Ben Çalışmaya Mecburum Bilemezsin!

in kisiselgelisim •  6 years ago 

ben çalılmaya mecburum.jpg
Herkesin çok küçük yaşlardan itibaren büyüttüğü hayalleri var. Maalesef ki çok az kişi bunun gerçekleşmesi için çaba gösterebiliyor. Aile baskıları sosyal etkenler derken birde kendi gücümüzün farkındalığını yitiriyor olmak bizi o muazzam hayallerin gerisinde bırakıyor.

İlk başlarda çok fazla önemsiz gibi duran, ve bazen değişime uğrayıp yenilediğimiz hayallerimiz yaşımızın ilerlemesi ile artık yerini kocaman bir hayal kırıklığına bırakıyor. Bugün maalesef bir çoğumuz o hayallere başladığımız yerde değiliz, yada o hayaller onlara dokunmaya yakın olduğumuz yerde değiller. Hayat ilerledikçe işin içerisinden çıkmak ağırlaşıyor. Hayallerimiz evde sulamayı unuttuğumuz saksılara dönüşüyor. Sahi neydi 12 yaşımızdaki o dünyayı değiştirme isteği? Neydi henüz 18 yaşımızda dünyanın en zengin olma arzusu? Biz o zamanlar daha mı güçlüydük, yoksa bizi hiçbirini gerçekleştiremeyeceğimiz konusunda ikna mı ettiler. Sebebi ne olursa olsun 12 yaşındaki bir çocuktan daha az güçlü olduğumuzu bugün net şekilde görebiliyoruz. ‘’Yaşın başın kaç böyle konuşuyorsun’’ dediğimiz her alt yaş grubundan özür dileyip daha öz güvenli hallerini takdir etmek geliyor içimden. Bugün onlarla kendimizi kıyas ettiğimizde çok net göreceğiz ki onların başarabilme inançları bizden çok daha fazla. Biz geç mi kaldık, Belki. Ama geç kalmak başlamaya engel mi? HAYIR.

Her yaş grubunun ağacı eğme şekli farklı olur. Kimisi iple yapar bunu kimisi çekiçle. Balta ile inceldiği yeri koparan bile çıkabilir. Sadece önemli olan şu ki , hayallerine ne kadar uzaklıktasın. Ve onu gerçekten istiyor musun? Herkes geç olduğunu söyler ama kimse neye niçin geç olduğunu irdelemez. 50 yaşından sonra başarabilmiş bir çok insan neye geç kalmışlardı. 50 yaşından sonra neden emekli maaşlarını alıp ölümü beklemek yerine hayata daha fazla sarıldılar ? Mecburlar mıydı? Ne vakit bir şeye geç kaldığımı düşünsem Nazım Hikmet’in şu dizeleri her daim kulağımı tırmalar,
‘’Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yani ağır bastığından.’’

Geçen gün bir çorbacıda masaya dökülmüş ekmek kırıntılarını silerken ‘’aman abi ne yapıyorsun’’ diye engel olan bir garson geldi masaya. 45-50 yaşlarında . Yani Adi Dassler’in Adidası yarattığı yaş aralığında. ‘’Patron biraz ters adamdır görürse, kovar’’ dedi. Gülümseyerek söylenen bu söz şaka etkisi yarattı ilk başta ama kasa da hesap ödenirken başka bir sorun için 12-13 yaşında çocuğun bile kaldıramayacağı azardan sonra şöyle derin derin baktı… Bir şey demedi. Diyemedi. Alt metninde ‘’ Burada çalışmaya Mecburum’’ cümlesi vardı. Bakmakla yükümlü olduğu bir aile ve belki de ödenmesi gereken borçlar. Ve sanırım o hayallerine olan inancını çok uzunca zaman önce duvara asmıştı. İçerisinde kalan şeylerden en belirgin olanı ise pişmanlık. Sanırım o gün karşılaştığım bu manzaranın içerisinde seyir olan bir çok insan var. Belki de bir çoğumuz bu duruma şahitlik ediyor, hatta yaşıyoruz. Bir insan hayatta yaratılanlar arasındaki en mükemmel varlık iken , dünyaya gelme şeklini kölelik diye açıklayabilir mi?
Bu yazıyı kaleme aldıran şey modern köleliği hayatına bağımlılık etkisi yaratmadan, hayattaki var olma amacını bulman. Kim bilir belki de bu yazı senin için yazıldı. 70inde bile zeytin dikebil diye…

Bir dünya inşa ediyorum kelimelerden, eğer bir tuğlada sen koymak istersen lütfen beğenip paylaşmaktan çekinme ve hatta takip edip birlikte büyüteceğimiz bu dünyayı izleyebilirsin! Teşekkür ederim.

Kolay Gelsin!

Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!