HİTLER HÜKÜMDARLIĞI #3

in tr •  6 years ago 

Herkese merhaba arkadaşlar 'HİTLER HÜKÜMDARLIĞI' serimin bugün sizlere üçüncü bölümünü yazacağım. Umarım keyifli bir okuma yaşarsınız.


İsterseniz hemen kaldığımız yerden devam edelim :)




Almanyanın Avrupa hakkında derinlemesine düşünemediği şey, orada verdikleri savaşın çok gerekli olmamasıydı: Avrupalılar onların taleplerine zaten uyum sağlıyor ve katkıda bulunuyorlardı. Bu durum 1945'ten sonra, işlerine öyle geldiği için rahatlıkla unutuldu.


Alman işgaline karşı koyanlar kahraman direnişçileri selamladılar ve Avrupa'nın büyük bölümündeki Nazi görevlilerin son döneme kadar fazla bir direnişle karşılaşmadığı gerçeği karşısında sessiz kaldılar. Almanların kıtanın kaynaklarını kendi savaş ekonomilerine yararlı olacak şekilde yönlendirmeyi başarması, yaptıkları baskıya atfedildi.


Berlin'in Batı ve Orta Avrupa'da iş adamları ve kamu görevlileriyle kurduğu iş ilişkilerinden söz edilmedi. Aynı suskunluk, binlerce işsiz Fransız, Hollandalı, Hırvat, İspanyol ve İtalyan işçinin, köle emeği programı yürürlüğe girmeden önce Reich fabrikalarında gönüllü olarak çalışmaları konusunda da geçerliydi.




İtalya, Macaristan ve Romanya gibi Hitler'le birlikte savaşan ve kendi paralel işgallerini gerçekleştiren ülkeleri savaştan sonra ortak bir unutkanlık kapladı. Hırvatlar ve Slovaklar kendi devletlerini kurmuş, Bulgaristan komşularının topraklarını yutmuş ve Macaristan 1918'de kaybettiği toprakların büyük bölümünü geri kazanmıştı.


Mussolini yeni bir Roma İmparatorluğu hayali kuruyor, askerlerini işler yolunda gittiğinde Siklat Adaları'na, gitmediğinde Sahra, Slovenya ya da Somaliland'a gönderiyordu. Romanya Ukrayna'yı yönetmiş, Odessa'yı cesetlerle doldurmuş, yüz binlerce askeri Kızıl Ordu'yla mücadelenin içine savurmuştu. Baltık ülkeleri, Beyaz Rusya ve Ukrayna milliyetçileri kendilerine yarar sağlaması umuduyla Alman saflarında savaşmışlardı. İşbirliği kesinlikle anlaşılması zor bir seçenek değildi.


1940'ta savaş arası dönemin liberalizminin ve demokrasisinin başarısızlıklarıyla karşılaşan Avrupa için Almanya'nın iktisadi ve askeri başarıları saygı uyandırıcıydı. Bazı Avrupalılar, onların kıtayı Milletler Gerniyeti'nden ya da İngiliz ve Fransızlardan daha iyi birleştirebileceklerinden her şeye rağmen ümitliydiler. Diğerleriyse biraz kuşku duyuyorlardı. Geçmişe bakıldığında işbirliğinin bir saflık olarak görülmesine yol açan, Almanların karşılarına çıkan siyasi fırsata tepki göstermekte sergiledikleri neredeyse topyekun yeteneksizlikti.




Sonuç olarak kendilerini neredeyse anında, istenmeyen kişiler haline getirdiler. Savaşın 18 ayını Buchenwald kampında geçiren Hollandalı büyük tarihçi Pieter Geyl şöyle der: "Her durumda Hitler Avrupa' sının temel sorunlarından biri, Yeni Düzen'in bazı eğilimlerinin yarattığı cazibe ile fatihin uygulamalarına katı­lanlarda gittikçe artan hayal kırıklığı arasındaki çatışmadır.


Bunun temel nedeni Hitler'in milliyetçiliği ya da daha kesin olarak belirtmek gerekirse, Almanlar dışında hiç kimsenin önemli olmadığı ya da siyasi olarak kimseye güvenilemeyeceği kanaatiydi. Müttefiklerinin egemenliği ve bağımsızlığı gerektiğinde iptal edilirken işbirlikçilerinin siyasi özlemleri de her an göz ardı edilebiliyordu.




Hitler, Müttefikler'in Atlantik Sözleşmesi'yle rekabet edebilecek bir Avrupa programı ortaya koymayı tamamen boşladı. Onun gözünde değerli olan tek şey korkutmak ve itaat ettirmekti. Bir Macar gizli polisi bu tutumu şu sözlerle özetliyordu: Alman hükümeti işgal edilen bölgelerde halkı kazanma kaygılarını bir yana bırakarak, bir rejime ya da bir hükümete sadece Almanya'nın her isteğini sürekli olarak yerine getirmesi halinde katlanılabileceği ilkesini benimsemektedir. Hitler için bu sömürge siyasetinin özüydü. Almanya esas olarak Büyük Almanya'nın çıkarlarına hizmet etmek için vardı.


Milliyetçilik temelinde bir imparatorluk kurma çabası yeni değildi. Fransızların kendi uygarlaştırma misyonları vardı ve farklı biçimde olmakla birlikte aynısı Amerikalılar için de geçerliydi. 1914'ten önce, daha uygun bir şekilde Ruslar ve Macarlar da kendi dillerini ve kültürlerini yayarak topraklarını birleştirmeye çalışmışlardı.




Nazilerin yaklaşımını sadece sıra dışı kalmayıp aynı zamanda bir yönetim felsefesi olarak tamamen üretkenliğe karşıt hale getiren şey, milliyetçiliği fethettikleri halkların çoğunun yurttaş haline gelmesini engelleyen gayet dar terimlerle tanımlamaktaki ısrarlarıydı.


Francis Bacon 17. yüzyılın başında, "yabancıları yurttaşlığa kabul etme konusunda liberal olan bütün devletler imparatorluk olmaya uygundur," diye yazmıştı. "Bir avuç insanın, en büyük cesaret ve dünya çapında siyasetle çok geniş bir sömürgeyi (haksız olarak) sahiplenebileceği düşüncesi zamanla gerçekleşebilse de, günün birinde ansızın başarısızlığa uğrayacaktır." Nazi Yeni Düzen'inin kaderini bundan daha iyi betimleyen bir düstur yoktu.




Kuşkusuz, denizaşırı Avrupa imparatorlukları Bacon'ın kapsayıcı yaklaşımı için parlak örnekler sayılmaz. Eğer derinizin rengi yanlışsa tam anlamıyla İngiliz, Fransız ya da Portekiz yurttaşlığı elde etmeniz zordu ve yasal statü sistemlerinin ikili olmasını Naziler icat etmemişlerdi.


Fakat Avrupa'nın dı­şında, çoğu kez kırsal toplulukları içeren ayırıcı rejimler genellikle uzun bir döneme yayılarak gelişmişlerdi. Bunlar yerel ve yerli hükümdarlara karmaşık ilişkiler ve uzlaşmalar gerektiriyordu ve savaş arası dönemde sömürgelerde ortaya çıkan milliyetçi hareketlerden kaynaklanan gerilimlere her durumda kendileri de maruz kalmışlardı. Almanlarsa kendi yönetimlerini savaş ortamında çok ani olarak dayattılar ve bunu, sağlam biçimde oluşmuş ve kendi ulusal kimliklerine ilişkin bilinçlenmiş ve kentlileşmiş toplumlara yapmayı tercih ettiler. Çarpıcı olan, Avrupalıların direnmeleri değil direnme konusunda genellikle duraksamalarıydı.


Arkadaşlar seri çok uzun olduğu için burada kesmek zorundayım. Umarım okurken keyif almışsınızdır. Okuyan ve destek veren herkese şimdiden çok teşekkürler. Aşağıda bilgi aldığım kaynakları ve resim kaynaklarını belirteceğim. Bir sonraki blog yazımda görüşmek üzere şimdilik sağlıcakla kalın.. :)


Resim Kaynak: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 - 6


Bilgi Kaynak: 1 - 2 - 3 - 4 - 5

Posted from my blog with SteemPress : http://mehmetengin.steemblogtr.ovh/2018/07/25/hitler-hukumdarligi-3/

Authors get paid when people like you upvote their post.
If you enjoyed what you read here, create your account today and start earning FREE STEEM!