Sevinç doluydu Mehmet, mas mavi gözlerini tavana dikmiş düşünceleriyle umuda bakıyordu. Sonra gözlerini karşı masanın üzerinde duran bakır renkli eski bir vazoya çevirdi. Düşünceleri ise meçhuldü. Kısa bir süre heykelleşmişcesine duraksadıktan sonra ağır adımlarla odanın ortasında duran bu masaya yöneldi. Masanın yanındaki bacakları metalden olan plastik sandalyeyi kendine doğru çekip masanın üzerinde duran vazoyu selamdıktan sonra sakin bir tavırla oturdu. Ellerindeki anahtarları masanın sağ tarafına hemen elinin altına bıraktı. Gözleriyle gülümsedi ve ardından mavi gözlerini kapattı. Bir süre gözleri kapalı bir halde düşler ülkesinin birinde bir peri kızını düşündüğü çok rahat belli oluyordu. Adam Mehmet masaya sevincini koydu. Keskinleşti gözleri, Belki çocukluğu gelmişti aklına. Arkadaşlarıyla mahallede oynadığı oyunlar. Annesinin hazırladığı o beslenme çantası, sütü yumurtası, babasının karne hediyesi olarak aldığı bisikleti, çocukluğundaki mutlu baharları... Aklından acaba ne geçiriyordu?
Mavi gözleri sol yana kaydı. Kimler gelmişti hayatına, sonra neden çıkmışlardı? Sevilmeyi gerçekten hak edenler? Şimdi neredeler? Bunları hesaba katmak şimdi ne derece gerekliydi? Gözlerinin masanın hemen yanından duran pencereden gökyüzüne çevirdi. Uzun uzun, sonsuz bir arzuyla gökyüzüne baktı. Uçsuz bucaksız evrenden sanki içine sadece hüzün aktı. Kocaman evren ve tek başına bir Mehmet... Düşündü uzun uzun. Uçsuz bucaksız sevdası geldi aklına ve bu uçsuz bucaksız alemdeki yalnızlığı. Kalktı yerinden. Bir bira açtı. Sol elindeki bardağı kırk derece bir eğimle sağ elindeki şişeye yaklaştırdı. Yavaş yavaş birayı sol elinde tuttuğu bardağa köpürtmeden boşalttı. Şerefe dedi içinde bir bardaklık daha bira kalan yarım Efes şişesine birasını yudumlarken. Şimdi ne yapacaktı? Ömrünün geri kalanı da böyle mi geçecekti? Geride bıraktığı, aç tok geçirdiği günleri bir kenara mı bırakacaktı? Yeni bir hayata mı başlayacaktı? Şimdi bu Mehmet ne yapacaktı?
Adamla masayla sabahladı o gece. Tüm içinden geçenleri anlattı masaya. Masa da masaymış ha bana mısın demedi?
görsel kaynağı: http://www.cihangirlife.com/soguk-bir-bira-herzaman-hayat-asisidir/
Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kaseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu.
Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.
Edip CANSEVER