Bir Ütopya Kurmak Mümkün Mü ?

in tr •  7 years ago  (edited)

Geçen gece arkadaşlarla otururken bir arkadaşım ütopya kurulamadığını, bunu uzun uzun düşündüğünü fakat sonunda hep distopik ortam ve dünyanın oluştuğunu söyledi. O geceden beri sürekli bir ütopya kurma peşindeyim. Kıstas tabi ki de tıkır tıkır işleyebiliyor olması.

İlk kurma deneyimimi o gece konuşma esnasında yaşadım. Kaos olduğunu ve dünyada yüz insanın yaşadığını varsayarak bir sabaha uyansak ne yapardık? Ütoypa kurabilmek için sayı çok önemli. Neticede çokluğun olduğu ortamda yeniden bir kaos ihtimali çok yüksek.

Uyandığınız sabahta nicelik olarak değişimin yanında sağlam bir nitel değişime de uğradığınızı düşünün. Sınırsız bir gücünüz ve olayları değiştirme kabiliyetiniz olsun. Bir nevi yeni dünyanın tanrısı sizsiniz. Ve kuracağınız, kuracağımız ütıopya nasıl işlemeli ki tekrar kendimizi bir distopyanın içinde bulmadan yaşayabilelim.

Gelgelelim sıkıntının kaynağı da burada. İnsan özü itibari ile bencil, kötü ve açgözlüdür. Elinde bulundurduğu gücü kendi çıkarları için kullanması gayet makul bir seçim. Fakat burada yine bir çıkmaz durum söz konusu. Çıkarlarımız doğrultusunda hareket ettiğimiz sürece olası bir ütopya kurulamaz.

Yüzeysel ele aldığımda, evet her şey tıkırında çalışıyor, ama birkaç kademe üste çıktığımızda, derinlemesine ele aldığımızda sıkıntılar katlanarak büyüyor.

Yarın sabah uyandığımız andan itibaren yüz kişilik bir toplulukla güne başladığımızda sonsuz sayılabilecek yiyecek ve barınma imkanına sahip olacağız. Evet, ama içgüdüsel olarak bazı değerler ve yargılarla da karşı karşıya kalacağız. Örneğin biri birine aşık olacak, biri diğerine üstünlük kurmak isteyecek, bir diğeri iki yüz değil de dört yüz yıllık yiyecek depolamak için kavga edecek… bu liste bu şekilde uzar gider.

Postmodern zamanda insanın sahip olma arzusu ve değer yargısı neticesinde bu ütopyanın kurulamayacağı kanaatindeyim. Yani biraz daha zamanı geri sarsak; 1500, 1600’lerin dünyasına gitsek. Uyandığımız kaos apartman aralarında değil de kerpiç evlerin bulunduğu bir ortaçağ ülkesinde olsa, işler nasıl ilerlerdi ? Tarım, hayvancılık için insanlar iş bölümü mü yapardı, yoksa aralarında sağlam bir mücadele mi başlardı? veya çok erzak depolayan bu avantajı kullanıp diğer insanlar üzerinde üstünlük kurmaz mıydı ?

Günümüz şartlarında veya geçmişten bir kesitte hiç fark etmez bir ütopyanın varolabileceği ihtimali artık gerçekten absürd geliyor. Israrla denesem de hep bir noktada tıkanıyorum. Genelde de bu noktanın insan kimyası ve benliğinden kaynaklandığı sonucuna varıyorum. Sanırım en başta insanı değiştirmek, en baştan yaratmak gerekiyor.

Bir arkadaşım, başka bir konu üzerine şöyle bir yorumda bulunmuştu: ”nasıl aslanın avlanması ihtiyacın yanı sıra içgüdüdür, belki de insanın içgüdüsü de yakmak, yok etmektir. Doğamızda bu vardır” demişti. Asırlar süren yaşam mücadelemiz ve içine düştüğümüz, hiç çıkamadığımız distopyanın sebebi belki de budur.

Neyse ki hala vazgeçmiş değilim. Hala bir ütopya kurulabileceğine inanıyorum, deniyorum. Sizin de denemenizi istiyorum. Sık sık siz de düşünün, “bir ütopya nasıl kurulur ?” belki hep beraber düşünürsek bir gün ütopyanın içine uyanırız.

Herkese düşünce evreninde bol şans dilerim...

resim 1 

resim 2

resim 3

Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!
Sort Order:  

Paranın tekeli bankalar olmaktan çıkarsa ve teknojiye dayalı akılcı üretim olursa"ütopya"diyebileceğimiz şey olabilir.Tabii ütopyadan kasıt ne acaba...

Paranın olduğu yerde utopyanin sağlanabileceğini düşünmüyorum hocam :)

Ütopyanın ütopya olduğuna kim karar vericek?.Ütopya yeterli olacak mı?.Ütopya 'da yaşıyınca hırslarımızdan vazgeçek miyiz? Paranın ne olduğunu anlamıyorum artık o yüzden sorunu cevaplıyamıycam :D

Hocam zaten burada tükeniyorum hep. Bir yere kadar geliyo ama sonra hep olasılıklar devreye giriyor. Öyle olunca da kurulamıyor :)

Son 20 yılda çok şey değişti bakalım gelecek kasvetli mi yoksa aydınlık mı olacak

açıkçası çok ümidim yok benim. insanın özü itibariyle kötü olduğunu düşünüyorum. hal böyle olunca da aydınlık çok iyimser bir ihtimal oluyo. ama tabi dediğin gibi ne olur bilinmez. biz iyi niyetlerimizi yine de dinç tutalım

Hemen bir tane kurayım :) İnsanlar şuur düzeylerine göre gruplaşarak kantonlar oluşturuyorlar.Kimi arzu ettiği gibi 600 lü yılların arabistanı kafasında,kimi 2600 yılının imkanlarıyla ,bilimi ve algısıyla yaşıyor.Herkes ihtiyaç düzeyine göre bir grubun içinde yer alıyor ve özerk yapılar kuruluyor.(Aralarında savaşmak,itişip kakışmak ,rekabet etmek isteyenleri avustralya gibi uzak bir kıtaya yerleştirmeli ne olur ne olmaz.) :) Mükemmel bir dünya için insanların topyekün şuurlanması lazım.Başka yolu yok ;)

Bu durumda da herkes güzel olana gitmek isteyecek. Yine fırsat eşitliği zamanla yok olacak. Ayrıca kanton içerisinde de ayrımlar yaşanacak ve kaos doğacak. Bu benim de aklıma geldi ama yine işlemesi çok zor imkansıza yakın maalesef :)

@turbot !welcome

Merhaba @embesilikat,

Steem dünyasına hoşgeldiniz. Yeni bir kullanıcı olarak bilmeniz gereken
birkaç konuyu sizin için derledik.

Kullanım
İçerik üretirken dikkat edilmesi gerekenler
Botlar

Botlarda kullanmanız üzere size 0.002 SBD yolladım. Bazı botları kullanıp yazılarınıza oy almak için bu yazıyı okuyabilirsiniz.

Ayrıca, Steemit Türkiye discord sunucusu üzerinden bize anlık olarak ulaşabilir, tr topluluğuna aktif olarak destek verebilir, merak ettiklerinizi sorabilirsiniz.

Ütopya demek osmalı develti demek islam demek arkdaşalar

"Günümüz şartlarında veya geçmişten bir kesitte hiç fark etmez bir ütopyanın varolabileceği ihtimali artık gerçekten absürd geliyor. Israrla denesem de hep bir noktada tıkanıyorum. Genelde de bu noktanın insan kimyası ve benliğinden kaynaklandığı sonucuna varıyorum. Sanırım en başta insanı değiştirmek, en baştan yaratmak gerekiyor." bu paragrafla kendi sorununa çözüm bulmuşsun resmen. Kaynağını hatırlamadığım bilgilerime göre kurgulanan tüm ütopyalarda ilk önce sistem kurgusu yapılır sonra bunun insan dediğimiz varlığa etkisi irdelenir. Etik değerleri, yaşayış biçimleri belirlenir yani insanı baştan yaratmış olursun. Tasarımda yenilikçi çözümler ararken kullanılan bir method var (ismini hatırlayamadım yarın bulmuş olurum). Sorunu ele alırken etik değerler gibi insani faktörlere takılmamak için insanı bağlamdan çıkartıyorsun yerine bir nesne koyuyorsun. Bize "saçma" gelen tonlarca çözümler dökülmeye başlıyor, sonra bu çözümlere insani faktörleri ekliyorsun ve tekrar değerlendiriyorsun. Bi' denemeni isterim ben hiç beceremiyorum bu yöntemi <3