HİTLER HÜKÜMDARLIĞI #8 ''POLONYALILAR''

in tr •  6 years ago 

Herkese merhaba arkadaşlar 'HİTLER HÜKÜMDARLIĞI' serimin bugün sizlere sekizinci bölümünü yazacağım. Umarım keyifli bir okuma yaşarsınız.


 

İsterseniz hemen kaldığımız yerden devam edelim :)



Polonyalılar


Polonya sorununu yakından inceleyen genç Marx Weber görüntünün iç açıcı olmadığını hissetti. Polonyalı emekçilere dayandıkları için özellikle büyük toprak sahiplerini suçladı. Weber, geniş toprakları olan mülklerin "bizim en büyük Polonyalılaş­tırıcımız" olduğunu ve "şiddetli tarım krizinin amansız biçimde "en düşük düzeyde evrimleşmiş milliyetin zaferine yol aç­tığını yazdı.


Çok daha kapsamlı bir sömürgeleştirme programı, Bismarck'ın düşünmeye hazır olduğu her şeyden daha gerekliydi. Paraya ihtiyacı olmayan zengin ailelerin ceplerine daha fazla para koymak yeterli değildi; önceliğin küçük Alman toprak sahiplerine verilmesi gerekiyordu. Weber'in tezleri 40 yıl sonra Nazi çevrelerinde yankı buldu.


Almanları yeniden iskan etmekte ve Polonyalıları 1.Dünya Savaşı'ndan önce hayal bile edilemeyecek bir acımasızlıkla sürgüne göndermekte olduğu sırada SS şefi Heinrich Himmler'e ithaf edilen bir denemede, yüksek düzeyli bir Nazi sosyolog, eski Kaiserreich'ın bu ezici ırk meselesini ele alma tarzının ciddiyetten yoksunluğunu kınamak için Weber'in çözümlemesinden yararlandı. Junker sınıfının gerici siyasal nüfuzundan kurtulan Üçüncü Reich'ın, kendisini öncüllerinden daha etkin biçimde kanıtlamakta olduğunu öne sürdü.




19.yüzyıl sona ererken "Doğuya Doğru Alman Yürüyüşü"nü savunan lobi gruplan oluştu ve eski Prusyalı elitin inisiyatifini ele geçirdi. H-K-T (üç kurucusunun isimlerinin baş harflerinden oluşuyordu) Polanya şirketlerine boykotu örgütledi; ("Uygarlık ve Ulusal Devlet" ya da "Almanlan Ne Birleştirir, Ne Böler?" gibi) konferanslara, sınır bölgelerine yapılan toplu gezilere ve zevksizlik örneği "Alman Günü" festivallerine destek oldu.


Diğerleri halka Alman orta çağ geçmişinin sefere çıkan Töton Şövalyeleri'nin Doğu'yu kılıçla Almanlaştırdıkları zamanın şan ve şereflerini hatırlattı ve Doğu'dan gelen nüfus tehdidini gösteren endişe verici haritalar yayımladı. Milliyetçilerin "ulusal hısımlık bilinci" dedikleri şeyi yeniden canlandırmak için çeşitli biçimlerde büyük bir çaba harcandı.


Beyhude eski Bismarckçı siyaseti kısa yoldan terk eden baskı altındaki Alman siyasetçileri artık geride kalmıştı. Ancak pan Germenler onlardan daha da fazlasını, söz gelimi Polonyalıların dükkan açmalarını, tabela asmalarını, kilise kayıtlarında ya da özel derneklerde yer almalarını yasaklamalarını ya da Polanya gazetelerinin her haberi Almancasıyla yan yana basmalarını istedi.




"Kendi dil birliğinden vazgeçen devlet siyasal birliğinden de vazgeçer," diye yazdı bir avukat. Bu bir "halklar savaşından başka bir şey değildi ve zaman daralı­yordu. "Almanların Polonya şehirlerine göçmelerini bütün gü­cümüzle desteklemeliyiz," diye yazıldı 1906'da. "Kolonileştirme Komisyonu faaliyet temposunu hızlandırmalıdır, çünkü barış dönemi bu türden kazanımlar için paha biçilmez bir zamandır ve barış sonsuza kadar sürmeyecektir.


Doğu Sınırının Almanlaştınlması Kuzey ve Güney Slavlanyla savaşa girmemizden önce sonuçlandınlmalıdır. Asimilasyon bile artık bir yanıt değildi. Tam aksine 1902'de bir yazara göre:


"Güçlü biçimde Moğollaşmış Slavlar gibi aşağı ırklara karşı Alman tipini korumak isteyen Alman için birinci emir şudur: 'Yabancılarla asla ırk kaynaşması olmaz.


Weber bu vahim sorunu saptamıştı: Prusyalı toprak sahipleri ellerindeki ucuz işçileri muhafaza etmeyi, ırkçı zihniyete sahip orta sınıf yurtseverler ise onların gitmelerini istiyordu. Posen'de çıkan ve her iki tarafın tutkularını zayıflatmaya çalı­şan Almanca bir gazete, okurlanna sorunun nerede olduğunu hatırlattı:



Bütün Polonya nüfusuna karşı saldırgan bir "ölüm kalım" mücadelesi başlatmak değil; bu, deyim yerindeyse, Polonyalıları yok etme sorunu değildir. Hükümetin Polonya siyaseti daha çok Polonyalıların milliyetçi çabalarının, gerçekleşmesi halinde Prusya devlet fikriyle ve Alman Reich'inin güvenliğiyle bağdaşmayacak tasarımların, yenilgiye uğratılmasını hedeflemektedir.

Gene de bazıları bunu tam bir "ölüm kalım" mücadelesi olarak görüyordu. Tek başına Bismarck kuvvetle Almanya'nın barışa ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. 1887'de şu yorumda bulundu: "Rusya zerre kadar Alman toprağı fethetmek istemiyor ve biz de zerre kadar Rus toprağı fethetmek istemiyoruz. Bu sadece bir Polonya şehirleri sorunu, bize yeterli olandan daha fazlasına sahip olduğumuz bu şehirlerle ilgili bir sorundur.




Bu nedenle Bismarck, kendi Kurmay Heyeti'nin Polonya, Finlandiya ve Kafkaslar'daki milliyetçi isyanlara destekle tamamlanan Çarlık ordusuna saldın planlarıyla ilgilenecek zaman bulamadı. Özellikle ikinci fikri tam bir çılgınlık olarak görüyordu. Fakat onun göçüp gitmesinden sonra Almanya'nın siyasetçileri daha asabi ve saldırgan hale geldi.


Geleneksel olarak Çarlık rejiminden nefret eden liberallere ve sosyalistlere, onun kurduğu Reich'ın Doğu'dan gelebilecek bir saldırıya onun sandı­ğından daha duyarlı olduğundan korkan muhafazakarlar da katıldı. Sonuç olarak, hep birlikte sorunlarını daha da ağırlaş­tıracak olan savaşı başlattılar.


Arkadaşlar seri çok uzun olduğu için burada kesmek zorundayım. Umarım okurken keyif almışsınızdır. Okuyan ve destek veren herkese şimdiden çok teşekkürler. Aşağıda bilgi aldığım kaynakları ve resim kaynaklarını belirteceğim. Bir sonraki blog yazımda görüşmek üzere şimdilik sağlıcakla kalın.. :)


Resim Kaynak: 1 - 2 - 3 - 4 - 5


Bilgi Kaynak: 1 - 2 - 3 - 4 - 5



Posted from my blog with SteemPress : http://mehmetengin.steemblogtr.ovh/2018/07/31/hitler-hukumdarligi-8-polonyalilar/

Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!