Uzun Öykü - Kıyametin Dört Günü - Bölüm 15

in oyku •  6 years ago 

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14

Bölüm 15

Genel Yayın Yönetmenim Bülent Abi’yle öğlen yemeği için Levent’te Kanyon Alışveriş Merkezi’nin girişinde buluştuk. Yemek katında çoğu lokantanın yeniden hizmet vermeye başladığını görmek bizi mutlu etti.

Bülent Abi ana yemek öncesinde gelen atıştırmalıkların tadına bakarken “Bu işi fazla uzatmayacağım” dedi.

“Birdenbire bu emeklilik işi nereden çıktı?” diye sordum.

“Demir’i üniversite okumak için Amerika’ya gönderdik. Onu bu kadar özleyeceğimi hiç tahmin etmezdim. Çocukların kıymeti demek ki yuvadan uçunca anlaşılıyor.”

“Buse ne alemde?”

“Buse de yurtdışına gitmek istiyor. Biliyorsun bizim işin gecesi gündüzü yok. Bari kızımla biraz daha vakit geçireyim diyorum. İşler epey düzene girdi. Bugün ve yarın milletle vedalaşacağım. Bir terslik çıkmazsa Pazartesi son iş günüm olacak.”

“Hayırlısı olsun, güzel geçer umarım.”

“Nasıl olacak göreceğiz, sende ne var ne yok?”

“Bildiğin gibi. Gece gündüz işle meşgulüm.”

“Sadece işle geçmez bu hayat Arda. Sonra yaşlanınca pişman olursun.”

“Gönül işleri galiba bana göre değil, kadınlar ilgi ister çünkü.”

“Var mı birileri?”

“Var mı yok mu tam karar veremedim. Aslında düşünecek fırsatım da olmadı.”

“Ufoculardan bir şey çıktı mı?”

“Bulgar profesöre referans vererek Sahra çölüne düşenin uzay gemisi olduğunu söylüyorlar.”

“Sence?”

“Gidip görüşeyim diyorum adamla.”

“Havaalanları çalışmıyor ki.”

“Bizim kuadkopterin menzili yetiyor.”

“Pilot göreve başladı, yalnız gitme sakın, randevu aldın mı?”

“Mesaj gönderdim, cevap bekliyorum.”

“Haber merkezindeki toplantıdan sonra meseleyi biraz kurcaladım. Kafama yatmayan çok şey var, adam tam bir muamma.”

“Meseleyi ben de bir yere oturtamadım. Gidince göreceğiz artık.”

Profesörden ses çıkmayınca şirketin kuadkopteriyle yola çıktık ve 3 saatlik bir yolculuğun ardından malikanesinin bahçesine indik. Çevremizi anında beş kişilik bir koruma ordusu sardı. Ellerindeki silahları üzerimize doğrultmuş bir biçimde kuadkopterden inişimi izlediler. Daha önde durduğu için şefleri olduğunu düşündüğüm güvenlikçiye Prof. Yovkov’u ziyarete geldiğimi söyledim. Randevum olduğunu düşündükleri için beni malikanenin ana giriş kapısına götürdüler ve evin kahyasına teslim ettiler. Kâhya profesörün ziyaretçi beklemediğini, zaten malikanenin henüz konuk ağırlayacak halde olmadığını söyledi. Kendimi tanıttım ve profesörle acilen görüşmek istediğimi belirttim.
Kâhya profesöre danıştıktan sonra beni bekleme salonuna aldı ve profesörün meşgul olduğunu, görüşmek için iki saat kadar beklemem gerekebileceğini söyledi. İki saatlik bekleme süresinin benim için sorun olmayacağını, o arada çalışabileceğimi söyledim.

Yarım saat sonra kâhya yanıma geldi ve profesörün görüşme için hazır olduğunu söyledi. Kâhyayı izleyerek malikanenin gösterişli merdivenlerinden çıktım ve koridor boyunca uzun bir yürüyüş yaptıktan sonra profesörün çalışma odasına girdim. Prof. Yovkov kısa boylu, gözlüklü ve top sakallı bir adamdı. Gömlek ve pantolonunun ütüsüz, saçlarının dağınık olması dikkatimi çekti. Yüzünde hüzünlü, donuk bir ifade vardı.

Prof. Yovkov Bulgarca ““Bugünü tümüyle basın mensuplarına ayırmıştım, ilk gelen siz oldunuz” dedi.

Simultane çeviri yapan kulaklığım bu sözleri İngilizce’ye çevirdi. Türkçe seçeneğini tercih etmemiştim çünkü bazen hatalar olabiliyordu. Prof. Yovkov’da da aynı kulaklıktan olduğunu görünce Türkçe cevap verdim.

“Komşu ülkede olmanın avantajı herhalde. Beni kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.”

“Size nasıl yardımcı olabilirim?”

“Eğer uygun görürseniz sizinle bir söyleşi yapmak istiyorum.”

“Neyi merak ediyorsanız sorun, kendi kendinize sansür uygulamayın.”

“Dünkü açıklamanıza nasıl tepkiler aldınız? İnsanlar açıklamalarınızı ikna edici buldular mı?”

“Devletler de dahil olmak üzere kimse inanmadı. İnsanları anlayabiliyorum. Kolay kabullenilecek bir durum değil.”

“Bulgaristan’da öğretim üyesi maaşları gayet iyi galiba. Böyle bir yerde ikamet ettiğinize göre.”

“Her şey birdenbire oldu. Ailemi kaybettim, üstatlar tarafından elçi olarak seçildim ve büyük bir servete kavuştum.”

“Kaybınız konusunda bilgim yoktu, çok üzüldüm.”

“Böyle şeyler birilerinin başına geliyor. Ne yazık ki bu sefer benim başıma geldi.”

Prof. Yovkov’un ailesini kıyameti yaşadığımız gün kaybettiğini tahmin ettim. Detayları merak ediyordum ancak adamcağızın yarasını deşmemek için konuyu değiştirmeyi tercih ettim.

“Dünya dışı akıllı varlıklar 8 milyar insan arasından elçi olarak neden sizi seçti?”

“Bunun yanıtını bildiğimden emin değilim. Herhalde başkaları da olacaktır.”

“Dünya dışı akıllı varlıkları bizzat gördünüz mü?”

“Gözle görülebilir bir fiziki forma sahip değiller.”

“Sizinle ilk ne zaman irtibata geçtiler?”

“Vücuduma elektrik vererek intihar etmeye kalkıştığım sırada.”

“Ailenizin kaybettiğiniz için, değil mi?”

“Anne ve babamı küçük yaşta kaybettim. İlk eşim nadir görülen bir hastalık nedeniyle öldü. İkinci eşim ve onbeş yaşındaki oğlum da gökten düşen taşlar nedeniyle vefat etti. Haberi alınca artık yaşamak için bir nedenim kalmadığını düşündüm.”

“Sizi nasıl durdurdular, ne söylediler?”

“Vücuduma elektrik verdiğim sırada binanın elektriğini kestiler ve insanlığa hizmet etmem gerektiğini söylediler. Önce delirdiğimi, zihnimin ölüm korkusu nedeniyle bana oyun oynadığını sandım. Gök gürültüsüne benzeyen bir ses benden bilgisayar başına oturmamı istedi. Ve meslek hayatım boyunca ilgilendiğim bütün alanlarda buluşlar yapmaya başladım. Sanki birdenbire insanüstü zihinsel güçlere kavuşmuştum, çözümlerin beynimin içine coşkun bir nehir gibi aktığını hissediyordum. İki gün boyunca neredeyse aralıksız olarak yazdım ve ortaya tüm meslektaşlarımı hayretler içinde bırakan çalışmalar çıktı.”

“Bu malikaneyi akademik çalışmalarınızdan elde ettiğiniz parayla mı aldınız?”

“Hayır, üstatların kulağıma fısıldadığı bilgiler sayesinde finansal piyasalardan kazandım. Tamamı yüksek kaldıraçlı işlemlerdi.”

“Tam olarak ne gibi işlemler yaptığınızı sorabilir miyim?”

“Finans işinden pek anlamam, ancak aklımda kaldığı kadarıyla swap ve opsiyon işlemleri yaptık. Alıp sattığımız varlıklar arasında egzotik hisse senetleri, kripto paralar, uzun vadeli tahviller vardı. Hayatında banka mevduatı dışında bir finansal enstrüman kullanmamış biri için ilginç bir deneyimdi.”

“Yaptığınız işlemleri inceleyebilir miyiz?"

“Üstatlar bu konularda benden mutlak bir gizlilik talep ettiler, işlemleri paravan hesaplar üzerinden yaptık.”

“Söylediklerinize bir türlü inanasım gelmiyor, size güvenmediğim ya da anlattıklarınızı mantıksız bulduğum için değil. Dünya dışı akıllı varlık fikrini kabullenemiyorum. Üstatlar da bunu biliyor olmalılar, bize neden bir mucize göstermiyorlar?”

“Dünyaya doğrudan müdahaleyi doğru bulmuyorlar. Sadece kritik gördükleri alanlarda küçük dokunuşlar yapıyorlar.”

“Bilimsel çalışmalarınıza katkı vermeleri anlaşılır bir durum. Belki diğer alanlarda da başka bilim insanlarını destekleyeceklerdir. Neden zengin olmanıza yardım ettiler?”

“Lükse meraklı bir insan değilim. Bu binayı yoksullara yardım için oluşturacağım vakfın merkezi olarak kullanacağım.”

“Bu yardımları kendileri yapamıyorlar mı? Neden bir aracıya ihtiyaç duyuyorlar?”

“Sayılarının fazla olmadığını tahmin ediyorum. Ayrıca, fiziksel dünyayla irtibat kurmak için her durumda birilerinden yardım almaları gerekiyor.”

“Dünyada sebep oldukları yıkımı düşününce iyi niyetli olduklarından kuşku duyuyorum.”

“Gemileri aydan kalkan uzay gemilerinin saldırısına uğramış.”

“Dünyaya yaklaşmadan önce izin istemeleri gerekirdi.”

“Yerel elitlerin dışarıdan gelen üstün ırkları kabul etmemesi evrensel bir kuraldır.”

“Yine de bunca yıkıma yol açmamaları gerekirdi.”

“Keşke hiç gelmeselerdi, şu anda eşim ve oğlum hayatta olurdu. Ne yazık ki üstatların bile zamanı geri çevirme şansları yok. Dünyaya küçük bir modül yerine yıldızlararası seyahat için tasarlanmış koca bir gemiyle inmeyi onlar da tercih etmezlerdi, savaş uçaklarından korunmak için böyle bir yol izlemeye mecbur kalmışlar.”

“Acaba o bilimsel çalışmaları üstatlardan yardım almadan ortaya çıkarmış olabilir misiniz? Ayrıca belki finansal konularda daha önce fark etmediğiniz bir yeteneğiniz vardı.”

“Sanmıyorum. Üstatlar başka insanlarla da irtibata geçtiğinde kuşkular ortadan kalkacaktır. Biraz sabrederseniz varlıklarını dünyadaki herkesin kabul ettiğini göreceksiniz.”

Dönüş yolunda Prof. Yovkov’la yaptığım söyleşiyi Türkçe ve İngilizce olarak yazıya döktüm ve haber masamıza geçtim. Söyleşi dünya genelinde büyük bir ilgiyle karşılandı.

Görsel Kaynağı: https://unsplash.com/photos/Gnv6PEklyPc

Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!