//TÜRKÇE//
Merhaba, ben Reyhan. 28 yaşındayım, Fransa’nın Strazburg şehrinde yaşıyorum. Bir süredir bu tanıtımın ilerleyen satırlarına ne yazacağımı düşünüyorum.
Almanya'nın Titisee kasabasında
Öncelikle ne işe yaradığımdan, şu hayatta kime ne faydam olduğundan bahsedeyim. Çevirmenim. Uyanık olduğum saatlerin %70’ini çeviriyle geçiriyorum. Çeviriyi hayatımdan çıkarınca geriye pek bir şey kalmıyor.
Kabataş'tan bir manzara
Bu hep böyle değildi tabii. Çocukken çeviri yapmadığım, burnumu karıştırıp yatağın altına sürdüğüm, kalemlerin arkasını kemirdiğim, sınıftaki erkeklerin kafasına kitapla vurduğum, anneannemin çekmecelerinde hazineler aradığım günlerim de oldu. O zamanlar acilen yetişmesi gereken çevirilerim yoktu. Gazetenin üzerinde yazan yazıları okuyabilmem, S ve Z harflerini düz yazabilmem büyük bir başarı sayılıyordu. Ben de ailemin yüzünü hiç kara çıkarmadım ama. Son 20 yıldır tüm harfleri doğru yazıyorum. Bir süredir burnumu da pek karıştırmıyorum.
Ben İzmir’de doğdum büyüdüm. Karşıyakalıyım. Aslında hiçbir zaman Karşıyakalı olmayı ya da Göztepeli olmamayı fazla büyütmedim. Bu tartışma bana pek hitap etmedi. 20 yaşımdan sonra hayatımdaki heyecan eksikliğinden dolayı koyu bir Karşıyakalı olmaya karar verdim. İki kere maça gittim, sıkıldım. Şarkıları ezberleyemeyince fanatik olmaktan vazgeçtim.
Lisede derslerden kaytarmak için değil, gerçekten ilgimi çektiği için dil bölümünde okudum.
18 yaşımda üniversite için İstanbul’a taşındım. Fransızca mütercim tercümanlık okudum. Çok güzel bir bölümdü, hazırlık okuduğumuz ilk yıl Fransızca öğretip geri kalan 4 yıl Fransızcayı unutturdular. Mezun olduğumda bebek gibi bomboş bir beyinle diplomamı aldım. Artık hiçbir şey bilmiyordum. Neyse ki zamanında İngilizce öğrenmişim de, üniversite yıllarında başladığım çevirmenlik işine okul bittikten sonra da devam edebildim.
Üniversitede ders çalışma numarası yaparken
Bir yıl kadar çeviri yapıp it gibi, serseri gibi ortalıkta dolaştıktan sonra bir Eylül akşamı aynı çıkma teklifimin yaklaşık 25. kez reddedilmesine dayanamayıp İstanbul’u terk etmeye karar verdim. Derken içimden bir ses “hazır elin değmişken Türkiye’yi de terk et de garanti olsun” dedi. Uzun zamandır EVS (Avrupa Gönüllü Hizmeti) diye bir şeyin varlığından haberdardım, hatta birçok arkadaşımı gitmeye ben teşvik etmiştim. Kendime bir CV, bir de niyet mektubu hazırlayıp önüme gelen bütün ilanlara başvurmaya başladım. Derken Fransa’dan bir kurum beni kabul ettiğini, bir ay içinde orada olmamı istediğini söyledi. Gözümü karartıp gitmeye karar verdim. (Bu gözünü karartıp gitme meselesine daha sonra uzun uzun değinmek isterim, çünkü göründüğü kadar kolay olmuyor, ama tırto Twitter fenomenleri gibi edebiyat parçalamaktan korktuğum için hiç böyle konulara girmeyip direkt komik anı da paylaşabilirim, bilemiyorum.)
Her neyse, bu vesileyle 2014 yılının Ekim ayında Fransa maceram başladı. 1 yıl boyunca Bordeaux yakınlarında bir köyde, bölgenin en büyük akıl hastanesine bağlı bir serviste zihinsel/psikolojik engelli insanlarla gönüllü olarak çalıştım. Aynı zamanda köyde başka kalacak yer olmadığı için bana huzur evinden bir oda verdiler, orada kaldım. Dokuz ayın sonunda Fransızcayı yeniden öğrenmiş ama kafayı da tırlatmıştım.
Bunlar birlikte çalıştığım insanlar. Fotoğrafın çekildiği gün onlara Türk yemekleri yapmıştım
Ertesi yıl Fransa’nın bir diğer ucuna, Strazburg’a taşındım. Burada Fransızca öğretmenliği yüksek lisansının birinci yılına başladım. Bu yüksek lisansa neden başladığımı ve neden bitirdiğimi bugün hala bilmiyorum. Ama 2 yıl boyunca farklı derneklerde stajyer Fransızca öğretmeni olarak mültecilere ders verdim. Bir şey öğrenebildiler mi bilmiyorum ama benim için değişik bir deneyim oldu. Böyle anlatınca da havalı oluyor, çünkü özellikle Avrupalılar mültecilerin ülkelerine serpiştirilmiş, kendilerini yardımsever göstermeye yarayan aksesuarlar olduklarını düşünüyor… Neyse ki Avrupalı değilim.
Bu yıl ise canımın içi mesleğime dönüş yapıp yine Strazburg Üniversitesinde çeviri yüksek lisansının ikinci yılına girdim. Böylece hayatım hafiften anlam kazanmaya başladı. Peşinden bir de bir dernekte sözlü çevirmen olarak işe girdim. Burada yaşayan Türkler hastaneye ya da sosyal kurumlara gideceklerinde onların tercümanlığını yapıyorum. Zenginleştirici bir iş, ne yalan söyleyeyim. Çeşit çeşit hikayeler dinliyorum, günlük hayatımda hiçbir şekilde karşı karşıya gelmeyeceğim insanlarla temas ediyorum. Üstelik iş yerimden çalışırken yakama takmam için bir kart verdiler, üzerinde tercüman olduğum ve adımın baş harfleri yazıyor. Hiç kusura bakmayın, bence boynunda kart asılı olan herkes aşırı yetkilidir. O yüzden kimi zaman kartı boynumda unutmuş gibi yapıp arkadaşlarımla buluşmaya, derse falan öyle gidiyorum. Bazen de evde tek başımayken takıp kendi kendime hava atıyorum.
28 yaşımdayım ve kendi kendime hava atıyorum.
Hobilerimden bahsetmek gerekirse hobim yok. Ortalama bir niteliksiz Türk insanı olarak benim de sizler gibi hobim yok dostlarım. Yemek yemeyi çok seviyorum ve bunun hobiden sayılmaması canımı sıkıyor. Ama illa bir hobi isterseniz seyahat etmeyi seviyorum. Herkes sever tabii ama ben hayatımdaki öncelikler arasına koyuyorum diyelim. Yani param olunca (gerçi bu yaklaşık 200 yılda bir gerçekleşen bir doğa olayıdır ama) ilk işim pahalı bir elektronik cihaz almak ya da KYK borcumu ödemek değil de hemen bir bilet almak oluyor. Burada yaşamayı sevmemin sebeplerinden biri de gezmeyi kolaylaştırması. Bir yerden bir yere gitmek için çok fazla uygun fiyatlı alternatif var. Bugüne dek Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, İsviçre, Çek Cumhuriyeti, İzlanda (<3), Fas, Lübnan, Bahreyn, Tayland, Kamboçya, Sırbistan, Bosna Hersek, Gürcistan ve Korsika’yı gezdim.
İzlanda'nın güney doğusunda, Jökulsarlon buzullarında
Tandır adında oyuncak bir kuzum var, ona dünyayı gezdiriyorum. Bakın bu da bir hobi olabilir bence. Resimlerini sizinle paylaşacağım.
Tandır burada Çek Cumhuriyeti'nde, Cesky Krumlov şehrinde
Lafı çok uzattım. Ara ara bu seyahatlere ve yurtdışında yaşamaya dair bir şeyler yazmayı planlıyorum. Üşenip de yazmazsam kusura bakmayın. Belki de uzaylılar gerçekten var mı ya da kuşkonmazın faydaları gibi çok alakasız bir şeyler yazarım. Gerçekten bilmiyorum. Her şeye rağmen merhaba, sizinle tanışacağım için mutluyum.
//ENGLISH//
Hey hey, hello you all. I am totally new in here, so I wanted to take some time to introduce myself. I’m Reyhan, a 28-year-old Turkish translator-student living in France and apart from that I don’t know what else to tell you about myself…but I will try.
Me in Corsica, last summer
I can say that my life is based on translation. I work as a translator since many years, I study translation, I constantly translate my own thoughts between English, Turkish and French and I like translating in my free time…although I don’t really have free time.
Well, let’s start from the beginning. I was born in Izmir, a lovely city in western Turkey, and I lived there until I was 18. I then moved to Istanbul for my university studies. I did a bachelor's degree in French-Turkish translation and interpreting and that's where I learned French. Actually, I learned it during the first year called the preparatory year. The next four years more based on making us forget how to speak French than anything else. So did I. When I graduated in 2013, I didn’t have a clue about French language anymore. Luckily, I could still speak a bit English, so I kept on working as a translator, as I had started during my school years.
After working for one year as a freelance translator and having my heart broken for around a thousand times, I decided to run away. I was still optimistic about my French: if I had learned it once, I could still learn it again. So, I started preparing my CV and motivation letter and sending it every single association that was hosting EVS (European Volunteer Service) volunteers.
A few days later, a French association wrote me that I was accepted. That's how I went to the greatest adventure of my life: for 9 months, I worked in an assistance service of a psychiatric hospital with mentally handicapped people and I lived in a room of a retirement home in southwestern France.
Me with the people I worked with
At the end of my voluntary service, I decided to stay a little longer in France. So I applied for a master's degree in language teaching in Strasbourg and I was admitted. I spent two years studying it, and I still do not know why. In the meantime, I worked in some associations as an intern teacher and I taught (or not) French to refugees. Personally, I did not feel very useful because I don’t think I was made for teaching, but it was still a very rewarding experience that I don’t consider as a waste of time at all!
This year, I started the second year of a master’s program in professional translation and thus I found my happiness. Still being a student at the age of 28 is a real privilege, believe me. It makes me feel much younger than I actually am (and makes my dad expect less than me for sure). I also started working as an interpreter in an association; I accompany Turkish speakers in medical and social services and translate for them. This is my first REAL work in France, I even have a name tag and everything!
As for the things that I enjoy doing... Before everything else in life, I love traveling. Well… you can say that everyone loves traveling, but for me it's not just a hobby, it's also a priority in life. When I have a little money (which is quite rare) I immediately make travel plans instead of buying electronic devices or paying off my student loan. So far I've visited Turkey, France, Germany, Italy, Spain, Switzerland, Czech Republic, Corsica, Morocco, Thailand, Cambodia, Serbia, Bosnia, Georgia, Lebanon, Bahrain and Iceland. I will try to tell you about my travels and my life in Turkey and my life as an immigrant in France in my next articles.
in Iceland, Skogafoss waterfall
That said, I hope to find the time and motivation to write frequently. Until next time, hello again to all of you, I'm very happy to be here and hope to share more with you!
//FRANÇAIS//
Bonjour tout le monde. Je m’appelle Reyhan. Je suis une traductrice/interprète turque de 28 ans, j’habite actuellement en France et… je ne sais pas quoi d’autre vous raconter sur moi.
mon bonheur d'avoir trouvé du thé turc à Bordeaux
Tout d’abord je me permets de préciser que comme la traduction est mon métier, j’ai tendance à tout traduire. Alors cette fois-ci je vais essayer d’éviter ça et je vais écrire ce petit texte de nouveau en français. En plus ça m’arrange car je ne sais absolument pas comment traduire les blagues ou les conneries que je viens d’écrire en turc.
Je suis née à Izmir, une très belle ville à l’ouest de la Turquie, où j’ai vécu jusqu’à mes 18 ans. J’ai ensuite déménagé à Istanbul pour mes études universitaires. J’ai fait une licence en traduction et interprétariat français-turc et c’est là que j’ai appris le français. A vrai dire, je l’ai appris pendant la première année que l’on appelle l’année préparatoire et je l’ai oublié petit à petit pendant les quatre prochaines années. Quand j’ai finalement obtenu mon diplôme, je ne parlais même pas un mot de français.
avec mon joli diplôme en 2013
J’étais quand même optimiste : si je l’avais appris une fois, je pourrais très bien l’apprendre une deuxième fois. C’est ainsi qu’après avoir passé un an à travailler en tant que traductrice indépendante et à passer le reste de mon temps à rien foutre à part me faire briser le cœur à plusieurs reprises par le même connard, j’ai décidé de quitter le pays pour aller apprendre (définitivement) le français. Je me suis donc mise à rédiger un CV et une lettre de motivation que j’allais ensuite envoyer à toutes les structures qui accueillaient des volontaires dans le cadre du programme SVE (service volontaire européen).
Quelques jours plus tard, j’ai reçu une réponse favorable de la part d’une association française. C’est ainsi que je suis partie vers la plus grande aventure de ma vie : pendant 9 mois, j’ai travaillé dans un service d’accompagnement d’un hôpital psychiatrique avec des handicapés mentaux et j’ai été logée dans une chambre d’une résidence pour des personnes âgées au sud-ouest de la France.
avec les usagers du service
A la fin de mon service volontaire, j’ai décidé de rester encore un peu en France. J’ai donc postulé pour un master en didactique de langues à Strasbourg et j’ai été admise. J’ai donc passé deux ans à valider cette formation, et je ne sais toujours pas pourquoi j’ai fait cela. Entre temps j’ai travaillé dans quelques associations en tant qu’enseignante-stagiaire où j’ai appris (ou pas) le français aux réfugiés. Personnellement je ne me sentais pas très utile car je ne pense pas que je suis une bonne enseignante, mais c’était tout de même une expérience bien enrichissante.
Colmar, Alsace, quand je venais d'arriver dans la région
Cette année, j’ai commencé le M2 en traduction professionnelle, où j’ai trouvé mon bonheur. Toujours être étudiante à 28 ans, c’est un vrai privilège, croyez-moi. J’ai également commencé à travailler en tant qu’interprète dans une association. J’accompagne donc les turcophones dans des services médicaux et sociaux pour faire leurs traductions. C’est mon premier VRAI travail en France, j’ai même un badge et tout !
Quant aux choses qui me font plaisir… Franchement, il n’y en a pas beaucoup. J’aime bien manger, moi, mais on ne le considère que très rarement comme une qualité. Sinon, j’adore voyager. Bon… tout le monde adore voyager, mais disons que ce n’est pas seulement un loisir, mais aussi une priorité pour moi. Quand j’ai un peu d’argent (ce qui est assez rare) je fais tout de suite des projets de voyage au lieu d’acheter des appareils électroniques ou de rembourser mon prêt étudiant. Jusqu’à présent j’ai visité la Turquie, la France, l’Allemagne, l’Italie, l’Espagne, la Suisse, la République Tchèque, la Corse, le Maroc, la Thaïlande, le Cambodge, la Serbie, la Bosnie, la Géorgie, le Liban, le Bahreïn et l’Islande. Je vais essayer de vous parler de mes voyages ainsi que de ma vie en Turquie et ma vie d’immigrée en France dans mes prochains articles.
à Thailand, au temple Wat Pho
Ceci dit, j’espère trouver le temps et la motivation pour écrire fréquemment. Jusqu’à la prochaine fois, je vous dis re-bonjour à tous, je suis bien contente d’être ici parmi vous, et pardonnez-moi pour mes fautes en français s’il vous plait !
Hello et bienvenue !
Je suis le bot de @roxane spécialement créé pour t'accueillir car je ne savais plus trop où donner de la tête avec tous les nouveaux Steemiens francophones qui arrivent chaque jour !
Je m'excuse de ne pas pouvoir t'accueillir personnellement mais j'espère qu'on aura très prochainement l'occasion de se rencotnrer !
En attendant, je t'ai préparé une série d'articles et de vidéos pour t'aider à mieux Comprendre-Steem (il y a même un guide à télécharger avec tout tout tout ce que tu dois absolument savoir pour débuter!). Tu peux aussi consulter mon profil :-)
N'hésite pas à me contacter si tu as des questions sur le fonctionnement de Steem !
A bientôt !
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Merci pour le soutien et j'espère pouvoir se rencontrer bientôt !
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Coucou et bienvenue parmi nous !! J'ai lu ton article avec beaucoup de plaisir, tu en as des choses à nous raconter avec tout tes voyages. Et puis surtout ton français est excellent, tu peux vraiment être fière de toi !!
J'espère te lire souvent j'ai vraiment hâte d'en savoir plus sur tes aventures :-D !
Je te laisse le lien d'un de mes articles, tu pourras y trouver le lien de tout les Discord sur lesquels se trouvent les Steemians, j'espère qu'on te verra bientôt sur l'un d'entre eux :-) !!
https://steemit.com/fr/@planetenamek/mais-ou-se-cachent-les-steemians-une-petite-liste-des-endroits-ou-vous-pourrez-les-trouver
A bientôt !
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Coucou ! Merci beaucoup pour ton commentaire, ça me fait vraiment plaisir :)
Je vais surement jeter un oeil sur tes articles ce soir ! A très bientôt !!
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Welcome to Steemit... have fun and enjoy this great community ;-)
Big hug
Steemitri The Mannequin
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Thank you very much for your message, hope to talk again soon!
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Yeah ;-) You can interact with me anytime :-) ... but I'm just a mannequin, if it's not a problem for you, haha... but my hosts, Diana and Lucas are nice people :-)
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Welcome! Nice intro and post! Enjoy your stay. Just upvoted and followed. Follow me back it would mean a lot! :)
I do films, blogs, and mobile photography. Check it out sometimes! :)
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Hello, thank you for this warm welcome! :) You don't appear as a follower on my list yet, I guess it takes some time. As long as you do, I will follow you back. And I will surely check out your content!!
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
welcome to steemit world . Always Remember 5 points..
1)Never copy paste content from any where ..
2)It can take some time but if you work hard , God will definitely give you success..
3)Never abuse anyone or post haterade content on steemit..
4)Daily post will increase your REPUTATION SCORE (number by the side of your name)
Reputation score is mainly based on upvotes and comments .
No matter what you post ,if it gets upvotes and comments then reputation score will increase
Don't let anyone flag you or downvote you..
5)Your first post should be your introduction..
I wish you success
You can follow me @be4u
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Thank you very much for the good wishes and useful tips and hope to talk to you soon!
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Salut à toi @ashtraygirl et je te souhaite comme beaucoup la bienvenue sur steemit.com et mes felicitations pour ton inscription. Du plaisir en lisant ton article donc je te remercie pour ton introduction qui est très bien rédigé et en trois langues en plus. Tu fais très certainement moin de fautes que moi qui suis francophone de base donc ne t'inquiète surtout pas pour ça et bon courage à toi pour la suite des choses.
Take care
P&U
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Merci beaucoup pour ce beau commentaire et cet accueil chaleureux ! :) En ce qui concerne mon français, je fais des efforts, j'espère que je vais encore l'améliorer - au moins à l'écrit ici :) Au plaisir de faire votre connaissance...
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Il n'y a pas de quoi c'est bien normal
N'en doute pas, il y a de la matière par ici ;)
*Plaisir partagé et moi de même *
P&U
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Hoş geldin Aramıza :)
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
hoş buldum :)
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Sıkılmadan hepsini okudum Süper bir anlatımın var. :D
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Bienvenue sur Steemit!
Zut, je suis arrivé en retard et @planetenamek et @roxane ton déjà tout dit ^^
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit