Bir rota çiz bana. Olabildiğince uzun olsun. Mümkünde asfalt olsun toprak yolda tozlanmak istemem. Ben zaten paslı bir herifim. Sana her cümlede güzel iltifatlarda bulunamayacağım için üzgünüm. Olsun yine de. Sen bana bir yol çiz. Bir yolculuk yapayım. Gecenden gireyim gündüzünden çıkayım. Hasbihal edelim yalnızlığında doğanın. Sen bana yol göster yeter. Yürümelik olsun hiçbir makine istemiyorum. Gerektiği yerde dinlenirim takma kafana. Çok uzaklarda bir hedef koy bana. New York gibi mesela İstanbul’a baya uzak arada denizler var. Kendinden de bir hedef koyabilirsin kolların mesela arada asırlar var. Gücümün olmadığını biliyorum. Ben yolda ölmek isteyenlerdenim. Yolunda…
Ne olmuş yani istikbalde vefat varsa. Ölüm müstehak insanoğluna. Tüm hayatımız zaten öldürmekle geçmiyor mu? Bir bedel ödenmesi gerekiyor tabi.Bir yol çiz bana. Yanlarında asla binalar olmasın. Binaların gölgesinde değil, güneşin alnında kalmak istiyorum. Sonuçta güneş beni en az gören varlık. Hasret gidermek istiyorum. Bütün hasretimi yerle yeksan etmek istiyorum. Bu yolda hasret istemiyorum. Evet, imkansızı seviyorum.Bir yol çiz bana. Merak etme tek giderim ben. Efkarımı sırtlanır ardıma bile bakmam. Kimseyi rahatsız etmem. Hastalanırım diye korkma. Sana iyi geldiğim gibi kendime de iyi gelirim. “Mum dibine ışık vermese de eridi mi ıslatır dibini en azından.”