"Bitcoin: Bir Paradigma Değişimi"-(Diyanet'in fetvasına BİR KATKI)

in tr •  7 years ago  (edited)

Merhaba Steemit TR Sakinleri;

 Bildiğiniz üzere bitcoin hakkında Diyanet İşleri Başkanlığı bir fetva yayınladı. Birkaç arkadaşımız da bu konuda post yayınladılar. @fakire1sadaka’nın postuna yapılan tartışmaları görünce meselenin hem diyanet açısından hem de ilgili yazıya yorum yapan arkadaşlar açısından farklı değerlendirildiğini gördüm. Konu hayli ilgimi çekti ve "reply" sınırlarını aşacağı için "post" olarak paylaşmak istedim.  


 Öncelikle Diyanet İşleri Başkanlığı dini bir otorite değildir. (Ben de öyle) Dini ve dindarları kontrol altına almak için kurulmuş ve iktidarların gölgesi altında varolmaya çalışmış özerkliği olmayan bir kurumdur(link). Bu nedenlerle kötü olan itibarı ve vizyonu, son dönem başkanlar vesilesiyle ciddi anlamda değişmiş, dini konularda halkın güvendiği, itibar ettiği bir alimler kurulu haline gelmiştir. Ancak eksikler, yanlışlar her bireyde olduğu gibi bu kurumun çalışanları için de geçerlidir. 

     Bir alimin verdiği fetva, dayanaklarının sağlam olması ve kişinin kalbine yattığı ölçüde bağlayıcıdır. Daha sağlam dayanakları olan bir başka ikna edici "hakikate daha yakın" fetva, kişi tarafından tercih edilebilir.

  

     Bunu belirttikten sonra Diyanet'in fetvasının dayanağının "denetim, devletin zarara uğraması (vergi kaçırma vs.) ve doğacak hukuki problemler karşısında adaletin tesis edilmesinin mümkün olmaması" gibi bitcoinin asıl değil tali sonuçları göz önüne alınarak verildiğini düşünüyorum. Çünkü shiftdelete.net sitesinde canlı bağlantı gerçekleştirilerek bu fetva sorulmuş ve muhatap "eğer devlet gerekli altyapı ve düzenlemeleri yapar ve kendi açısından sorun yok derse biz fetvamızı güncelleriz" demiştir. Demek ki mesele "bitcoinin meşruiyetine" dayanmakta. 

      Bitcoin’i para olarak değil de bir ürün olarak görmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum.  Altın, nasıl ki evrensel, herkes tarafından kabul edilen bir değere sahip ise bitoin de insanların güvene dayalı olarak değer atfettiği ve gün geçtikçe hemfikir olan bireylerin arttığı bir "değer transfer aracı”dır. Değerin dijital karşılığı da diyebiliriz.


 Para, ise bir mal veya hizmetin karşılığında, itibari olarak (bu şimdiye kadar devlet otoritesi oldu) değer atfedilen bir araçtır. Devlet otoritesi olmadığında kağıt parçasından bir farklı kalmaz. Ancak bitcoin ve blockchain teknolojisi, yeni tanıştığımız ve deneysel olarak kullandığımız bir gelişme. Dijital olarak tüm transactionların herkes tarafından görülebildiği, SHA-256  kriptolama ile hacklenmesinin mümkün olmadığı ve ayrıca kayda değer CPU GÜCÜ ile üretilebilen(maliyeti olan) birşey.  Ve biz böyle birşeyle ilk defa karşılaşıyoruz. Geleneksel paranın gerektirdiği merkezi otorite fikri onun güvenli ve geçerli olmasını sağlıyordu.  Ancak blockchain sisteminde bunlara gerek kalmıyor.  


        Bu çerçevede Diyanet’in kripto paraya bakışı ilk başta hepimizin yaptığı gibi geleneksel para ile mukayese etmesinden kaynaklanıyor. Ve “güvenlik kaygıları” ön plana çıkıyor. Halbuki blockchain, bu konuda bir paradigma değişimi yarattı bana göre. Bir kıymetli varlığın evrensel olarak değerini koruyabilmesi için bir güce(bu devlet idi) dayanması fikrini gereksiz kıldı. Örneğin nüfus, tapu kayıtları, noterlik sistemi gibi ihtiyaçlar büyük ihtimalle blockchain sistemi ile evrim geçirecek. Ethereum projesi bunun ilk örneğini teşkil ediyor. Dolayısıyla Diyaneti suçlamak biraz haksızlık olur.  Ayrıca 2013 yılında SPK’nın bitcoin hakkındaki raporunda;

  "Ülkemizin de, tüm dünya devletleriyle birlikte, Bitcoin'i olumlu bir endişelilikle izlemesinin uygun olacağı düşünülmektedir. Tüm riskleri değerlendirilerek, teşvik edici düzenlemeler yapılırsa, Bitcoin pazarından gelir elde etmemiz de mümkün olabilir ."

denilerek kısmen de olsa pozitif olarak değerlendirilmektedir.

     

      

       Asıl konumuza dönersek bitcoin i para gibi değil bir ürün olarak görebiliriz. Dünyanın bir ucundan bir ucuna değer transferi yapan bir ürün. Bu bağlamda blockcahin teknolojisi bitcoini güvenli kılıyor. Ancak işlemlerin geri alınamaması, ticari işlerde sorun yaratacaktır. Gündelik hayatta bitcoin ile aldığınız bir malı iade etmek istediğinizde yapılan işlem geri alınamaz. Bu durum alıcıyı mağdur eder. Böyle bir ticaret de helal olmaz. Çünkü alıcı ve satıcının karşılıklı rızası ile, kişinin ne aldığını ayrıntılı olarak bildiği, aldatılmadığı bir alışveriştir helal olan(link). Bu da Diyanet’in fetvası için geçerli bir dayanaktır. Ancak gelecekte, kripto paralar ile ticarette mutlaka birtakım düzenlemeler olacaktır. İade ve iptal işlemleri için “reverse transaction” gibi çözümler üretilebilir. Alıcı ve satıcının mağduriyetinin giderilebilmesi ticaret için çok önemli bir şey. Çünkü kimse haksızlığa uğradığında muhatap bulamayacağı bir sistemde ticaret yapmak istemez. 


     Sonuç olarak; para konusunda bir perspektif değişikliği  yaşıyoruz ve belki de ilerde bu kavram yeniden tanımlanacak ve daha sağlıklı ve net değerlendirmeler yapılacaktır diye düşünüyorum. Henüz bir dönemin kıyısındayız ve ayaklarımızı suya değdirdik. O nedenle eksik ve hatalı bakış açılarını makul karşılamalı önyargılarla değil hoşgörü ile yaklaşmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. 


Kaynak: 1-2-3-4-5             

                                                     @hayirhah

Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!
Sort Order:  

Emeğinize sağlık. Güzel bir yazı olmuş.

Teşekkür ederim. Bu konuda böyle düşünüyorum. Eleştirilere açığım.

Zaten okuyup araştırmadan yargı dağıtmak devletimizin yaptığı en iyi şey , umarım ki gelecek para birimlerini erken incelemeye alıp gerekli düzenlemeler yapıp ülkeye faydali işler yapılır .

Kafaların durulması için zaman gerekiyor. İlk defa böyle birşeyle karşılaşılıyor. Temenninize aynen katılıyorum.

This post has received a 0.45 % upvote from @drotto thanks to: @banjo.

Genç bir youtuber, stress çarkı challenge videosunun ardından, Bitcoin Caiz mi videosu çekerse, söylediklerini hoş görü ile karşılayabilirim.

Ama sözüm ona FETVA makamı olmaya öykünen birilerinin, SHA256 nedir, block zinciri neymiş araştırmadan Caiz değildir demesi, Üzüm suyu ne olacak ki.. demesi kadar komiktir.

Ayrıca "Şimdilik" diye bir fetva, göz-yaşartıcı-kahkaha-komiktir :) Devletin yasalarında labratuarda üretilmiş bir canlı için de tanım yok, onlara zulmetmek, yasa çıkana kadar, şimdilik caiz mi yani?

Üstelik, bu bakış açısı, "Devlet/hükümet/baş(ba)kan tamam derse, biz de caiz deriz" demektir. Ki şeyhülislamın padişahın sözünü, ayetlerin önüne geçirerek yaptığı gibi bir şirktir.

İmam Azam Ebu Hanife'nin yıllar sonra kendi fetvasını değiştirip talebesinin fetvasına uyduğu vakidir. "Kim ki benden daha sağlam delillere ulaşırsa onunla amel etsin." sözü de ona aittir. Helali haramı devlet belirlemiyor. Faize helal diyen yok mesela. Ama "devleti zarara uğratmak" herhalde helal değildir. Önemli olan bağlam ve dayanaktır. Onların dayandığı nokta para denilen kağıt parçasının değerini devlet otoritesinden alması. Doların arkasında abd olmasa kimse onu değerli görmez. Bağlama göre konuşmak lazım.

Congratulations @hayirhah! You have completed some achievement on Steemit and have been rewarded with new badge(s) :

Award for the number of upvotes received

Click on any badge to view your own Board of Honor on SteemitBoard.
For more information about SteemitBoard, click here

If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word STOP

By upvoting this notification, you can help all Steemit users. Learn how here!

Eline sağlık @hayirhah

Gayet net, güzel ve linklerle desteklenmiş, daha ayrıntılı nasıl anlatılabilir ki diyebileceğimiz tarzda bir açıklama olmuş.
Eline, yüreğine, kalemine sağlık.
Allah razı olsun.

Bu yazdıklarınla alakalı eleştiri alabilirsin ve seni ciddi manada baskı altına almaya da çalışabilirler. Ancak bunlar hiçbir zaman için doğru bildiklerini söylemene engel olmasın. Bulunduğumuz platforma ben hep bu konuda şüpheyle yaklaştım ama kesinlikle haram diyemedim, aynı şekilde kesinlikle helaldir diyemediğim gibi.

Hayatlarında 50 kuruş dahi olsa kimseye faydası olmayan insanların, bir yoksula yardım yapıldığını gördükleri zaman seni de engellemeye, kafanı karıştırmaya ve fitne çıkarmaya çalışmaları gibi birşey. (En çok kullandıkları cümle "Bunlar dilenciliği meslek haline getirmiş, senden benden zenginler" gibi söylemler)

Tüm müslümanlar için farz olan bir namazın, vakti geçerken rahatsız olmayan, keyfinden ödün vermeyen, bu konuda ciddi manada huzursuzluk duymayanların, yani özde değil, sözde müslümanların bizleri hassasiyetimizden dolayı yargılamalarına izin vermemeliyiz.

Unutmamalıyız ki, bu dünya bir imtihan dünyasıdır. Amaç Allah rızasına kavuşmak olduğu için, bilmediğimiz ve yeni öğrendiğimiz her şeye şüpheyle yaklaşmak zorundayız. Taki kafamızdaki şüphe ortadan kalkana kadar.

Tekrar teşekkürler

Desteğin için teşekkür ederim. Ben konu hakkında görüşümü söyledim. Yanılabilirim eleştirilere de açıyım. Bu meseleyi ciddiye alan ve başta ikilemde kalan biri olarak meseleye farklı bir bakış getirmek istedim. Bir fikir saçma bile olsa beyan edilmeye layıktır. Fikri dayanaklarından silkelemek yerine çıktığı ağza bakarak bağlamını anlamadan eleştirmeyi de doğru bulmuyorum. Diyanet de hata yapabilir. Bizler de öyle. Ancak bir düşünce tartışma ortamı bulamazsa nasıl gelişebilir. Bu konuda diyanet eski fetvalardan birşey bulamaz. Mecburen akıl yürütecek. Elbette hem teknik hem de bu kadar yeni bir konuda bir ilahiyatçının yaklaşımı eksik olacaktır. Etraflı değerlendirilildikçe mantalite ve yaklaşım oturacaktır. İmam Azam bile bazı fetvalarını ilerleyen dönemlerde değiştirmiştir. Çünkü delil ve dayanağı güçlü olan hakikate yakın olandır.

Eyvallah.

@hayirhah öncelikle yazmış oldığunuz bu postan dolayı teşekkür ederim. gerçekten güzel ve bilgilendirici olmuş.

Teşekkür ederim.

Merhaba güzel yazı olmuş fakat şu şekilde yazılan tırnak içindeki yer için bir yorumum var. Biz laik bir devletiz yani devlet işlerimizle din işlerimiz farklı tutulmalıdır.

'' Bunu belirttikten sonra Diyanet'in fetvasının dayanağının "denetim, devletin zarara uğraması (vergi kaçırma vs.) ve doğacak hukuki problemler karşısında adaletin tesis edilmesinin mümkün olmaması''

Devletten vergi kaçırmak meşru değildir. Ticarette alıcıya veya satıcıya haksızlık yapmak da meşru değildir İslam'da. Bunun laiklikle çelişkisini anlamadım. Devlet zaten seküler kurallarla işliyor.