HİTLER HÜKÜMDARLIĞI #7 ''POLONYALILAR''

in tr •  6 years ago 

Herkese merhaba arkadaşlar 'HİTLER HÜKÜMDARLIĞI' serimin bugün sizlere yedinci bölümünü yazacağım. Umarım keyifli bir okuma yaşarsınız.



İsterseniz hemen kaldığımız yerden devam edelim :)



Polonyalılar


Nazizm, Habsburg Alman milliyetçiliğinden birçok şey ödünç alsa da asıl Prusya'dan, özellikle Polonyalılara yapılan muameleyi dikkate alarak daha çok şey aldı. Polonya 18.yüzyılın sonunda Avusturya, Rusya ve Prusya arasında bölünerek varlığını kaybetmişti. Bu bölünme Prusyalılar için özellikle kötü olmuş, onları Rusya'nın baskısından koruyan tampon devleti yıkmıştı. Bölünme ayrıca ülkenin Lehçe konuşan azınlığının büyüklüğünü fazlasıyla artırmıştı.


Özellikle Posen eyaletindeki Polonyalılar Prusya hükümetinin Alman yerleşimcileri çekme çabalarına rağmen çoğunluk olmaya devam ettiler. 1848'deki Frankfurt Meclisi'nde Polonyalı bir milletvekili Jean Jacques Rousseau'nun sözlerini kullanarak Alman meslektaşlarını uyarmıştı: "Bizi yutabilirsiniz fakat Tanrı'nın yardımıyla, bizi sindiremezsiniz.




Yarım yüzyıl sonra Prusya'nın Polonyalı sindirimi her zamankinden daha kötüydü. Onlar ülkenin en büyük azınlığını, toplam nüfusun yaklaşık % 10'unu oluşturuyor ve Katolik olmaları durumu daha da zorlaştırıyordu. Kayzerin polisi onları gözetim altında tutmaya çalışıyordu. Fakat Doğu'da Polonyalıların sayısının hızla artması Prusya hükümetini kaygılandırmaya başladı.


Bismarck'ın Katolik karşıtı kampanyası Lehçe öğrenim yapılan okulları kapattı, Kilise mallarını müsadere etti, pek çok Katolik rahibin tutuklanmasına yol açtı. Gene de Polonyalı işçiler ve tarım emekçileri pek çok sınır bölgesinde hala nüfusun çoğunluğunu oluşturuyordu. Posen/Poznan şehri bir Polonyalı denizinde sağlam biçimde tahkim edilmiş bir Alman adasıydı: şehrin çevresinde, 800.000 Polonyalı aşağı yukarı aynı sayıda Alman'la yan yana yaşıyordu


19.yüzyılın sonlarında Alman entelijan siyasi arasında Slavlara yönelik giderek çatışmacı ve ırka dayalı görüşler her halü karda yayılıyordu. Tarımsal yerleşimin ulusal güç açısından taşıdığı önem konusunda kamuoyunun dikkatini çeken ö­ nemli bir şahsiyet olan coğrafyacı Friedrich Ratzel. Darwin'in teorilerini Volk'un [halk) yükseliş ve düşüşüne uyguladı ve "yaşam alanı [Lebensraum]" dediği şeyin sürekli büyümesini sağ­lamak gerektiğini öne sürdü.




Taraftarlarının çoğu onun fikirlerine kaba ve ırka dayalı bir keskinlik kazandırdı. İsveçli siyaset bilimci Rudolf Kjellen, bizzat geliştirdiği yeni "jeopolitik" bilimini açıklarken, "devletin toprakla organik olarak birleşme özleminden söz ediyordu: yayılma "kendini korumaydı; küçük devletler evreler halinde ortadan kalkarken, büyük devletler gelişecek ve dünya daha örgütlü hale gelecekti. Kjellen, savaşı övüp Almanya'nın hem kuşatılmaya benzersiz biçimde duyarlı hem de kaderin genişlemeye ve liderliğe mecbur ettiği bir "Orta Reich" olarak benimsediği iddialı konumunu vurguluyordu.


Bismarck'ın bu türden fikirlere ayıracak zamanı yoktu. Onun üzerinde durduğu konu ülkenin iç yapısını güçlendirmekti; fakat bu mücadeleyi kazanırken, Prusya'nın dışarıdaki savaşlardaki tutumundan çok daha sert davrandı. Polonyalı işçileri sürdü fakat çoğu kısa süre içinde bir yolunu bulup geri döndü.




Ardından, "Polonyalılaştırma girişimine karşı Alman unsurunu güçlendirmek için yeni bir Kraliyet Prusya Kolonizasyon Komisyonu kurdu. Ulusal çizgilerde bir devlet nüfus siyaseti olarak gerçekleştirilen bu ilk ciddi Alman girişiminde, Almanların sınır bölgesine yerleşmesine katkıda bulunmak için banka kredileri ve zorunlu toprak satışları kullanıldı. Ancak bunun en önemli sonucu sadece toprak fiyatlarının yukarı çekilmesi oldu: Alman satıcılar karlı çıktılar; Alman vergi mü­kellefleri bedeli ödediler.


Bu arada Polonyalılar kendi ulusal kredi ve kooperatİf gruplarını örgütledi. 1896-1912 arasında Prusya Komisyonu'na 60.000 hektar kaybettiler fakat 100.000 hektar alarak bunu fazlasıyla telafi ettiler. Bismarck'ın siyaseti hiç kimseyi tatmin etmedi ve muazzam bir hoşnutsuzluğa yol açtı. Sorun bu siyasetin, esas olarak küresel iktisadi güçlerin geri dönülmez biçimde yok etmekte oldukları bir ortaçağ tarım fantezisi uğruna sanayileşmenin gerçeklerini feda etmesiydi.




Bütün bunların arkasında Nazilerin kendi siyasal hedefleri bakımından önemli bir soru yatar: Bir devlet kendi nüfusunun yaşamayı seçtiği yerleri ne ölçüde denetleyebilirdi? Bazı Almanlar soğuk bir tavırla "Doğu ikramiyesi" devlet teşvikleri dedikleri uygulamaya tepki gösterirken, bu ödül ülkeyi hala ekseriyetle ABD için terk eden yüz binler için yeterince yüksek değildi.


Komisyon'un ülkeye bağladığı 170.000 göçmene karşı­lık, 1895'ten sonra Doğu Prusya'yı terk eden Almanların sayısı 830.000 bulmuştu. Alman milliyetçilerinin karşı karşıya kaldığı gerçek, nüfusun artması değil azalmasıydı. Polonya nü­fusunun 1860'lardan beri hızlı bir artış gösterdiği Posenli bir gazetecinin 1902'de matem havasında yazdığı gibi:

Reich memurları eyaletimize tayin edilmeyi en büyük talihsizlik sayıyor. Onlara kalırsa, buraya tayin edilmek Sibirya'ya sürgün edilmekten pek farklı değil. Köylü, bir yerlerde zar zor geçimini sağladığı sürece, toprağın özellikle verimsiz ve Polonyalı köylüyle rekabetin güçlü olduğu, misafirperver olmayan eyaletimize gönderilmeme konusunda dikkatli. Amerika'ya göçmeyi tercih ediyor.

Arkadaşlar seri çok uzun olduğu için burada kesmek zorundayım. Umarım okurken keyif almışsınızdır. Okuyan ve destek veren herkese şimdiden çok teşekkürler. Aşağıda bilgi aldığım kaynakları ve resim kaynaklarını belirteceğim. Bir sonraki blog yazımda görüşmek üzere şimdilik sağlıcakla kalın.. :)

Resim Kaynak: 1 - 2 - 3 - 4 - 5

Bilgi Kaynak: 1 - 2 - 3 - 4 - 5



Posted from my blog with SteemPress : http://mehmetengin.steemblogtr.ovh/2018/07/30/hitler-hukumdarligi-7-polonyalilar/
Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!
Sort Order:  

hiel hitler