benzeri problemler sorgulayan insanları buluyor.

Devrim konusuna gelirsek senin gibi düşünmüyorum açıkçası. Çok sevdiğim ve derya deniz olarak gördüğüm bir abimin sözü var: "Devrimin kendiliğinden olmasını beklersek evrimden uzun sürer" demişti. Yıllardır unutmuyorum bu sözü ve sonuna kadar da katılıyorum. Devrim olur, evet ama Marx'ın da dediği gibi, "Devrimi doğuracak evlere ihtiyaç vardır." Bu yüzden devrim doğal seleksiyonda oluyor gibi gözükse de aslında yapılır.

Devrim olunurdan kastım seninkine benzer aslında. Olmak kendiliğinden olan bir şey elbette değil ama bireyden başlayan, önce kendinde, farkındalığında, çevresinde devrim yapmak anlamında kullanılan bir laf. Yani aslında demek istediği sen önce kendi karekterinde, hayatında, çevrende devrim yap, oradan başla. Yoksa dediğin gibi beklemekle olmaz, aynı şekilde siyaset hakkında bol bol konuşup kendi hayatında bir adım öteye gidememekle de olmaz.

Şimdi daha net oturdu ilk yorumun. Zaten genel olarak insanların da hataya düştüğü nokta bu. Pratik sıfır, teoride de yarım yamalak. Önce içsel devrim şart kesinlikle

Embesilikat'ın anlatmaya çalıştığı nokta, bireyin özgürlüğünü alınca toplumu dışlayacak olması durumu galiba. Ama yarı uyuyorum emin değilim:)

Senin durumunda toplumdan kasıt aile mi?

Aslında tam o değil. Özgürlüğü yakaladığı zaman bunu misyon edinip yaymaya çalışır. Yaymaya çalıştıkça da anlaşılmaz. Bunun sonucunda da ya dışlanır ya da soyutlanmak zorunda kalır. Özgürlükçü olan kimsenin dışlama veya ötekileştirme gibi bir tavır takıncağını zannetmiyorum. Dışlasa dışlasa kendini dışlar bu da @punky'nin de tabiriyle soyutlama olur bence.

Kır zincirlerini at... Sonra yenisini taksınlar?!?

Daha güzelini taksınlar diye çabalıyoruz zaten değil mi :D

Zincirlerimizden başka kaybedecek neyimiz var ki. İşimiz bu var oluşumuz da bu.

Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by embesilikat from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, theprophet0, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.

If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.