Herkesin bağımlı gibi izlediği, bir şekilde içinde bulunduğu, takip ettiği ama pek de konu edilmeyen bir konu var ki o da youtube camiası. Aslında, lafı edilmeyen youtube ve izlenme durumu değil bu konuda gayet açığız yanlış anlaşılmasın. Lafı edilmeyen, bunun nasıl çılgın bir noktaya gelmiş olduğu. Ki burada konuştuğum, eleştirdiğim şeyler sanılmasın ki benim yapmadığım şeyler. Eskinin televizyonu, dergisi, gazetesi, ansiklopedisi, radyosu, her şeyi; şimdi youtube oldu. Öğrenmek istediğim bir şey olduğunda, bir şeyin nasıl yapıldığını merak ettiğimde, yemek tarifinden, allık sürmekten tutun da kilitli kapıyı açmaya kadar her şey için pek çok dilde içerikler mevcut. Bunun dışında en çok bağımlısı olunanlar; ilginç bilgiler, belgeseller, oyun videoları, lifestyle konular, alışveriş videoları, garip ”bunu evde denemeyin” kanalları, aile boyu slime yapım kanalları, sizin için deniyoruz, bu kimdir şu nedir, eleştiri, challange ve prank kanalları, ve tabi olmazsa olmazımız makyaj kanalları baş bağımlılıklarımız.
Şimdi bu izlediğimiz kanallardan ben genelde kadınların dünyası makyaj kanallarını ele alıyor olacağım. Hepimiz bu kanalların köpeği olduk resmen. Her yeni videoyu dizi takip eder gibi etmemizden tutun da onlar kullanmadıysa asla kullanmayacağımız kozmetik ürünlerine kadar bahsedebileceğim tuhaf bir bağlılık. Şimdi burada şöyle bir durum var, elbette sizin cilt tipinize veya renginize yakın biri bir ürünü kullanıp bir sorununa çare bulduğunda veya güzelleştiğini söylediğinde, hiç denemediğimiz bir üründense onu almayı tercih ediyorsunuz. Ama bu öyle bir noktaya geldi ki ben bunu hiç bir youtuber’dan duymadım diyerek almadığımız ürünler var. Bu ne demek biliyorsunuz değil mi? Çoğunlukla aslında bir youtuber’a reklam verebilecek parası olan markaların ürünlerini satın almış oluyoruz. Bu izlediğimiz herkes veya kullandığımız her ürün için geçerli değil elbette ama çoğunlukla böyle. İşini iyi yapan, hatta bunu direk iş edinen, kaliteli, güvenilir ve faydalı içerik üretip takipçi ve para kazananları tenzih ederek söylüyorum ki youtube büyük bir çöplük, bir karadelik, bir uyuşturucu. “Canım ben televizyon izlemiyorum ya magazin filan da yani asla” dedikten sonra arka arkaya takip çanına bastığı 5 kanalın videosunu izleyen, kendi elleriyle youtube ünlüleri yaratan yine bizden başkası değil yani. Ah sırf bizden daha geveze, daha sarışın ya da daha marjinal diye kimleri zengin etmedik, sırf saçını her ay farklı renge boyuyor, her ay babasının parasıyla yeni ürünler deniyor diye kimleri ürün lansmanlarına göndermedik, kimleri marka yüzü yapmadık ellerimizle, kimleri fenomen etmedik… Kimlerin kanalına hoş gelmedik, abone olmadık bir kaşına gözüne, sürdüğü far paletine…
Bir de beni irite eden ve pek çok sponsor olmadığı iddaa edilen ürün videoları gibi dürüst olunmayan bir şey daha, her şeyi izleyiciler için yapıyormuş gibi görünmeleri. Sizin için buradayım, sizin için denedim, bu videoyu yoğun istek üzerine çekiyorum… Bu demek oluyor ki evet ben burada rekabetin farkındayım, kaliteli ya da izlenecek içerik üretmek istiyorum, çünkü takipçilerimin artması lazım. Çünkü daha çok markanın bedava ürünlerini almalı ve daha çok ürün lansmanına gitmeliyim, daha çok para kazanıp festivallerde yiyip bunun vlogunu çekip onu da size izletmeliyim, sonra belki bir dizide veya reklamda filan oynarım… Kısacası hevesi olan büyük küçük herkesin girivermiş olduğu bu dünyanın bağımlısı olmuş durumdayız. Ve dediğim gibi işini iyi yapıp yeteneklerini hayranlıkla izlettiren, bildiklerini faydalı içeriklerle anlatan ve konuşmayı diğerlerine göre daha iyi bilen birilerini bunun dışında bırakarak, o 10 yaşındaki çocukları delirten bu kanalların tehlikesinin farkında değiliz. Biz 10 yaşındayken böyle bir dünya yoktu, sadece şeffaf bir parlatıcımız veya bayramlarda düğünlerde sürebildiğimiz annemizin eski pembe ruju vardı. Moda yoktu, annemiz ne alırsa o vardı, oyun değil oyuncak satın alınırdı, oyuncağı oynamayı da izleyerek değil deneyerek öğrenirdik. Şimdiki çocukların izlediği, özendiği, birbirleriyle yarışa girdikleri şeyleri düşündükçe kahroluyorum. Bizi bile içine sürükleyen, her ay gratis’in kapısını tırmalatan bu dünyanın sonu nereye varacak, halimiz ne olacak bilmiyorum. Yine de bu muhabbeti dahi gereksiz görenler için aşağıya bir derdini seveyim butonu koyuyor olacağım.
Son olarak yine de eleştirdiği şeyi yapan, buradan çıkıp her zaman açık olan youtube sekmesine tıklayacak ve sırf arınmak için burada itiraf etmiş biri olarak size kulaklarımda çınlayan şu sözlerle veda etmek isterim: Merhaba arkadaşlar bloğuma hoşgeldiniz. Yazımı beğendiyseniz beğen butonuna basmayı, aşağıya yorum bırakmayı ve bloğuma abone olmayı unutmayın… Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, hoşçakalın.
Görsel kaynak: https://tr.pinterest.com/