Neyzen’in sevmediği tek şey, otoriteydi.
O yüzden devlet erkânı ile iyi geçinmezdi.
Yalnız, Atatürk’e çok bağlıydı.
Atatürk’ün ölümünden sonra günlerce evinden çıkmadığı söylenir.
Tanrı ölmez, O dilerse görünür bir müddet,
Kaybolunca O’nu kalbinde bulur her millet.
Biliyormuş kaderin cilvesini evvelce,
Bütün ecrâm-ı semâ yasla büründü o gece.
Yaklaşan bir acı önce güneşi korkuttu,
Ay tutuldu diyemem gökyüzü mâtem tuttu.
Ata geçtin ebedin mevki-i müstahkemine
Bir direktif veriyor arza, beşer âlemine!
Bize ilhâm ile isâl ediyor her haberi,
Ki O’nun kudret-i külliye, emirber neferi.
Bağladı dâr-ı fenânın ebede telsizini,
Güdelim açtığı yollardan mübârek izini.
Atatürk’ün beşere sunduğu peymânı budur:
Atatürk’e inananlar er olur, sulhu korur!
(ecrâm-ı semâ: gökteki yıldızlar,
mevki-i müstahkem: makam,
isâl: ulaştırma,
kudret-i külliye: Allah yapısı,
dâr-ı fenâ: hiçlik alemi,
peyman: yemin, and)