There are a lot of problems in Turkish cinema. So I deciede to make a blog serie about it. This time we will talk about film festivals in Turkey. They have very corrupt system. This is terrible for Turkish cinema. If festivals will stay like this, we will never be good in this section.
Bu seride bir önceki yazıda belirttiğim gibi Türk sineması hakkında kişisel görüşüm olan eleştirilerimi yazıya dökmeye karar verdim. Serinin ilk yazısında yönetmenlerin yanlış örnekler alarak, yanlış taklitler sonucu ortaya çok kötü ürünler koyduğunu yazmıştım. Hatta yazıma yorum yazan başka bir sinemasever, sinemacının olgunluk sürecinde birini örnek almasının doğru olduğunu söylemişti. Ona tamamen katılıyorum. Dünya sineması zaten bu şekilde ilerliyor. Usta çırak ilişkisi özellikle küçümsenecek bir sistem değildir. Fakat bu Türkiye'de gerçek anlamda suistimal ediliyor ve ülkemizin festivalleri de bizzat buna destek oluyor. Festivaller sinemayı geliştirmesi gerekirken tam tersine köstek oluyorlar. O yüzden bu yazının eleştiri noktası da Türkiye'de düzenlenen film festivallerine kısa bir bakıştır.
Film festivallerinin asıl amacı, bağımsız yapımları seyirciyle buluşturmak ve orjinal yapımlara destek olmaktır. Bu Türkiye'de çok garip bir şekilde işliyor. Bir belediye festival düzenliyor. Ardından o festival düzenleyicileri isimlerini duyurmak için Holywood'dan saçma sapan isimler çağırıp boşa milyonlarca lira harcanıyor, tüm festival ve hazırlıklar en lüks şekilde yapılıyor, festivalde de en iyi film yerine en iyi piyar yapmış filme ödül veriliyor ve herkes evine dağılıyor. Burada sinemacıları destekleyen ne gibi bir unsur görüyoruz? Hiç. Bir yandan piyar yapan sözde bağımsız sinemacılar kazanırken bir yandan da belediyeler ve festival düzenleyicileri kazanıyor. Bunun yerine festivale minimal düzeyde para harcayıp daha fazla yönetmene veya film yapımcısına destek vermek mantıklı değil mi? Ya da olması gereken bu değil midir ?
Tüm bunların yanında festival filmlerinin birbirinin kopyası olduğu konusuna hiç girmiyorum. Bunu zaten başka bir yazımda anlatmıştım. Fakat asıl korkunç olan festivallerin bu sistemi sonsuz bir döngü gibi devam ettirmesidir. Her sene aynı tarzda çekilmiş filmlere ödüller verirler ve bir sonraki sene doğal olarak ödül almak isteyen sinemacılar aynı tarza filmler yaparak her sene aynı filmleri gördüğümüz sıkıcı bir festival serüvenine dönüşür. Bu sisteme de kimse dur demez. Alan memnun veren memnun. Fakat yurt dışında özellikle eski yıllara göre başarı kazanmış yönetmen sayımız artsa da, hala olmamız gereken durumdan çok daha fazla uzağız. Festival sistemleri bu döngüyü devam ettirdiği sürece de, asla sinema olması gereken noktaya ulaşmayacak, daha çok uzun yıllar kendini tekrar eden bir döngünün içinde hapsolacaktır.
Mevcut durumu çok iyi tespit etmişsiniz. Özellikle son yıllarda düzenlenen bazı festivaller kendi yarattıkları değerlere ihanet ediyor sanki. Yine de çok karamsar olmamak gerek bence, aradan çok hevesli, çalışkan genç sinemacılar sıyrılıyor elbet. Türk festivalleri kalıplar üzerinden devam etse (Oscar'ın bile tematikleştiği günümüzde) de bu gençler kendilerini gösterecek mecralar bulmaya devam ediyorlar. Umarım hevesleri ve tutkuları daim olur böylelerinin. Bizler de güzel ve özgün işlerden keyif alalım, yüceltelim.
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
Karamsar degilim ama umudum az diyelim :) Oscar zaten hep tematikti ciddiye alincak bir yapi olarak gormuyorum orayi. Bizim de ayni hale gelmememiz dilegiyle :)
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit
başarılı
Downvoting a post can decrease pending rewards and make it less visible. Common reasons:
Submit