HİTLER HÜKÜMDARLIĞI #11 ''VERSAILLES'DAN ViYANA'YA''

in tr •  6 years ago 

Herkese merhaba arkadaşlar 'HİTLER HÜKÜMDARLIĞI' serimin bugün sizlere on birinci bölümünü yazacağım. Umarım keyifli bir okuma yaşarsınız.


İsterseniz hemen kaldığımız yerden devam edelim :)



VERSAILLES'DAN ViYANA'YA

Etnisite mücadelesi barış örtüsü altında savaşın baş­ka araçlarla devamından başka bir şey değildir. Gaz, el bombalan ve makineli tüfeklerle verilen bir savaş değil evler, çiftlikler, okullar ve çocuklann ruhları üzerine bir savaş...

'Theodor Oberlander'

1918 yılı Almanların Doğu Avrupa'da muzaffer bir yeni düzen kurma girişimiyle başladıysa da, onları tam bir çöküşle karşı karşıya bırakarak sona erdi. Habsburg İmparatorluğu neredeyse bir gecede dağıldı, imparator Karl İsviçre'ye kaçtı ve birkaç yıl sonra Madeira'da öldü. Almanya'da monarşi kaldırıldı ve kayzer sürgüne gitti. Bu arada Britanya ve Fransa'nın çı­karları, bir diplomatın sözleriyle, "milliyet ilkesiyle tam olarak örtüştü.

1919'da Londra ve Paris'in yakın müttefiki olan hükümetlerce yönetilen Doğu Avrupa tampon devletlerinden bir cordon sanitaire oluşturdular. Almanları savaşı başlatmakla suçlayan Britanya ve Fransa, onları tazminat ödemeye mecbur bıraktı ve büyük toprak kayıplarıyla cezalandırdı. Habsburg ya da Prusya tebaası olarak yetişen pek çok Alman kendini ilk kez Çekler, Polonyalılar, Estonyalılar ve Letonyalıların yönetimi altında buldu.

Savaş henüz sona ermemişken, bir İngiliz diplomat kendi kendine şu soruyu soruyordu: Almanlar ulusların kendi kaderlerini tayin etme sloganını ciddiye alırlarsa ne olur? Bu durumda barış, özellikle Habsburg monarşisinin parçalanması halinde, daha büyük bir Alman Reich'ına yol açmaz mı? Ekim 1918'de bu oldu.


İmparatorluk can çekişirken Avusturya ve Macaristan'daki Alman bölgelerinin savaş öncesi temsilcileri Viyana'da toplanarak, Almanya-Avusturya için bir Geçici Ulusal Meclis kurduklarını ilan ettiler: Avusturyalı Almanlar Almanya ile birleşmek istiyor ve beklemek için hiçbir sebep görmüyorlardı.

Kısa süre sonra bir anayasa taslağını onayladılar. Taslakta "Almanya-Avusturya, Alman Cumhuriyeti'nin ayrılmaz bir parçasıdır" görüşü kesin bir dille belirtiliyordu. Böylece Büyük Almanya'nın daha büyük önem taşımasına neden olan, Merkezi Güçler'in zaferi değil yenilgisi oldu.

Avusturyalı Sosyal Demokratlar, Cumhuriyetçi Almanya'ya katılmak istiyor, çünkü onu Habsburg monarşisinin yükünü geri dönmemek üzere atmanın güvenli bir aracı olarak görü­yorlardı. Daha birkaç ay önce imparatorluğu, "insanlığın gelecekteki ulusal düzenine ilişkin bir deneyim" olarak Wilsoncu ulus devletlere bir tür alternatif oluşturacak bir milliyetler devletine dönüştürmeyi tasarlıyorlardı.

Fakat bu fırsat kaç­mış ve yenilgi seçenekleri azalmıştı. Kayzerin tahtını bırakmak zorunda kalması onları heyecanlandırmıştı. Anschluss'un [Avusturya ile birleşmenin) , büyükbabalarına 1848'de bir an için görünen Büyük Alman Cumhuriyeti'ni kurmalarını sağlayacağına inanıyorlardı.

Küçük bir bağımsız Avusturya'nın gelişebileceğini pek az kişi tahayyül edebiliyordu. Almanya'nın parçası olmak sadece refah güvencesi sağlamayacak, aynı zamanda yeni şansölye Karl Renner'in belirttiği gibi şunu gösterecekti: "Bizler ortak bir kaderi paylaşan bir topluluğuz. Sosyalist Qtto Bauer' e göre, Avusturya ile Almanya'nın birleşmesi, "yarının Almanya'sının demokratik bir Almanyanın yaratılmasına yardımcı olacaktı.


Bauer yeni anayasanın ilanından sonra Berlin' e gönderdiği bir telgrafta ülkenin, 52 yıl önce ayrıldığı diğer Germen kökenli uluslarla yeniden birleşme iradesini ifade ettiğini kaydetti. Böylelikle, 1866'da Prusya'nın Avusturya'yı yenilgiye uğratmasıyla açılan tarihsel yaraların nihayet kapanacağını öne sürüyordu.

Anschluss Habsburg çöküşünün yarattığı şokun orta yerinde- sadece solun sloganı değildi: Savaş döneminde Almanya ile "yeni bir siyasal, ulusal ve iktisadi toplumsal ilişkiler düzeni" için sağda da çağrılar olmuştu. Ancak sol gerçekten de itici güç durumundaydı.

Şubat 1919'da yeni Avusturya meclisi için yapılan seçimlerde ayların sadece % 18'ini sağ, %41'iniyse Sosyal Demokratlar aldı. Ne var ki. Bütün Avusturyalılar birleşme fikrinden hoşnut değildi, çoğunluğu Prusya hakimiyetinden ve Kilise'nin nüfuzunun azalmasından korkanlardan olmak üzere Katalik Hıristiyan Sosyaller de büyük bir oranda üçte birden daha fazla oy toplamıştı.

Paris'te Alman birleşmesine Katolik Avusturya'dan çok daha büyük bir engel vardı. En önemlisi, İtilaf Güçleri 4 yıl boyunca Almanya'nın genişlemesine nezaret etmek amacıyla savaşmamışlardı. Weimar, Anschluss çözümünü resmen kabul ederken. Alman diplomatları yurtdışından gelecek olası tepkiler konusunda bir hayli kaygılıydı. Haklı bir nedenleri vardı: Versailles Antiaşması Haziran 1919'da kabul edildiğinde, ısrarla bağımsız bir Avusturya'nın kurulması isteniyordu.

Bunu izleyen iki aydan kısa bir süre içinde galipler Güney Tirol'ü İtalya'ya, Striya ve Karintya'yı Sırplann, Hırvatların ve Slovenlerin yeni krallığına verirlerken, Bohemya Almanları kendilerini yeni kurulan Çekoslovakya devletinin içinde bulmuşlardı. Bu yeterince kötü değilmiş gibi, birleşme çabalan özel olarak engellenmişti: Avusturya'nın bağımsızlığı Milletler Cemiyeti Konseyi onaylamadıkça değişmez.


Avusturya liderlerinin Avrupa'daki yeni Wilsoncu düzenin temelini oluşturan kendi kaderini tayin ilkesiyle belirgin çelişkiye işaret etmeleri fayda sağlamadı. Viyana'daki Ulusal Meclis protestolar arasında Antlaşma'yı onayladı ve Ekim 1919'da devletin "Alman Avusturya" olan adı "Avusturya Cumhuriyeti" olarak değiştirildi.

Bağımsızlığa verilen destek zamanla arttı. Fakat Anschluss 1920'ler boyunca Avusturyalı siyasetçiler için bir düstur olmaya devam etti ve Versailles'a duyulan yaygın öfke, bir zamanlar geniş bir imparatorluğun çekirdeği olan yapı emperyal çöküşün yoksullaştırıcı sonuçlarıyla başa çıkmaya çalıştıkça içten içe kaynamaya başladı.

Özel ortamlarda, Cumhuriyet'in şansölyesi Ignaz Seipel gibi zeki Katolik siyaset adamları bile genellikle bunu savunuyordu. 1928'de bir muhabire, "Avusturya şimdiki haliyle asla kendine yeterli bir varoluşa sahip olmamıştır," diye yazdı Seipel. "Bütün tarihleri ve yaşam biçimleriyle tutarlı olan Avusturyalılar büyük devlet halkıdırlar. Ancak Versailles yürürlükte kaldığı sürece, Anschluss diplomatik ve askeri bakımdan imkansız olmaya devam etti.

Arkadaşlar seri çok uzun olduğu için burada kesmek zorundayım. Umarım okurken keyif almışsınızdır. Okuyan ve destek veren herkese şimdiden çok teşekkürler. Aşağıda bilgi aldığım kaynakları ve resim kaynaklarını belirteceğim. Bir sonraki blog yazımda görüşmek üzere şimdilik sağlıcakla kalın.. :)

Resim Kaynak: 1 - 2 - 3 - 4 - 5

Bilgi Kaynak: 1 - 2 - 3 - 4 - 5



Posted from my blog with SteemPress : http://mehmetengin.steemblogtr.ovh/2018/08/03/hitler-hukumdarligi-11-versaillesdan-viyanaya/
Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!