Gözlerimi açtığımda hiç tanıdık gelmeyen bir yerde olduğumu fark ettim. Yabancı bir odanın, yabancı yatağında, yabancı duvarlara bakarak uykumdan uyandım. Omzumda duran yabancı bir el sanırım neden burada olduğumu özetliyordu. Omzumdaki eli yavaşça üzerimden aldım ve ağır adımlarla doğrularak yataktan kalktım. Yerde duran tanıdık iç çamaşırlarını gördüm ve alıp üzerime giydim. Yatakta uyuyan adama dönüp baktığımda ise dün geceden hatırlar gibi oldum. Fakat burası hakkında hiçbir bilgim yok. Nasıl geldim? Ne zaman geldim? Daha sonra odanın içinde çantamı ve kıyafetlerimi aradım. Bulamayınca da diğer odalara bakmak için odadan çıktım. Salona geçtiğimde koltuğun üzerinde elbisemi gördüm ve üzerime geçirdim. Koltuğun önünde duran cam sehpanın üzerinde dün gece ne yaptığımızın kanıtları duruyordu. Daha sonra kapının dibinde duran çantam ile ayakkabılarımı gördüm ve çantamı alıp içinden telefonumu çıkarttım. Babam ve Ece’den gelen onlarca cevapsız aramalar vardı. En son aramanın yaklaşık on dakika önce Ece’den gelmiş olduğunu gördüm ve hemen Ece’yi aradım. Telefonunun ilk çalışında açtı. Heyecanlı ve ürkek ses tonu ile “Eylül, neredesin kızım sen?” dedi.
“Dün gece ki çocukla kalmışız. Sanırım onun evi burası. Sen ne yaptın?”
“Bende geç saatlere kadar takıldım ama sonra yalnız döndüm eve.”
“Kafam kazan gibi olmuş. Nerede olduğumu bile bilmiyorum.”
O sırada perdeyi sıyırıp dışarı doğru baktım. Alsancak’ta olduğumuzun farkına vardım. Dün gece Öküz’de olduğumuza göre fazla uzak bir yere gelmemişiz. Evin içine dikkatlice göz gezdirdiğimde ise buranın günlük kiralanmış bir ev olduğunun farkına vardım.
“Tamam, hadi bin taksiye gel bana.”
“Önce bir eve uğramam lazım. Sonra gelirim sana.”
“İyi o zaman sen bilirsin, haberleşiriz.”
Telefonu kapattım ve koltuğun üzerine uzandım. Biraz alnımı ovuşturduktan sonra duvardaki saate baktım. Saat on ikiye geliyordu. İçerideki uyanmadan buradan tüymeliydim. Umarım telefon numaramı vermemişimdir diye düşünürken kapının orada yaklaşık iki metre boyunda yarı çıplak bir adam boru gibi sesiyle “Günaydın güzelim.” dedi ve salak salak karşımda sırıtmaya başladı. Bende yalancı bir tebessüm ile “Günaydın.” diyerek cevap verdim. Daha sonra koltuktan kalktım ve çantamı alıp ayakkabılarımı giymek için dış kapının bulunduğu yere doğru gittim.
“Hemen gidiyor musun?”
“Evet, evden aradılar. Babam ağzıma sıçacak gitmezsem.”
Pişkin pişkin sırıtmaya başladı tepemde duran dev adam. “Bu akşam görüşür müyüz?” dedi. Ayakkabılarımı giydim ve ayağa kalktım, cevap vermek istemediğimden dolayı telefonu çıkartıp ekranına baktım ve tekrar çantama koydum. Dış kapıyı açtım ve hiçbir şey demeden çıkmak için hamle yaptım. “Akşam ararım seni.” dedi ve o an yüzüm ekşidi. Yalandan bir tebessüm daha fırlatarak “Olur.” dedim ve merdivenlerden hızlıca inmeye başladım. Arkamdan tekrar seslendi boru sesli adam, “Telefon numaranı vermeyecek misin?” dedi ve bu cümleyi duyduktan sonra gerçek anlamda yüzüm güldü. “Ben seni bulurum.” dedim ve hızlı adımlarla merdivenlerden aşağıya indim ve karşı caddeye geçip taksi beklemeye başladım.
Yıllar önce, bizim apartmanın kapıcısının oğlu Mehmet Emin’e âşık olmuştum. O zamanlar Üniversite sınavlarına hazırlanıyorduk. Ders çalışmak için sürekli bize çağırıyordum ama o çok utangaç biri olduğu için bazen gelmek istemeyip bahaneler üretiyordu. Bir gün bizde ders çalışırken Mehmet Emin’i dudaklarından öpmek istedim. Çok heyecanlandı ilk başta, ama sonra gözlerini kapayıp dudaklarını uzattı. Bende onun bu halini görünce dayanamayıp kahkahayı bastım. Çok utandı ve defterini kitabını bırakıp koşa koşa çıktı evden. Ondan sonra bana hiç selam vermez oldu. Daha sonra İstanbul’da bir okul kazandı ve gitti. Ben de o sene Ege Üniversitesini kazandım. Bu artık hiç görüşemeyeceğiz anlamına geliyordu. Birkaç ay sonra da Mehmet Emin’in ölüm haberini aldık. Yolun kenarında üzerinde beş bıçak darbesi ile ölü bulunmuş. O gün o haberi aldığımda çok kötü oldum. Benim yüzümden öldüğünü düşünmeye başlamıştım. Birkaç hafta odamdan dışarı adım bile atmadım. Ona her ihtiyaç duyduğum zaman o gün attığım kahkaha aklıma geliyordu. Bu kahkaha her aklıma geldikçe beni güldürmüyor ve aksine içimi parçalıyordu. O günden sonra da karşıma hiç Mehmet Emin gibiler çıkmadı. Ben o yüzden her ilişkimde bir Mehmet Emin aradım. Her bulamayışımda da farklı kişilerle beraber oldum. Ama hiçbiri bir Mehmet Emin olamadı. Ben birini sevdim. Öncebeni terk etti, sonra şehri terk etti. Daha sonra da sokak kenarında beş bıçak darbesi ile ölü bulundu.
Bir süre bekledikten sonra taksi geldi ve binip eve doğru yola koyuldum. Yaklaşık yirmi dakika sonra taksi bizim evin önüne vardı. Binaya girip dördüncü kata çıkmak için asansöre bindim. Asansör yukarı doğru çıkarken aynada kendime baktım. Bir gecede tüm servetini kumarda kaybetmiş bir iş kadını gibi görünüyordum. Hızlı bir şekilde elimle saçımı toparladım. Asansörden indiğimde annemin sesi kulaklarımda çınladı. Yine babamla kavga ediyorlardı. Hızlıca kapıyı açtım ve içeri girdim. Annem kapının sesini duymuş olmalı ki bağırışlarını durdurdu. İçeri geçtiğimde babam oturduğu yerden hızlıca kalkarak yanıma doğru geldi ve bana güzelce sarıldı.
“Hoş geldin kızım. O kadar aradım seni, neredeydin?”
“Hoş bulduk, baba. Arkadaştaydım. Ne oldu yine, neden kavga ediyorsunuz?”
“Önemli bir şey değil, kızım.”
Babam sözünü bitirmeden annem girdi hemen araya. “Zaten hiçbir şey senin için önemli olmadığı için bu durumdayız.”
Annem babama bağırmaya devam edince ben de ortamı biraz yumuşatmak için yüksek ses tonu ile “Tamam bağırma artık sesin sokaktan duyuluyor.” dedim. Bu sefer kavga sırası bize gelmişti. Kocaman gözlerini üzerime dikip “Sen nerede sürttün dün gece?” dedi. Bende aynı öfke ile cevap verdim.
“Ecelerdeydim. Laflarına da dikkat et. Bir yerde sürttüğüm falan yok benim.”
O sırada babam lafa girdi.
“Hande, söyleme öyle şeyler. Tamam, kızım. Hadi sen odana geç.”
“Tayfun sen sus! O kadar aradın neden açmadı bu kız telefonlarını? Hadi gece açmadı, sabah uyandığında neden aramadı?”
Babama sarf edilen bu sözler karşısında sessiz kalamadım. Anneme doğru dönüp bağırmaya başladım.
“Nerede olduğumu şimdi mi merak ediyorsun? Dün akşam peki sen neden aramadın, neden o zaman sormadın?”
“Baban arayınca açmıyorsun da benim telefonlarımı mı açacaksın? Üstelik kocaman kızsın, sorumluluklarını bil. Kimseyi merakta bırakmaya hakkın yok.”
“Dediğin gibi kocaman kızım ben. Nerede, ne şekilde olduğum benim sorunum. Eğer bana bir anne gibi davranabilseydin bende sana karşı bir evlat gibi davranırdım.”
Annemi daha fazla dinleyecek durumda değildim. Babamın suskun bakışları karşısında hızlı adımlarla odama doğru gittim. Arkamdan yine söyleniyordu ama kulak asmadım. Yatağımın üzerine doğru sırt üstü yayıldım ve sanki üzerime doğru gelen tavana, gözlerimi diktim. Son birkaç yıldır aramızda böyle sorunlar hep olur. Bu nedenden dolayı da sürekli kavga ve gürültüye maruz kalıyor evimiz. “Bu ilişki neden bitmiyor?” diye kendime hep cevabını bildiğim bu soruyu sorarım. Maalesef babam anneme halen daha çok âşık. Üstelik anlam veremediğim bir aşk bu.
On yedi yaşımdayken bir gün okuldan çıkıp eve gelmiştim. Kapının önünde bir ambulansın olduğunu gördüm. Binaya girerken de sedye ile birini çıkartıyorlardı. Kim diye meraklı gözlerle bakarken o kişinin babam olduğunu fark ettim. Çığlıklar içinde yanına gittim ve elini tuttum. İlk başta durumunun çok daha kötü olduğunu düşünmüştüm ama benimle konuşmaya başlayınca biraz rahatladım. Eve geçip annemin yanında olmamı istedi. Babamı ambulansa koyup götürdüler ve ben de eve çıktım. Evin kapısı açıktı ve içeride tanımadığım kişiler vardı. Kapıda bekleyen ve evi inceleyen polislerin birkaçı ile göz göze geldim. İçeri geçtiğimde ise annemi gördüm. Bir polis sorular soruyordu. Çok geçmeden öğrendim ki annem babamı bıçaklamıştı. O an cinnet geçirdim resmen. İşte o gün başlamıştı anneme karşı olan nefretim. Daha on yedi yaşındaydım ve annemden hiç bu kadar nefret etmemiştim. Mutfağa gidip bıçak aldım ve anneme doğru yürümeye başladım. O sırada görevlilerden biri bana engel oldu ve bıçağı elimden aldı. Annem ağlamaya başladı ama hayatımda bu kadar samimiyetsiz göz yaşları görmemiştim. O olaydan sonra da babam annemden şikayetçi olmadı. Hiçbir ceza almadan hayatına devam etti. Babama belki de bu olaydan sonra âşık oldum ben. Nasıl bu kadar iyi kalpli olabilir ki bir insan? Nasıl bu kadar rahat ve sakin kalabilirdi bir insan? Bu babamın çok takdir ettiğim bir yönüydü.
Üzerimdekilerden kurtulup bir an önce duş almak istiyordum. Elbisemi çıkarıp iç çamaşırlarım ile kaldım. Boy aynamın karşısına geçip kendimi izlemeye başladım. Saçlarımda, suratımda, göğüslerimde, kalçalarımda ellerimi gezdirdim. Vücuduma uyguladığım her temasta bir o kadar daha bitkin hale düşüyordum. Daha sonra masamın üzerindeki kalemliği ters çevirip içindekileri masaya döktüm. Daha önceden hazırlayıp buraya koyduğum tekli sigaralık vardı. Onu aldıktan sonra çantamın içinden çakmağı da alıp banyoya geçtim. Bu arada annemin sesi tekrar kulaklarımda çınladı. Babama karşı sesi yine yükselmeye başlamıştı. Boş küvetin içine yarı çıplak bir halde uzandım. Sırtımı küvete yasladığımda birden vücuduma temas eden soğuk sayesinde irkilsem de birkaç saniye sonra alıştım. Daha sonra elimdekini ateşe verdim ve bir duman çekip kafamı geriye doğru yasladım. İçeriden gelen babamın ve annemin sesleri kat kat artmaya devam ediyordu. Onlar neredeyse birbirlerini yiyecek durumdalardı ben ise duyduğum sesleri kafamda sakız gibi çiğnemekle meşguldüm.
This post received a 20% vote by @msp-turkey courtesy of @necrosahin from the Minnow Support Project ( @minnowsupport ). Join us in Discord.
Upvoting this comment will help support @minnowsupport.
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Congratulations @serkansakmen! You have completed some achievement on Steemit and have been rewarded with new badge(s) :
Award for the number of upvotes received
You got your First payout
Click on any badge to view your own Board of Honor on SteemitBoard.
For more information about SteemitBoard, click here
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOP
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
güzel hikaye azizim. okurken yaşamış kadar oluyor insan.
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Çok teşekkürler vakit ayırıp okuduğun için.
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit