Çıkar Röpteşambrını Nafiz Ağbi

in blog •  7 years ago 


İnsanın para uğruna tüm hayatını harcaması, sadece bir ya da birkaç ev veya araba almak için on yıllaca kendine vakit ayırmadan çalışması ve bunun neredeyse toplumdaki herkes tarafından yapılmasının sebebini çok merak ediyorum. Toplum olarak yıllarca ayakta uyutulmuşuz hala da uyutuluyoruz. Acaba tüm bu insanlar on yıllar boyunca sadece çocuklarına miras bırakmak onlar daha iyi yaşasın diye düşündüğü için mi ömür boyu yemeden içmeden ev, araba almak için uğraşıyor yoksa kendilerini düşünüp emekliliğinde zengin ve rahat bir hayat sürmek için mi yapıyor bunu?

Eğer ikinci durumsa gerçekten çok yazık. Bir balıkçıyla iş adamı hikayesi vardı. Ona benzer bir durum. Yani boştan yere kendinizi paralamış oluyorsunuz. Ama insan zengin olunca yapabileceklerini hayal ettiği zaman gerçekten de bu zenginlik hedefi, hırsla beraber vücut bulmuş bir şekilde insanın dimağına yerleşiyor. Biliyorsunuz dünyadaki nüfusun çok az bir kısmı dünyadaki mal varlığının çok büyük bir kısmına sahip.



Bir yandan çok zengin olduğunuzda neler yapabileceğinizi düşündüğünüzde -şahsen ben düşündüğümde- fakirken de yapmaktan zevk aldığım şeylerin dışında pek de farklı zevk veren şeyler yapamayacağımı düşünüyorum. Ben kamp yapmayı seviyorum mesela çok zengin olduğumda bu zenginlik benim kamp yapmaktan zevk aldığım gerçeğini değiştirmeyecek, ben yine kamp yapacağım. Ama sadece daha kaliteli çadırda daha pahalı bardaktan kahvemi içeceğim. Ya da kamp alanına yürüyerek değil de son model elektrikli otomobilimle gideceğim. Aradaki fark en fazla bu olacak.

Bu mesele insandan insana elbette değişen bir mesele. İnsanın dünyadan ve yaşamdan beklentilerine göre, herkesin kendine çizdiği yola göre, hayatı algılayış şekline göre belki dini inancına göre değişebilen bir meseledir. Hayalinde Dan Bilzerian olmak isteyenlerde vardır. Saygı duyulması gerekir bu insanlara da. Hayatta her düşünceye saygı duyulması gerekir aslında. Etrafa zarar verici ya da birilerinin canını yakmayı hedef almamış her değişik fikir veya düşünce, şaşkınlık ifadesi ile değil gayet normal olarak karşılanmalıdır. Her fikir normaldir. Onları farklılaştıran ya da ötekileştiren biz insanlarız.



Yaşadığınız toplumun da çok büyük bir etkisi var bu zenginliği istemekle. Mesela bizim toplumumuzda parası olan daha şık giyinen, daha lüks arabaya binen insanlara daha fazla saygı gösterildiği için doğal olarak insanlar bu saygıyı elde etmenin tek yolunun çok paraya sahip olmaktan geçtiğini düşünüyor. İyi de azizim dünya bizim örf ve adetlerimizden ya da bizim toplum davranışlarımızdan oluşmuyor ki. Herhangi bir kuzey Avrupa ülkesinin herhangi bir köyünde daha lüks arabaya binene daha fazla saygı gösterilmiyor olabilir. İnsanların birbirleri ile zenginlik yarışına girmediği bir çok ülke ve medeniyet var bu dünya üzerinde. Oraları gezen insanlardan duymuş olduklarımızla söylüyoruz tabi. Ama duymasak da zaten var olduğunu biraz düşünerek anlayabiliriz.

Daha neredeyse bebeklikten itibaren tüm yakın çevremiz özellikle anne babamız başta olmak üzere istemeden ya da bilmeden de olsa bizi yeteneğimize bakmaksızın hep daha çok para kazanabileceğimiz mesleklere yönlendirirler, hep daha çok para kazananları örnek gösterirler, hep daha çok para kazanmamız için öğüt verirler. İyi de ben bu çok parayla ne yapacağım dediğinizde büyük ölçüde eğer orta sınıf ya da fakir bir aileden geliyorsanız "rahat edersin" cevabını alırsınız. Evet rahat ederiz fakat çok para kazanmadan rahat edemez miyiz?

Maalesef bizim ülkemizde büyük ölçüde edemezsiniz. Haklısınız. Çünkü bizim ülkemizde insanlar paraya değer veriyor. Eğer saygı görmemeyi ve herhangi bir beklentiye sahip olmamayı kabul ediyorsanız -ki bu çok zordur herkes başaramaz- belki bizim topraklarımızda bile dünyanın en mutlu ve en zengin insanı olabilirsiniz.



Bizim insanımız maalesef en büyük hatayı dünyayı sadece Türkiye'den ibaret sanmakla yapıyor. Eğer bu yedi buçuk milyarlık dünyaya gelmişsek bir dünya vatandaşıyız demektir. Dünya üzerindeki herhangi bir ülkede hayatımızı geçirebilir ya da daha mutlu olacağımızı düşündüğümüz bir yerde yaşayabilir, insanların birbirine daha çok saygı gösterdiği bunun için illa zengin olmanın gerekmediği yerlere gidebiliriz. Fakat buralara gitmek için bile yine toplumumuzun örf ve adetlerinden ve aile bağlarından geçici bir süre de olsa kurtulmak gerekiyor. Öyle bir toplum baskısına boğulmuşuz ki bundan kurtulmanın yolunu bilmek bile yine sizi bununla mücadeleye sürüklüyor.

Zenginlik kısmına dönersek mesela başka ne yapabilirim diye düşünüyorum. Dünyayı gezerdim. Ama fakirken de yapabilirim bunu. Ki yapan bir çok kişi de var zaten internette kısa bir aramayla bir çok isimle karşılaşacağınıza eminim. Buna benzer uzar gider bu örnekler azizim.



Zenginlik isteği ve diğer insanlardan saygı görme isteği insandan insana ve dünyaya bakış açınıza göre değişen bir şeydir. Yazının ilk kısımlarında bahsettiğim el araba alma mevzusu da bunları yapmadığınız zaman ya da çocuklarınıza herhangi bir miras bırakmayı düşünmediğini zaman sanki bencil bir yaşam sürmüş gibi hissetmenize sebep olan mevzular. Toplum size kendinizi suçlu hissettirir, sadece kendiniz için yaşadığınız sözüyle üstünüzde baskı kurar. Oysaki insan çocuğuna herhangi bir miras bırakmak zorunda değildir. İnsan çocuk yapmak zorunda da değildir. İşte tüm bu düşünceler mutluluğu ve daha bir çok değerli ifadeyi sadece çok paraya sahip olmaya bağlamaktadır.

Size sadece paranız olduğu için değer verecek insanlar (ki bu insanlar bizim toplumumuzun çoğunluğunu oluşturur) bırakın size hiç bir zaman değer vermesinler. Onların size değer vermesini istemek bile sizin için bir insan olarak oldukça alçaltıcı bir davranıştır kendinize bunu yapmayın. Kendiniz için yaşayın. Bu bencillik değil olması gerekendir. Eğer siz mutlu olursanız çevrenizdekiler de mutlu olur çünkü. Bir kağıt parçasının size saygı katacağı bir ülkede yaşamak da ayrıca düşünülmesi gereken bir konudur. İnsan ömrünü olabildiğince mutlu ve istekleri doğrultusunda bir hayat yaşayarak geçirmelidir. Geniş çerçeveden bakın dünyaya ve insanlığa. Kendinize iyi bakın.



Image sources: 1 2 3 4 5

Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!
Sort Order:  

Tamamen aynı düşüncedeyim. Maalesef insanlık daha fazla zengin olmalıyım düşüncesiyle modern zamanın kölesi olma yolunda ilerliyor. Gerçek hayatı kaçırıyor. Güzel bir anın tadını çıkarmak yerine bunu instagrama atıp başka insanlara göstermeyi kendine gereklilik görüyor.

Belki az parayla istediğimiz her şeyi anında yapamıyoruz fakat tutkularımızın peşinden gittiğimizde gerçeğe dönüşmesi imkansız değil. Para sadece yapmak istediklerimizin kısa sürede olmasını sağlayan bir araç.

Dünya yaşadığımız çevreden ibaret değil. Biraz farkındalık sahibi olup at gözlüklerini çıkarmak gerekiyor. Hayat inişli çıkışlıdır. O çok özenilen zengin insanlar da her anını mutlu mesut geçirmiyorlar.

Nothing is as it seems

bunu farkedebilmek güzel azizim. better late than never demisler

Modern putlar para'lar. Malesef kimimiz taparcasına, onsuz yaşam olmazmışçasına yaşıyor. Bilinmiyor ki toprak sadece beden kabul ediyor gerisi hikaye. Yığın yapmak malesef fıtratta var. Keşke toplumsal eğitim fireler vermese paylaşmak, paylaştıkça mutlu olmak herkesçe bilinse.

evet azizim kefenin cebi yok diye bosuna demiyorlar. yani herkes Into the Wild kafasında olsun demiyoruz da bunun farkında olmak lazım. gözlerin açılması lazım artık bir seylere.

Ne güzel anlatmışsınız, hep daha fazlasını satın almaya yönlendiren toplumsal üst bilinç yüzünden ömür boyu köle gibi çalışıyoruz. Nafile, mutlu olamıyoruz. Yine de statü için satın aldığımız markalar ve gittiğimiz kafelerle bu anlayışı destekliyoruz... İlginçtir bunların sebebi olarak gösterilen kapitalizm, zenginliği arttırmayı hedeflemez, biriken sermayeyle işgücü almayı ve yatırım yapmayı hedefler. Demek ki sebep kapitalizm değil, doymak bilmeyen egomuz. Bizi yavaş yavaş ruhsal ve ekonomik çöküşe götüren satın alma alışkanlığımızdan acaba kurtulabilir miyiz? Kitlesel bir vazgeçiş mümkün müdür?

bence mümkün değildir azizim. ama insanları olabildiğince bu konuda aydınlatmak ve daha anlamlı bir hayat sürmelerini sağlamak bence çok faydalı ve onur verici bir harekettir. mutlu olmak için insanın paraya ihtiyacı olmadığını latin amerika ülkelerinin çoğunda görebilirsiniz mesela. insanların neredeyse hepsi fakir ama her anını doya doya yasarlar, sokaklarında gezdiğinizde o mutluluğu hissedersiniz. içinden geldiği gibi dans ederler köse baslarında oysa evde karınlarını zor doyurdukları gerçeği her gün onları bekliyordur. ama onlar bu hayatın anlamının çok para olmadığını çözmüs insanlardır. umarım bir gün herkes bunu anlar ve gerçek bir hayat sürmenin tadına erisir.

This is Good place....

eyvallah azizim

This post received a 20% vote by @msp-turkey courtesy of @ezgibaki from the Minnow Support Project ( @minnowsupport ). Join us in Discord.

Upvoting this comment will help support @minnowsupport.

tesekkür ederim

Azizim zaten problem de bu değil midir?
İnsanlar olarak hepimiz hep daha fazlasına, hep daha iyisine, hep daha güzeline, hep daha kalitelisine, hep daha pahalısına, hep daha markası tanınmış olanına sahip olmak için çırpınmıyor muyuz?
Dediğin gibi azizim, eldekinin kıymetini bilsek sadece anı yaşayıp bundan azami derece de istifade edip keyfini sonuna kadar çıkarabilsek daha mutlu ve huzurlu bir hayatımız olur.
Dün geçti, yarın gelmedi, geleceği de garanti değil, o halde bugünü yani anı yaşayalım.
Mutluluğu zenginlikte arayanlar zenginlerin hayatlarına baksalar, ne kadar çok problemleri olduğunu görüp hallerine şükrederler.

  ·  7 years ago (edited)

carpe diem :) aynen öyle. biz bunun ne kadar erken farkına varırsak hayatımız o kadar anlam kazanacak ve kör ve hipnoz olmus bir insan gibi çok paranın pesinde kosmayacağız. zevk aldığımız sevdiğimiz seylerin pesinden kosacağız. paranın değil isteklerimizin pesine düseceğiz. bu hayatta bir amacımız olmalı. amacımızın pesine düseceğiz ve çok para hiç bir zaman ulasılacak bir amaç olarak belirlenmemeli.

Dunyevi seyler ile ugrasarak aslinda hayati iskaliyoruz. Fakat yasadigimiz zamanin da bir takim gercekleri de yok degil. Ornegin tatil br ihtiyactir. Tatile cikmak degisen butcelerle yapilmakla birlikte para gerektirir. Eğitim ve saglik da keza maddiyat gerektirir. Yani burada dedigim illa cok buyuk paralar degildir. Fakat zaten standart islerde calisan standart insanlarız bir cogumuz. Buradaki standartlik bilgi, kultur, hayata bakis vb. degildir. Kazanilan para ve yasanan hayattir. Yoksa bir Den Blitzran olma hayalinde değildir bir cogumuz. Ayrica mutluluk gerçek anlamda maddiyatla paralel yuruyen bir duygu degildir. Hepimiz dunya starlarinin bircogunun ki bunlardan bazilari milyar dolarlik serveti olanlardir, mutsuz olduklarini duyarsiniz kendilerinden. Ornek Justin Bieber gecenlerde bir seri konserini iptal ettigini duyurmustu. Sebebini ise tükenmişlik sendromu yasadigini aciklamisti. Curt Cobain, Amy Winhouse ilk aklima gelen ve yanilmiyorsam da intihar ederek hayatlarina son veren dunya yildizlaridir. Bunca servet, sohret ve hayrani varken, neredeyse her seye sahipken, neden en son yapilacak seyi yapip kendilerini yok ediyorlar. Demek ki sahip olduklarimizla mutlu olabilmeyi basarmak aslinda en buyuk zenginlik olsa gerek.

  ·  7 years ago (edited)

aslında tatile çıkmak, eğitim, sağlık, herhangi bir iste çalısmak, evlenmek, çocuk yapmak, para kazanmak bunların hepsi insanların sonradan kurduğu ve kendini onlara zorunlu olduğu gibi hissettiği seylerdir bana göre.

dünyadan bihaber olan bir afrika kabilesini ele alalım mesela. hiçbir teknolojik gelismeden televizyondan, internetten hatta dünyanın baska yerlerinde insanların nasıl yasadıklarından habersiz bir kabile. eminim ki, istisnasız herkes mutlu bir hayat sürüyordur bu kabilede. en mutsuzları bile bizim en zenginimizden ya da en benim diyenimizden daha mutludur.

bir seyler yanlıs gidiyor bu dünyada azizim. gittikçe mutsuz oluyor insanlar kendi yarattıkları dünyadan. ve bu süreç hızla devam ediyor. bu sürecin en içinde olan, teknolojinin en çekirdek kısmında olan biri olarak -bir bilgisayar mühendisi olarak- söylüyorum bunu. yapay zeka ve kuantum bilgisayarlar yakında tam anlamıyla günlük hayatımıza girecek ve dünya yeni bir çağa adım atmıs olacak ve eminim ki bu çağ insanlığı daha da mutsuz bir hale getirecek.