Filler ve Bulutlar | Kitap İnceleme ve Önerisi

in tr •  7 years ago 

Dün gece, sabah 5 sularında husursuz uykumdan aniden, ter içinde kalktım. Yine kabus gördüğüm günlerden bir gündü. Alışmıştım artık. Annem hep rüyamı kimseye anlatmamam gerektiğini tembihledi bana. “Rüya, anlatılmadığı müddetçe bir kuşun ayağında takılı vaziyette durur. Anlatılacak olursa hemen düşer." denir. Söz dinleyeceğim sanırım. Kalktıktan sonra bir müddet boşluğa bakar halde buldum kendimi. Derin düşüncelere dalmıştım. Sonrasında o an İlhan Berk'in bir çift mısrası canlandı gözümün önünde...

''Ben dokunamıyorum,
Yazdıklarım dokunsun.''

Kendime gelip çayımı yaptıktan sonra, kısa bir süre önce okuyup hâlâ etkisinde olduğum Salih Çağlayan'ın Filler ve Bulutlar kitabını elime aldım. Tekrar okumak geldi içimden, ihtiyacım vardı belki de. Bu yazıya başlamadan biraz önce de bitirdim. Sevdiğim bir kitabı tekrar tekrar okumaktan hiç bıkmayacağım sanırım.. 

Bu yazıda hem bu kitabı inceleme tarzında sizlerle paylaşmak, hemde etkisinde kaldığım bazı yerleri kendi yorumlarımla sizlere aktarmak istedim. Hem ben içimde ki bu paylaşma arzusunu dindiririm hem de siz güzel bir kitap tavsiyesi almış olursunuz. Başlayalım o halde...



Filler ve Bulutlar, edebiyat türünde bir deneme kitabı. Anlaşılması kolay ve insanı sürükleyici bir anlatım ile karşılaşıyoruz kitabı okurken. Ama okurken sıklıkla canınızı yakacak, insanın acısını yüzüne vuracak bölümlere rastlıyorsunuz. En çokta her şeye rağmen şükretmeyi öğretiyor fikrimce bu kitap. Acıyı, aşkı, çaresizliği ve gerçekleri kendine has dilinde aktarmış yazar bizlere...

Daha kitabı ilk elinize aldığınızda kitabın ön kapağında şöyle bir yazı bekliyor sizi:

''Geçmiyor acısı geride kalanların
çünkü affı yok bazı yapılanların.''

Kitabın arkasını çevirdiğinizde ise hayatın gerçekliğini en acı şekliyle yüzümüze vuruyor resmen Salih Çağlayan:

Birileri vurulur bilmediği bir sokakta, hiç beklemediği bir anda.
Birileri kaçar gerçeklerden korktuğu için.
Birileri boş alkol şişeleriyle avutur kendini.
Birileri başını koyacak bir omuz bulmuştur elbet yolun en başında.
Birileri yaşamaya korkar.
Birileri ilk zamana dönmeye çalışır.
Birileri yalanlarla avutur kendini.
Birileri yeni bir arayış içindedir her dakika.
Birileri boş sahil banklarına kazır hikâyesini.
Birileri şiirler yazar sayfalarca.
Birileri evinin yolunu unutur.
Birileri tekelin yolunu gözü kapalı bulur.
Birileri canın olur.
Birileri o canına kıyan.
Birileri hiç beklemediğin bir anda atar elini omzuna.
Birileri hiç bilmediğin bir anda saplar bıçağını sırtına.
Birileri bilemiştir bıçağını.
Birileri köreltmiştir tüm duygularını.
Birileri uğruna her şeyi feda edecek kadar vefalıdır.
Birileri kaçar savaşlarından korkakça.
Birileri yaralanır yolun en başında.
Birileri oturup ağlar tüm gece boyunca sadece.
Yani hayat durmaz sen üzüldün diye.

Hayat durmuyor biz üzüldük diye. Ne acı. Uğruna günlerce ağladığınız o insanlar hayatlarına en olağan şekilde devam ediyor belki. Belki de etmiyor... Kim bilir?



''Ölüler yaşayanlardan çok daha fazla çicek alır çünkü pişmanlık, minnetten çok daha güçlü bir duygudur.''

Kitabı ilk okuduğum sıra bu sayfada kalıp, uzun uzun düşünmüştüm. Yaptıklarından mı yoksa yapmadıklarından mı daha çok pişman olur insanoğlu. Tam olarak kafa yorduğum konu buydu. Şahsen yaptıklarım geçmişte kalmıştı ama yapmadıklarım, yapamadıklarım hep kalbimin bir köşesinde öylece kalacaktı. O treni kaçırmayın o yüzden, fırsatınız varken yapmayın.



Daha paylaşmak istediğim bir sürü bölüm, alıntı var ama işte... Eğer imkanınız varsa Salih Çağlayan'ın Filler ve Bulutlar kitabını kesinlikle alın demek geliyor içimden sadece şuan. Kim bilir edebiyatın doruklarına çıkan bu kitap sizin de hayatınız da bir yere sahip olur. 

Salih Çağlayan demişken, yazıyı bitirmeden biraz da Salih bey hakkında konuşalım. 36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'nda tanışma fırsatı bulabildim kendisiyle. Ama talihsiz bir tanışma olmuştu bu :) Bu kitabı bir arkadaşım tavsiye etmişti bana. İyi ki de etmiş. Dokuz Yayınlarının standına gittiğimde kitabı rica ettim görevli hanımdan. ''Salih bey, bakar mısınız acaba?'' diye seslendi arkaya. Bende 'alt tarafı kitabı uzatacak niye çağırıyor şimdi yahu' diye düşünüyorum tabii. Sonrasında mütevazi, arkadaş canlısı Salih bey ile tanıştım. Önümde duran kitabın üstünde 'Salih' ismini görünce küçük bir aydınlanma yaşadım. O şaşkınlıla ''Yazarı siz misiniz??'' diyebildim sadece. O kabalığım karşısında bile çok efendice, hoş görülü şekilde cevap vermişti bana. Kısa bir sohbet sonrasında yanında küçük bir not ile imzalı kitabı kapmıştım.

Yazarken çok zevk aldığım bu yazımın sonuna geldim sanırsam. Umarım duygularımı aktarabilmişimdir. Yazıyı bitirmeden bahsettiğim o 'küçük notu'da paylaşıp kaçayım ben.

Hadi eyvallah!




Görsel Kaynaklar:

@salihcaglayan
@dokuzyayinlari

Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!
Sort Order:  

Yazdıklarınız dokundu gerçekten.

Ne mutlu bana o zaman..

Etkileyici paylasiminizdan dolayı tebrik ediyorum.

Güzel yorum :) Tebrikler.