Sözlerime Yunus Emrenin yazmış olduğu şiirinden bir parçayla başlamak istiyorum.''Sular hep aktı geçti, Kurudu vakti geçti, Dünya bir penceredir, Her gelen baktı geçti...''
Yunus Emrenin satırlarına örgü gibi ördüğü bu sözler tartışmaya kapalı elbette, ama bu da bir gerçektir ki, her gelen bu dünyadan sadece bakıb geçmiyor, doğrularıyla, gerçekleriyle, samimiyetleriyle, tüm içtenlikleriyle gelecek nesilleri aydınlatan ölmez saltanatlar armağan edibte gidiyorlar.İşte budur onları ölmez ve ebedi kılan...Düşünceleri, hisleri, bakış açıları çokca insandan daha üstün olan bu dahiler olmasaydı, yer yüzü kuraklık ve sefaletten doğan yanar bir cehennem ateşi kadar yakıcı, güneşi doğmayan ve doğmayacak bir yer yüzü kadar boğuk ve karanlıklar ebediyyetine dönüşürdü. Sonsuz ebediyyet sarayında padişah olmayı beceren bir dahiden söz açmak isterim sizlere...Nezami Gencevidir bu dahinin adı.
Çoklarının bu ismi duyduğu andan itibaren kafasında canlandırdığı ve hatta bazılarının saygı duruşuna geçtiği bu insan, insan olmaktan daha öte bir varlık olmayı becere bilmişti nihayetinde... Güneş nasıl aydınlatıyorsa yer yüzünü, yağmur nasıl can veriyorsa kuru toprak üstünde biten canlılara söz ve kelimeler de yalnız onun dilinden çıktığı zaman yer yüzüne güneş işığından daha fazla aydınlık, gök yüzünden inen su damlalarından daha fazla bolluk ve ferahlık getiriyordu. Yaratmış olduğu muhteşem ''5'' li onu tüm dünyaya tanıtmaya yetiyordur belki de ama, ben bu dahi şairin yalnız muhteşem ve tekrarolunmaz bir söz yazarı gibi hatırlanmasından daha çok onun temiz ve belki de hiç bir adem evladına verilmeyecek kadar güzel bir kalbe sahibliliyiyle hatırlanmasını ve anılmasını isterdim. Kelimeler onun dilinde öyle büyük bir silah ve öyle güçlü bir kalkandı ki, bu silah ve kalkanlar nice-nice mazlum ve yoksulların daima imdadına, azgın ve imanını yitirmiş hanedan ve padişahlarınsa korkulu rüyasına dönüşüyordu adeta...Hiç bir adem evladı belki de onun kadar kadına hassas, duyarlı ve tüm içtenliyiyle yanaşmamıştır.
Kadına bakmak günahsa gözlerini kapa kadını değil...'' gibi muazzam ve müthiş bir cümle de zaten öyle bir dahinin akıl ve düşünce varlığında kendini tezahur ettire bilirdi... Nezami Gencevi bir Türk şairidir.Tüm eserlerini farsça yazmasına rağmen, onun eserleri Türk ahlakı ve Türk bakışları ile öyle sesleşiyor ki Fars kökenli yazar ve şairler bile ''Nezaminin eserlerinden Türk kokusu geliyor'' diye belirtmekten kaçınmamışlar. Bu büyük şair, defalarca eserlerini Türkce yazmaya qayret ve çaba göstermiş fakat, malum devrin sultan ve hanedanları ''Türk dili yaraşmaz şah neslimize, Türk dili eksiklik getirir bize'' diyerek o dar
düşünceleriyle Nezami Gencevini bu sevgi ve mutluluktan mahrum bırakmışlar. Fakat ne olursa olsun, kim ne söylerse söylesin, Nezami Gencevi bir Türk şairidir. Makalemi bu dahi şairin sözleriyle bitirmekten şeref duyarım...''ŞİİRDEN UCALIK UMMA DÜNYADA, ÇÜNKÜ NEZAMİYLE KURTARDI, O DA...