Türkiye’de tatil kavramı 1960’lardan itibaren ciddi bir ivme kazanmış ve önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bir süre önce sadece yüksek sosyal sınıfa sahip olan insanlar tatil yaparken, yakın zamanlarda bunun sadece ekonomik değil, kültürel ve vizyon boyutunun olduğu da yavaş yavaş ortaya çıkmış, birçok farklı ekonomik temelden insanlar artık tatile gitmeye başlamıştır. Zorlu bir çalışma yaşamının ertesinde bir kafa dinleme olarak görülen tatil, son zamanlarda ise anlamını aşmış, yeniden yorumlanmakta.
Büyük metropollerde hayatlarını sürdüren insanlar, şehrin baskın ve kasvetli havasından kendini ayırmak istediğinde direkt olarak aklına oteller ve büyük tatil köyleri geliyordu. Fakat şu bir gerçek ki, Türkiye’nin doğal güzelliği, basit aquaparklar ve otellerle açıklanabilecek cinsten değil. Buralarda ciddi paralarla yapılacak olan tatillerin kısa sürelerinden ziyade tatil kavramı yeni bir alternatif ortaya çıkarmıştır; kamp tatilleri.
Kamp tatilleri, genellikle çadır eşliğinde oldukça minimal anlayışla yapılan tatillerdir. Antalya, Balıkesir, İzmir, Yalova, Edirne, Muğla, Aydın gibi turistik ve coğrafi özellikleriyle ön plana çıkan yerlerinde ciddi bir kamp tatili talebi oluşmuştur.
İnsanlar bahar ve yaz aylarıyla beraber evli ya da bekar farketmeden, çadırlarını alıp burada sakin koylarda istedikleri kadar kalıp dingin, sakin ve şehirden uzak güzel vakit geçirmeye başladılar. Birçok insan ulaşım olarak otostop yöntemini kullanıyor, ulaşım ücretinden de kaçınmış oluyor. Hatta bu kamp alanlarında artık büyük çaplı bir gelişim var. Kamp alanlarında prizler, tuvaletler, lavabolar, hatta internet gibi birçok şeye erişmek mümkün. Hem şehir hayatından kaçıp, hem de günlük rutinlerden kopmamak için birçok imkan seferber edilmiş durumda.
Büyük ve gösterişli, kasıntı ve boğuk bir havası olan büyük oteller yerine insanlar doğayla, ormanla, plajla iç içe olmaktan büyük bir keyif almaya başladı ve bunun sonucunda tatil planları kamp alanlarına kaydı. Her şey çok güzel gitse de kamp alanlarının fazla pislenmesi, insanların öğrenmesi gereken şeylerden birisi. Bu kültürün de tıpkı otel kültürü gibi, yavaş yavaş oturacağını düşünüyorum.