Türkiye’nin en büyük metropollerinden birisi olan İstanbul geçen haftalarda sel tehlikesi atlattı. Arabaların sular altında kaldığı, evlerin temeline kadar suların çekildiği, metro istasyonlarına kadar giren ve hayatın her alanında ciddi sorunlara yol açan sel, önlem alınamadığında bu ve bundan daha büyük ölçekte sorunlara yol açabilmektedir.Doğa olayları olağanüstü durumlar içerdiği için alınacak önlemler günlük ya da senelik değil on yılları aşması gereken planlı bir müdahalenin sonucu olmalıdır. Her coğrafyanın kendisine göre birçok doğa olayına avantajlı ya da dezavantajlı durumları vardır. Fakat devletler bu bahanelere sığınmadan doğru planlamalar ile bu durumların toplumsal yaşama müdahale etmemesi için politikalar üretmelidir.
Seli oluşturan temel faktörler doğru irdelenmelidir. Son 100 yılda dünyadaki bütün şehirlerin orantısız büyümesi sanayileşmeyle birlikte şehirlerin çarpıklaşması kontrol edilemez bir durum oluşturmuştur. Bu endüstriyel büyüme hızı gelişirken göçler artmaktadır. Göçlerin artmasıyla oluşacak çarpık kentleşmeye bir plan yapılmaması şehirleşmenin eksik kalması sele neden olan temel faktörlerdir. Bununla birlikte ortaya çıkan yoksulluk sebebiyle dere ve dere yataklarının yakın kısımlarına ev yapmak zorunda kalan yoksul kesimler, selin oluşumuna adeta davetiye çıkarmaktadır.
Yüksek yağmurla birlikte oluşan sel dünyada ve ülkemizde halen ciddi problemlere yol açmaktadır. Tarıma dayalı toplumlarda ya da ekonomik gelişiminin ciddi bir kısmını tarımdan karşılayan ülkelerde ekim alanlarının büyük zarar görmesi hasatların toplanamaması ve çürümesine yol açar, evlere ve arabalara da ciddi zararlar verebilir. Bunula birlikte sel durumunda halen birçok ülkede boğularak ölen insan sayısı azımsanamayacak seviyededir. Kısacası bu felaket önüne geçilmediğinde her sene hem ekonomik olarak hem de can kaybı olarak ciddi bir yıkıntı yaratabilir.
Yağmur ve su dünyanın oluşumundan beri vardır ve olmaya devam edecektir. Böyle felaketlerin yaşanmaması için yağmur halinde taşması olası olan akarsu ve derelerin çevresinin ağaçlandırılması, yerleşime kesinlikle kapatılması gerekir. Bunların oluşturulamadığı durumlarda bu kesimler setlerle kapatılmalı, olası bir taşma durumunda dere yatağının kendi içinde deviniminin sağlanması gerekmektedir. Ayrıca teknolojik gelişmeler ilerlemişken meteorolojinin ülkede gelişmesine imkanlar sağlanmalı ve bence bu alandan gelecek tedbirler ve uyarılar dikkatle dinlenmelidir.