ANATÜRK

Sinan Meydan Zübeyde Hanım’ı anlattığı bir yazısına başlık olarak Anatürk yazdığında bu çok hoşuma gitmişti. Bugün ölümünün 95 yılında ben de aynı başlığı seçiyorum. Çünkü onu daha güzel tasvir edecek başka bir sözcük herhalde yoktur.
Zübeyde Hanım Selanik yakınlarındaki Langaza kasabasında 1857 yılında doğmuştur. Konyarlar olarakta bilinen Konya Yörükleri’ndendir. Göçtükleri bölge bugün Karaman ili olarak tahmin edilmektedir. İskan politikalarıyla Balkanlar’a yerleştirilen Türkmenlerdendir. Resmi kayıtlarda ‘Evlad-ı Fatihan’ olarak geçmektedir. Okuma yazma bildiği için kendisine Zübeyde Molla denmektedir.Gümrük Muhafaza Teşkilatı’nda çalışan Ali Rıza Efendi ile 1871 yılında evlenmiştir. Zübeyde Hanım ve Ali Rıza Efendi’nin Mustafa Kemal’den daha büyük 3 çocukları Fatma, Ömer ve Ahmet, 1889’da doğan Naciye isimli çocukları ufak yaşlarda farklı hastalıklardan vefat etmiştir.
Zübeyde Hanım’ın hayatı türlü zorluklarla geçmiştir. Çocuklarını ve eşini kaybetmenin acısını tüm dikkatini ‘Sarı Paşam’ diyerek sevdiği Mustafa Kemal’e ve kızı Makbule’ye vererek gidermektedir. Balkan Savaşı sonrasında Osmanlı hakimiyetinden çıkan Selanik’ten İstanbul’a kızı ile birlikte göç etmek zorundan kalmıştır. Derin anılar besledikleri Selanik’i bırakmak bir hayli zor gelmiştir. Mustafa Kemal’de askeri bir görevle ayrılırken Selanik’i son görüşünde ‘Ah Selanik seni bir daha Türk olarak görebilecek miyim’ demiştir. Maalesef ki öngörüsünde haklı çıkmıştır ve Selanik Osmanlı hakimiyetinden alınmıştır.
İstanbul’da Beşiktaş Akaretler’de bir eve yerleşen Zübeyde Hanım ve kızı Makbule burada istibdadın baskılarına maruz kaldılar. Sık sık evleri arama bahanesiyle alt üst edildi. Bu baskı İstanbul’un işgali döneminde de devam etmiş ve yabancı temsilcilikler de aynı bahaneleri kullanarak Zübeyde Hanım’ı sık sık rahatsız etmişlerdir.
Cevat Abbas Gürer’in aktardığı şekilde Kurtuluş Savaşının ardından Ankara’ya gelen Zübeyde Hanım oğlunun elini öpmek için davranır ve Atatürk cevaben ‘Ne yapıyorsun anne’ diyerek elini öpemeyeceğini ima eder. Zübeyde Hanım sakin ve ciddi bir tavırla: “Ben senin ananım, sen benim elimi öpmekle bana olan vazifeni yapıyorsun, fakat sen vatanı, milleti kurtaran bir devlet reisisin. Ben de bu aziz milletin bir ferdiyim ve onun tebaasıyım. Elini öpebilirim.” demiştir.
Sinan Meyda’a kulak verelim: “Zübeyde Ana’nın doğurup yetiştirdiği evlat bu milleti kurtardı, bu ülkeyi kurdu. Zübeyda Ana hepimizin anasıdır. Zübeyde Ana’ya kin kusan kirli ağızları kapatmak Cumhuriyet Savcıları’nın görevidir.”

Son olarak annesinin mezarı başında konuşan Mustafa Kemal Atatürk’e kulak verelim:
"Zavallı validem bütün millet için mefkûre olan İzmir’in mukaddes topraklarına vücudunu vermiş bulunuyor. Arkadaşlar, ölüm yaratılışın en tabii bir kanunudur. Fakat böyle olmakla beraber bazen ne hazin tecelliler arz eder. Burada yatan validem, zulmün, cebrin bütün milleti felaket uçurumuna götüren keyfi bir idarenin kurbanı olmuştur. Bunu izah etmek için müsaade buyurursanız ıstıraplı hayatının bariz birkaç noktasını arz edeyim.
Abdülhamit devrinde idi. 320 (1905) tarihinde mektepten henüz Erkan-ı Harp yüzbaşısı olarak çıkmıştım. Hayata ilk adımı atıyordum. Fakat bu adım hayata değil, zindana tesadüf etti.
Hakikaten bir gün beni aldılar ve müstebit (despot) idarenin zindanlarına koydular. Orada aylarca kaldım. Validem bundan ancak hapishaneden çıktıktan sonra haberdar olabildi ve derhal beni görmeye koştu. İstanbul’a geldi. Fakat orada kendisiyle ancak üç-beş gün görüşmek nasip oldu. Çünkü tekrar müstebit (despot) idarenin hafiyeleri, casusları, cellatları ikametgahımızı sarmış ve beni alıp götürmüşlerdi. Validem ağlayarak arkamdan takip ediyordu. Beni sürgün yerime götürecek olan vapura bindirirlerken benimle görüşmekten men edilmiş olan validem, gözyaşlarıyla Sirkeci rıhtımında elemler ve kederler içinde terk edilmiş bulunuyordu. Sürgün yerinde geçirdiğim mücadeleler onun hayatını ıstıraplar ve gözyaşları içinde geçirtmiştir.
Bir başka nokta daha: Mütareke zamanında Anadolu’ya geçtiğim vakit, validemi mustarip bir halde İstanbul’da terke mecbur olmuştum. Yanımda kendisinin refakatime verdiği bir adamım vardı. Bunu Erzurum’dan İstanbul’a gönderdiğim zaman validem, bu adamın yalnız olarak geldiğinden haberdar olduğu dakikada, benim hakkımda halife ve padişah tarafından verilmiş olan idam kararının infaz edildiğini zanneylemiş ve bu zan kendisini felce uğratmıştı. Ondan sonra bütün mücadele seneleri onun hayatını elem, ıstırap içinde geçirtmişti. Padişah ve hükümetinin ve bütün düşmanların daima baskı ve işkencesi altında kalmıştı. İkametgahı bin türlü sebep ve vesilelerle basılır ve aranır, kendisi rahatsız edilirdi. Validem üç buçuk senelik bütün gece ve gündüzlerini gözyaşları içinde geçirdi. Bu gözyaşları ona gözlerini kaybettirdi.
Validemin kaybından şüphesiz çok üzgünüm. Fakat bu üzüntümü gideren ve beni teselli eden bir husus vardır ki, o da anamız vatanı mahv ve haraplığa götüren idarenin artık bir daha dönmemek üzere yokluk mezarına götürülmüş olduğunu görmektir. Validem bu toprağın altında, fakat milli hakimiyet ilelebet payidar olsun. Beni teselli eden en büyük kuvvet budur. Evet, milli hakimiyet ilelebet devam edecektir. Validemin ruhuna ve bütün ecdat ruhuna ahdetmiş olduğum vicdan yeminimi tekrar edeyim. Validemin kabri önünde ve Allah’ın huzurunda yemin ediyorum, bu kadar kan dökerek milletin elde ettiği ve sağlamlaştırdığı hakimiyetin muhafazası ve müdafaası için icap ederse validemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Milli hakimiyet uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.”


Kaynakça:
1
3-Atatürk'ün Bütün Eserleri- Kaynak Yayınları
This post has received a 0.63 % upvote from @drotto thanks to: @banjo.
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
This post has received a 6.17 % upvote from @sleeplesswhale thanks to: @emirfirlar.
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit